Bölüm şarkısı : Ellerini Çekip Benden
YAZAR"dan
Annesi, oğlu karşısında bayılınca aniden çığlık atıp bağırmaya başladı.
''Bey Ömer bayıldı gel koş çabuk.''
Babası yerde yatan baygın oğlunu gördükten sonra yavaşça kucağına alarak salondaki koltuğa yavaş bir şekilde yatırdı. Annesiyse hala telaş içindeydi sonuçta onun bir tanecik Ömer'i vardı ve başka bir çocuğu da yoktu.
''Bey hadi bir hastaneye gidelim Ömer'ime birşey olmasından korkuyorum. Bir gösterelim içimiz ferahlasın.''
''Peki götürelim bir şey kaybetmeyiz.''
Evden çıktılar. Taksiye binip en yakın hastaneye vardılar. Ömer heyecanın ve şokun etkisindeydi hala. Anlaşılmaz bir şekilde sayıklıyordu. Hastaneye varmışlardı. Ömer'i hemen acile götürdüler.
"Doktor bey oğlumuzun nesi var lütfen söyleyin."
"Merak etmeyin hanımefendi. Gerekli tedbirleri alacağız. Oğlunuza ne olduğunu kontrol ettikten sonra size haber veririz''
Annesi ne olduğunu henüz anlamamıştı. Halbuki bu sabah daha sapasağlamdı. Ne olduğunu kestiremiyordu. Bayılmasına bir anlam verememişti. Ömer'de yavaş yavaş kendine gelmeye başlamıştı.
''Doktor bey ne oldu bana? Neyim var?'' dedi Ömer. Doktor,
"Sakin ol Ömer. Bir şeyin yok sadece bayıldın.''
Doktor dışarı çıktı ve ailesiyle görüşmek istediğini belirtti. Ömer'in annesi ve babası doktorun yanına geldi.
"Oğlumuzun nesi var doktor bey? Ciddi bir şeyi yok değim mi?"
"Oğlunuzun bir şeyi yok sadece heyecan ve öfkeye bağlı ufak çaplı bir sinir krizi sonucu bayılmış. Yalnız size kötü bir haberim var.''
Ailesi telaşlı gözlerle doktora baktı.
''Doktor lafı geveleme ne oldu.''
"Oğlunuzun sizinde bildiğiniz üzere sağ gözünün tamamı görmüyor. Sol gözünde ise sadece bir kısmı görüyor, ve sol gözündeki göz bozukluğu bir derece daha ilerlemiş. Tomografi çektiğimizde sol gözünün %60 oranında bir bölümünü kaybetmiş ve vücudunda belli bölgelerinde ödem oluşmuş. Eğer oğlunuzun sağlığını düşünüyorsanız ona çok iyi bakmalısınız. Çünkü kısa bir süre içine gözlerini kaybedebilir. Eğer maddi durumunuz iyi ise yurt dışına götürmenizi tavsiye ederim fakat orada da bir şey yapacaklarını zannetmiyorum. Sağ gözünü zaten kurtaramayız, ama sol gözü belki hayatta tutabiliriz. Hastalığın sürecine bağlı. Bunun ne kadar süreceği bilinmez tabi ki. Ama siz yinede hazırlıklı olmaya bakın."
Bunu duyan anne ve baba oracıkta yere yığılmıştı. Göz yaşlarını tutamamış hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Birbirine sarılarak. Doktorunda gözü dolmuş kalbi buruk bir şekilde işine koyulmuştu. Fakat Ömer'in ailesi bu gerçeği ona nasıl anlatıcağını bilmiyordu. Ömer kapıdan çıktıktan sonra anne ve babası hemen göz yaşlarını sildi. Ama Ömer birşeyin olduğunu anlamıştı.
''Anne neyin var ne oldu? Neden ağladınız siz? Gözleriniz kızarmış bir şey mi oldu?''
''Hayır oğlum ne olacak. Uykusuzluktan yani niye ağlayalım biz değil mi durduk yere.''
Ömer pek tatmin olmamıştı.
"Hadi bakalım öyle olsun.''
Ailecek eve geri döndüler. Ömer eve girdikten sonra,
''Anne ben yatağıma gidiyorum.''
"Tamam Ömer'im."
Ömer odasına çıkıp uzandı ve dışarı izledi. Fakat kendini biraz garip hissediyor gibiydi. Sanki beynini zorlayan bir şey vardı. Gözünde hafif bi ağrı seziyordu. Önemli bir şey olmadığını düşündü. Telefonu eline aldığında Sevil'den (12)cevapsız arama olduğunu gördü, ama geri dönmedi. Bir daha o hatayı yapmayacaktı. Tam o sıra Sevil bir daha aradı. Ama sevgisine yenik düşen Ömer kısa bir bekleyişten sonra telefonu açtı.
"Alo Ömer nasılsın ? Bir şeyin var mı? Aşamdan beri ulaşamadım sana çok merak ettim."
Ömer hiç bir şey söylemedi sadece dinledi ve dinledikten sonra telefonu Sevilin suratına kapattı. Kırgındı ona üzülmüştü. Bu kadar kolay affedilemezdi. Ömer tam uyumak için yatağına uzanırken annesi odaya girdi.
"Ömer'im oğlum iyi misin bir isteğin var mı? Evladım."
"Yok annecim saol. Bir ihtiyacım yok. Uyuyacaktım bende. İyi geceler."
"Tamam oğlum iyi geceler Allah rahatlık versin."
Ömer hareketli ve yorucu günün ardından derin bir uykuya daldı. Rüyasında gece mezarlığa gidiyordu. Etrafta zifiri karanlık kafasını sağa sola çevirip korkulu gözlerle etrafa bakıyordu. Tam o sırada kendi isminin olduğu bir mezar taşı gördü
ÖMER KANAT...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Engellerim var benim
Teen FictionEngeller bizi her zaman kısıtlar , fakat engellere karşı yaşamayı bilmeliyiz.Eğer engelleri aşamıyorsak yanımızda her zaman bi hayat arkadaşımız olması gerekir.Yalnız kaldığımda şahsen boş bir tavanı değilde 2 çift ela gözü seyretmeyi tercih ederim...