Akşamüstü Toprak ve Sıla'yla okuldan çıkmak üzereyken telefonum çaldı. Çantamın içinde telefonumu ararken Sıla ve Toprak'ın arkasında kalmıştım. Arayanın ablam olduğunu görünce telefonu açtım."Efendim abla?"
"Nerdesin?"
"Okuldan çıkıyoruz şimdi bizimkilerle." dedim benim arkada kaldığımı fark eden Sıla ve Toprak'a yetişmeye çalışırken.
"Acil Kukinti'den bir kilo tiramisu alıp bize gelmen lazım."
"Abla saçmalama ya, planım var diyorum."
"Misafir gelecek birazdan, yaptığım tiramisu falafoş oldu. Yemek yapıyorum bir yandan, gidip alamam. Lütfen, acil Kukinti'den bir kilo tiramisu kap gel."
"Abla gelemem, Murat abi alsın."
"Onun arkadaşları geliyor yemeğe zaten, onlarla birlikte gelecek. O gelirken alamaz, lütfen al getir. Sonra gidersin nereye gideceksen."
"Tamam," dedim derin bir nefes alarak.
"Bir saate ordayım."
Sıla ve Toprak yolda durmuş ne olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı.
"N'oldu?" dedi Sıla ben telefonu kapatır kapatmaz.
"Ablama misafir gelecekmiş, tatlı al gel diyor."
"Oturmayacak mıydık?" dedi Toprak kaşlarını çatarak.
"Siz geçin oturun, ben gelebilirsem gelirim birkaç saate."
"Haber ver o zaman." dedi Sıla beni iki yanağımdan öperken.
"Dikkatli git." dedi Toprak da Sıla'dan sonra bana sarılarak.
İkisiyle de vedalaşıp tatlı almak için yola çıktığımda bir an önce işimi halledip arkadaşlarımın yanına dönmeyi umuyordum. Okuluma yirmi dakika uzaklıktaki pastaneden ablamın istediklerini aldıktan sonra metroya binmiş, ablama gelmiştim. Siteye girerken güvenlik görevlisi Ali abi bana seslendi.
"Yine ablanın siparişlerini mi getirdin kız?"
"Sorma Ali abi ya, kurye olsam paraya para demezdim."
"Hadi bakalım, geç kalma da ablan kızmasın." dedi Ali abi gülerek.
Ali abiye el sallayıp apartmana girdim. Asansörü beklerken dış kapı açıldı. Kapıya arkam dönük olduğu için kimin girdiğini görmemiştim.
"Gizem?" dedi daha önce duyduğum bir ses.
Arkamı dönüp baktığımda gördüğüm kişi Barış Alper'di.
"Senin burda ne işin var?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Murat abiye geldim."
"Niye?"
"Takımdan birkaç kişi gelecek işte, misafirliğe."
Kaşlarım iyice çatılırken derin bir iç çektim. Asansör sonunda zemin kata geldiğinde kapıyı hızlıca açıp bindim. Kapının arkamdan kapanmasını umarken Barış Alper de asansöre binmişti.
"Ya, sen diğer asansöre binsene."
"Aynı kata çıkmıyor muyuz kızım? Niye başka asansöre bineyim?"
Barış Alper'den en uzak köşeye geçip sırtımı aynaya yasladım.
"Niye engelleyip duruyorsun beni?"
"Seninle buluşmak istemiyorum çünkü. Sen neden engellememe rağmen yazmaya devam ediyorsun?"
"Seninle buluşmak istiyorum çünkü."
Hiçbir şey demeden sabırsızlıkla asansörün durmasını bekledim. Ama on beşinci kata daha çok vardı.
"Buluşmuş sayılmaz mıyız?" dedi gülerek.
"Sayılmayız, karşılaştık sadece." dedim ısrarla Barış Alper'e bakmazken.
"Seninle daha önce bu kadar direkt konuşan bir erkek oldu mu bilmiyorum ama belki ben ilk olurum. Seni tanımak istiyorum Gizem, görüşmek istiyorum. Seni yatağa atmak gibi bir amacım yok,"
Gözlerim asansörün ekranındaydı. Barış Alper'e bakmamak için savaşıyordum. On üç. On dört.
"Yani en azından şimdilik." dedi gülerek.
On beş. Asansör durur durmaz kapıyı açtım.
"İstemiyorum ya, andaval mısın? Seninle görüşmek de istemiyorum, konuşmak da istemiyorum, karşılaşmak da istemiyorum. Anladın mı?"
Onun bir şey demesine fırsat vermeden asansörden hızlıca çıkıp daire kapısına yöneldim. Asansörün kapısının kapanma sesinden arkamdan geldiğini anlamıştım. Daire kapısını deli gibi çalarken dibimde bitti. Tam bir şey söylemek üzereydi ki ablam kapıyı açtı.
"Kapıda mı karşılaştınız?" dedi ablam rahat bir tavırla.
"Al şunu," dedim elimdeki poşeti ablama uzatırken.
"Ben gidiyorum. Bir daha da benden bir şey isteme."
Ablamın bir şey demesine fırsat vermeden arkamı döndüm. Barış Alper'e omuz atıp hızla asansöre yürüdüm. Sevmediğim ot, her seferinde burnumun dibinde bitiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/375224638-288-k968508.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the science of love // barış alper yılmaz
Fanfic"Futbolcular salak olur derlerdi inanmazdım ama senin gibi ayaklı bir örnek görünce inanmaya başladım, sağ ol."