1.3

598 25 7
                                    


İlk defa ders çalışmak kafamı dağıtmama yardımcı olmamıştı. Ablam evlendikten sonra çalışma odası yaptığım ablamın eski odasında, çalışma masasına oturmuş kara kara düşünüyordum. Aptal hırsım yüzünden, girdiğim bu savaşta da mağlup olmuştum. Okuduklarımdan bir şey anlamadığımı fark ettiğimde oflayıp masanın üstündeki telefonumu elime aldım. Biraz sosyal medyada gezindikten sonra orda da kafamı dağıtacak bir şey bulamayınca telefonumun ekranını kapatıp tekrar aldığım yere koydum. Oturduğum yerde kıpırdanıp duruyordum. Tekrar ders çalışmaya dönmek üzereyken telefonum çaldı.

"Efendim abla?" dedim telefonu açtıktan sonra.

"Nerdesin?"

"Evdeyim, ders çalışıyorum."

"Hazırlan hadi, eğlenmeye çıkalım."

"Ne işim olur benim alkolle, partiyle? Hem yarın okul var, gelemem."

"Hadi ya, Murat abinin arkadaşları da gelecek. Vizelerin de bitti, boş boş oturma evde."

"Kim geliyormuş?" dedim Barış'ın gelip gelmeyeceğini merak ederek.

"İşte yönetim kurulundan birkaç arkadaşı, bir de Yunus, Berkan, Barış falan."

Barış'ın adını duyar duymaz oturduğum yerden kalktım.

"İyi, tamam, canım sıkılıyordu benim de zaten. Yarım saate hazır olurum."

"İyi," dedi ablam şaşkınlığı sesinden belli olurken.

"Kırk dakikaya seni almaya geliriz."

Telefonu kapatıp hızla odama koştum. Dolabımın karşısına geçtiğimde böyle etkinlikler için giyebilecek hiçbir şeyim olmadığını fark ettim. Pantolonlarımın arasında iki sene önce aldığım düz siyah elbiseyi bulunca sevinçten çığlık atmak üzereydim. Lise mezuniyetinde aldığım siyah topuklu ayakkabıyı da giymek için dolaptan çıkardım. Gerçekten de tam yarım saatin sonunda saçımı ve makyajımı yapmış üstümü giyiniyordum. Ayakkabının tekini giydiğimde kapı çaldı. Diğer tekini de hızla giyip yatağımın üstündeki çantamı aldım. Hayatımda hiçbir sosyal etkinlik için bu kadar heyecanlanmamıştım. Aşağı inip kapıyı açtığımda ablam kapının pervazına yaslanmış beni bekliyordu. Beni görünce gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Yanlış eve mi geldim?" dedi beni süzerken.

"Of abla, abartma."

"Gözlerim doldu gerçekten, her an ağlayabilirim." dedi gözlerindeki olmayan yaşları silerken.

"Ya dümdüz elbise giydim işte, abartma."

"Canım kardeşim benim, ne güzel olmuşsun."

Evden çıkıp kapıyı arkamdan çektiğimde ablam kolunu omzuma atıp arabaya doğru yürümeye başladı. Arabaya geldiğimizde arka koltuğun kapısını açıp bindim.

"Bu ne şıklık Gizo?"

"Bir de sen başlama Murat abi, ablam beni gördüğünden beri şaşkınlıktan ağlıyor."

Murat abi gülüp arabayı çalıştırdı. Ablam ön koltuğa yerleşirken elbiseyle oturmanın ne kadar zor olduğunu düşünüyordum. Yaklaşık yirmi dakika sonra gideceğimiz mekanın önüne geldiğimizde ilk önce ablam ve ben inmiştik. Biz önden içeri girerken Murat abi de anahtarı valeye veriyordu. Mekan eğlence mekanı olsa da müzik çok sesli değildi. İnsanlar masaların etrafında toplanmış kendi aralarında eğleniyorlardı. Köşedeki masalardan birinin önünde Barış'ı görünce ablamı dürttüm. Yanında birkaç kişi daha vardı. Bütün rahatlığıyla gülerek elindeki içeceği içiyordu. Murat abi de arkamızdan içeri girdiğinde hep beraber Barış'ların olduğu masaya doğru yürüdük.

the science of love // barış alper yılmazHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin