1.

804 74 71
                                    

"Ne demek beni kendi şirketimden kovuyorsun hadsiz!" Diye yükseldi ellilerindeki adam.

Bu sefer diğer evladına döndü.

"Ben bunu yap diye mi tüm şirketi sana bıraktım Kenan?" Dedi. Sesinin yumuşaması favori çocuğunun kim olduğu yeterince belli ediyordu.

"Yanlış bir şey yapmadım baba. Abim bu pozisyona tırnaklarıyla kazıya kazıya geldi. Benden daha çok o hakediyor." Diye cevap verdi Kenan.

"Bırak neyin iyi olup olmadığına ben karar vereyim bunca yıldan sonra! Ben bu p*çe şirket mirket bırakmam." Fevri fevri hareketler yapıyor, sarışının sınırını bozuyordu.

Aslında babasının nefes alması bile Semih'e batmaya başlamıştı bir yaştan sonra ama lanet ettiği kan bağları yüzünden 'atsan atılmaz, satsan satılmaz' deyimini canlı canlı yaşıyordu.
Hala düz bir ifadeyle yüzüne bakarken düşündü; almak isteyen olur muydu ki satsa? Sanmıyordu. Kimse hayatı kendisine zindan eden birini istemezdi sonuçta. Ama kaderin cilvesindendir ki Semih katlanmak zorundaydı.

"Ben kararımı verdim baba. Şirket abimin. Dosyaları ve sözleşmeleri de hallettim. Ne yaparsan yap bundan geri dönüş yok." Oğlunun dediğiyle çalışma masasının önündeki sandalyeler den birine çökmüş, tek eliyle de hıncını almak istercesine masaya vuruyordu.

"En başta yanlış yaptım. Sırf 'Şahin Kılıçsoy kanından olan birini başka şirketlerin eline teslim ediyor.' demesinler diye buraya aldım seni." Nefretle kafasını karşılık vermeyen oğluna çevirdi.

"Seni evlat diye elime verdikleri güne lanet ediyorum Semih." Nefes nefeseydi. Semih'te tam tersi o kadar sakindi ki bu yaşlı adamın daha da delirmesine neden oluyordu.

"Eşyalarını topla odandan, Şahin bey. Biliyorsun odama yerleşmem lazım." Dedi konudan kopukça. Daha da sinirlenmesini, gerçeklerle karşı karşıya kalmasını istiyordu adamın.

"Ayrıca...sadece odandan değil. Seni şirketten de men ediyorum." Dedi plazanın en üst camından aşağıdaki insanlara bakarken.
Şuan aşırı zevk alsa da adamın dedikleriyle beraber yüzü kasıldı.

"İyi ki annen öldü de, bu halini görmedi p*ç kurusu seni." Bunu demesiyle beraber Semih sakinliğini bir kenara atarak adamın yanına hızlı adımlarla ulaşmış ve tek eliyle yakalarını kavramıştı.

Hakaret etmesi, küçük düşürmesine sesi çıkmıyordu. Alışmıştı birnevi. Ama annesi ve onun ölümü en zayıf karnıydı. Sadece onun değil Kenan'ın da öyleydi. Hatta onun için bir tık daha fazlaydı çünkü annesi onun doğumunda masada kalmıştı. Her ne kadar kendi suçu olmasa da kumral olan kendini suçluyordu.

"Eğer bir daha annemin ismini ağzına alırsan, şimdi yaptığın gibi sadece şirketten değil, mirastanda men ederim. Seni öldürür ve bu dünyayı bir pislikten arındırmış ölürüm, anladın mı? Bu iyiliğimi unutma." Diyip yakalarını fırlatırcasına bıraktı.

Kenan kollarını birbirine bağlamış, ağız dalaşına girmiş ikiliyi izliyordu. Çok sevdiği abisi Semih'in katil olmadığı sürece bu adama her şeyi yapmasına izin verecekti. Çünkü kendini bilmeye başladığı zamandan beri abisine yaşatmadığı şey kalmamıştı babalarının. Evlat ayrımının en âlâsını yapmıştı. Artık sefa sürme sırası ondaydı.

Adam içinde olduğu acınası durumun sonuçlarını yeni yeni farketmiş olacak ki aile babası rolü kesmeye baslayacaktı. Sesini inceltip eğlenceli bir hale getirdi. Sirke satan suratının şeklini değiştirmiş gülümsemeye baslamıştı.

"Semih, ben senin babanım. Yapma..." Der demez abisi daha da öfkelendi.

"Sakın!" Babasına dönerek bağırdı sarışın çocuk. Parmağını ona doğrultarak tehditkar bir imaj sağlamaya çalıştı ve başarmıştı da.

"Sakın, Şahin Kılıçsoy. Bu zamana kadar yapmadığın babalığı ben mevki sahibi olduğumda yapmaya kalkışma." Derken gözlerinde saf nefret vardı.

Kan bağının bulunması aile olmaya yetmiyordu bazen.

Bunu dedikten sonra babası hiçbir şey demeden yüzünü yere dönüp gitmişti. Semih ise kendini koltuğa bırakıp koluyla yüzünü kapattı.

"Ne zırvaladı ama değil mi?" Dedi Kenan. Abisiyle eski muhabbetine ve samimiyetine geri döndüğü için sevindi.

"Kafa açtı sadece. Her zaman yaptığı gibi." Diyince sarışın ikisi de kahkaha attı. İkisinin arasındaki bağ ayrım yapılmasına rağmen bozulmamış, aksine güçlenmişti.

"O zaman sen yeraltını alıyorsun Kenan. Bende yerüstü işlerini..." Beraber yaptıkları planı onaylatmak istercesine konuştu.

"Aynen öyle abi. Görünmek istemiyorum, o pozisyon benim için daha uygun." Dedi Kenan.

"O zaman yarın ilk toplantıyı düzenleyelim. Hissedarlara ve etkileşimimiz olan şirketlere haber verilsin." Dedi Semih. Kendini göstermek istiyordu. Onun imparatorluğunun zamanı gelmişti.

.
.
.

Kızlarrr nasıl olmuşşşş

O zaman hayırlı olsun yeni kitabımız.

CEO- barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin