Yazardan
Cenk iki oğlunu da çalışma odasına çağırmıştı. Aklındaki planları anlatacaktı.
"Fırsat bu fırsat. Şahin Kılıçsoy şirketin başına çocuk geçirmiş resmen." Dedi Cenk zevkle.
"Baba, sence bir anda çekilmesi garip değil mi?" Diye sordu Kerem.
"Evet, bu benimde aklımı kurcalıyor. Bu şekilde acemice bir hareketi yapmazdı. Demek ki uzun zamandır planladığı bir şeyler olmalı." Diyerekten akıl yürüttü kendince Cenk.
Sonra Barış'a döndü.
"Seni Amerika'dan neden çağırdığımı merak ediyorsun değil mi?"
Barış'ta bu anlamsız çağırılmanın nedenini merak etse de çok meraklıymış gibi görünmemek için sadece kafa sallamasıyla yetindi.
"O şirkete gireceksin Barış." Dedi babası. Hem Kerem hem de Barış kaşlarını çatarak bakıyorlardı babalarına.
"Ne!?"
"Duydun. Soyadın annenin soyadı zaten. Sahte belgelerle başka bir aileden gelmeymişsin gibi göstereceğiz." Diyerek başladı planını anlatmaya.
"Ayrıca bu camiadan hiç kimse seni görmedi, tanımıyor. Sadece varisim olarak Kerem var bildikleri." Dedi Cenk.
Doğruydu. Barış ve Kerem'in annesi aynı kişi değildi. Ama Cenk o zamanlar Kerem'in annesiyle çoktan evli olduğu için Barış'ın varlığını bir süre gizlemiş, kendi soyadına da geçmesine izin vermemişti. Ne zaman Barış büyüdüğünde Cenk ailesini karşısına almış ve Barış'ı itiraf etmişti. Bu yüzden Barış istenmeyen çocuk olarak Amerika'ya gönderilmiş, bir nevi orada büyümüştü.
Barış histerik bir gülüş bıraktı ortaya. O da sanmıştı ki babası onu özledi, beraber zaman geçirmeye çağırıyor. Ama babasının tek derdi onu kullanmaktı. Ona değil, kendisinin bu salaklığına gülmüştü.
"İyiymiş..ne olarak gireceğim. Pat diye işe almazlar herhalde, değil mi?" Dedi Barış. Kurtarır yan arıyordu.
"Kılıçsoylar her yönetici değiştiğinde kendilerine özel koruma tutarlar. Şimdi de Semih denen çocuk geldi, o da işe yeni birini alacak." Dedi Cenk.
Bu şirketle fazlasıyla ilgileniyordu, ama sebebi neydi tam anlayamadı Barış. Zaten uzak kalmıştı her anlamda.Sonra Cenk devam etti ses gelmediğini görünce.
" Yakın dövüşte uzman, eli silah tutan kişilerin olması gerekiyor bunun için. " Diyip ellerini arkadan birleştirmiş, odada tur atmaya başlamıştı. Tekrar karşılıklı oturan iki kardeşe döndü.
"Sende o kurslara gidip boşuna eğitim almadın Barış." Dedi.
Barış ikinci bir defa hayal kırıklığına uğradı. Sırf uzakta diye onunla ilgilenmek için gönderdiğini sandığı kursları, 'zamanı gelince işe yarar ' düşüncesiyle göndermişti. İyi ki büyümüştü de bunlara daha çok takılmıyordu. Ama yine de içinde ukte kalan şeyler vardı.
Kerem lafa atladı.
"Baba, bunlar ağır yükler. Ayrıca Barış daha yeni geldi..." Dedi. Anneleri bir olmasa da Barış onun kardeşiydi ve ona değer veriyordu.
Bazen keşke beraber büyüseydik diye düşünmeden edemiyordu. Tek çocuk olduğu ve varis olarak görüldüğü için sancılı bir çocukluk geçirmişti.Cenk tek kaşını kaldırarak, "Ne olmuş yeni geldiyse, alışır. Ayrıca o babasının oğlu. Halledebilir." Dedi.
İşte Barış'ın kanına girmek bu kadar kolaydı. Eksik olduğu noktayı kapatmaya yönelik her harekete muhtaçtı o. Bu yüzden çok kolay manipüle oluyordu. Sırf babası onu sevsin diye bile bu işe girebilirdi. Bunu kendine ifade etmezdi ama içten içe bunu isterdi.
Barış, Kerem'e bakıp güven verici bir bakış attı.
"Babam haklı, sanırım halledebilirim." Dedikten sonra babasına döndü.
"Benden ne yapmamı istiyorsun?"
"Semih'i zehirlemeni, evlat."
..."Cidden yapacak mısın Barış?" Dedi cansızlıkla Kerem. Tehlikeye girmesini istemiyordu.
" Onu bunu bırak ta...neden o şirkete zarar vermek istiyor babamız?" Diye sordu Barış.
Kerem çenesini ovuşturarak, "Bunun hakkında benim de tam bir bilgim yok ama babam Şahin Kılıçsoy ile sürekli bir rekabet içindeydi. Ara sıra bu çirkinleşirdi." Dedi.
Barış daha fazlasını ögrenmek istiyordu.
"Nasıl yani?""Semih'in küçük kardeşi Kenan var. 18 yaşında bir çocuk. Aramıza gereksiz bir kıyas koyarlardı. Babam onu gördükçe benim daha iyi olmam için beni baskılardı." Kısık sesle söylediği şeyler onun için yaraydı.
Zenginlik, para, mülk...bir yere kadar istediğini elde etme amacı olsa da iç huzuru satın alamıyordu.
Abisinin moralinin biraz bozuk olduğunu gören Barış konu değiştirdi.
" Sırtıma dövme yaptırdım" dedi spontane bir şekilde.
Kerem'in kaşları şaşkınlıkla kalktı." Ciddi misin?" Diyip kardeşine yaklaştı. Barış'ta kafasını sallayıp gömleğinin düğmelerini açtı yavaşca.
Omzundan kumaşı kaydırdığı gibi dövme gözler önüne serildi.
"Barış...bu çok güzel." Dedi Kerem hayranlıkla. Kıvrımlı bir ejderha dövmesiydi ve ayrıntılı işlendiği için çok hoş duruyordu.
Sonra Kerem aklına gelen şeyle telaşlandı.
"Bunu babam görmemeli..." Dedi. Barış'ts gömleğini tekrar giyerken kaşlarını çatıp sordu.
"Neden?"
"Nefret eder dövmelerden. Öyle böyle değil..." Diye cevap verdi.
Sonuçta Barış'ı kimse suçlayamazdı. Bilmiyordu çünkü. Ama göstermemek için de gayret verecekti. Boşu boşuna hazır ısınmaya başlamışlarken uyduruk bir dövme yüzünden her şeyi çöp edemezdi.
" Görmezse sıkıntı da çıkmaz." Dedi.
"Haklısın, dikkat et o yüzden." Diyerek son kez uyardı Kerem kardeşini.
Şimdi gidip zehirleyeceği oğlan hakkında birşeyler öğrenmesi gerekiyordu. Ve ayrıca bundan sonra kullanacağı sahte kimliğine de çalışmalıydı.
.
.
.Selam
Nabersiniz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEO- barsem
FanfictionÖldüreceğine aşık olmak... Mert ve Merih'in shiplendiği ilk fic sanırım