2.

698 82 132
                                    

"Bugün toplantı yapılacağı tüm ilgili firmalara bildirildi değil mi?" Diye sordu kardeşine, aynada takım elbisesini düzeltirken.

"Valla ben Günok'a söyledim. O hepsine mail atmıştır. İşini aksatmaz." Diye cevap verdi Kenan.

Babaları asıl varisin zamanında Kenan olacağına inandığı için hep şirkete getirir götürürdü. Ama Semih buna dahil olmadığından şirkette çalışanların pozisyonlarını bilmiyordu.

"Günok?"

"Bizim başsekreter, Fehmi Mert Günok. Sarışın, mavi gözlü ve uzun. Gördüğünde tanımama gibi bir şansın yok." Dedi Kenan telefonuyla ilgilenirken.

"Bi' biz uzayamadık desene." Dedi diliyle dişi arasında. Ama Kenan duymuştu. Biz derken hissedarlardan olan bir ailenin oğlu olan Arda'dan bahsediyordu. Evlerine sık sık gelirlerdi ama sadece Arda bilirdi iyice onu.

"Evet bi' siz kaldınız." Diyince Semih sert sert baktı kendisinden uzun olan kardeşine. Zaten hep kardeşler daha uzun olurdu. Bunu diyerekten kendini avuttu.

"Sen sulak alanda yetişmişsin koçum." Dedi kardeşine.

"Aynı evdeydik sence bununla alakası olabilir mi?" Dedikten sonra pislik pislik sırıtmıştı.

Evet, vardı. Bunu Kenan'ın duyup kendisini kötü hissetmesini istemediği için dile getirmedi sadece.
Kenan, basketbol gibi sporlara yönlendirilirken Semih bundan hep mahrum kalmıştı. Şuan büyüdüğü için bu eksiklik ön planda olmasa da zihninin derinliklerinde yatıyordu işte.

Ortamın havasını germemek için yalandan sırıttı. Boynundaki kravatı bir türlü bağlayamıyordu. Bu yüzden de iki saattir aynanın karşısında debeleniyordu. Kaçıncı denemesi olduğunu unuttuğu sefer artık bıkmış, boynundaki kravatı hızla çekmişti.

"Off."

Kenan göz ucuyla kendince çabalayan abisine baktı. Aslında daha önce yardım teklif etmek aklına gelmişti ama bu sinirli halini görmek eğlendirmişti onu.

"Getir getir, canına okudun kravatın." Diyip telefonu koltuğa koyduğu gibi kalkıp yanına yürüdü.

Hafiften kırışmış kravatı birkaç kez silkeleyip en azından idare edeceği şekle getirdikten sonra nasıl yapıldığını dikkatle seyreden abisinin kravatını yapmaya başladı. Her aşamasını yavaş yavaş yapsa da pür dikkat bakan Semih'in yine anlamayacağına ya da unutacağına kalıbını basabilirdi Kenan.

Yaptıktan sonra bir adım uzaklaşmış, absürt duran bir tarafı var mı diye bakmıştı.

"İyi oldu iyi." Dedi kendine.

"Ulan köpek, madem böyle şeylerin vardı niye söylemiyorsun köpek." Diyen abisiyle tekrar güldü.

"İtlik olsun puştluk olsun. Artık yer altı mafyasıyım kötü rolüne girmem lazım diye alıştırma yapıyorum." Tabii ki ironisine söylüyordu ama Semih'in yüzü ciddileşti.

"Seni oraya gönderme niyetim yok Kenan. Sürekli tehlikede olacaksın." Dedi. Kardeşi için endişeleniyordu.
Ama bilmiyordu ki Kenan bu iş için biçilmiş kaftandı.

Elini abisinin omzuna koyup güven verici bir şekilde konuştu Kenan.

"Bana hiçbir şey olmayacak abi. İçini rahat tut." Dedi.

Zaten herşey onun için çok yeniydi. Ne kadar yükselirken geçtiği pozisyonların gerektirdiklerini adı gibi bilse de Ceo olmak ayrı bir şeydi. Tüm sorumluluk, yönetim, idare onun üzerine olacaktı. Haliyle de geriliyordu sarışın.

Ama yetiştiği ev sağolsun duygularını asla dışarı belli etmeyen bir yapısı vardı.  Aslında bir düşündü de...duyguları var mıydı? Yoksa zor duruma girmeme içgüdüsü ile mi hareket ediyordu. İnsanlar onun izin verdiği seviyede onu okuyabilirdi.
Mesela şuan asla gergin gibi durmuyor, aksine yıllardır bu işi yapıyormuş gibi bir havası vardı.

CEO- barsemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin