Hic birşey eskisi gibi olmayacak

180 17 41
                                    

Doğum gününün sıkıcı havasından kurtulmak icin (tabi normallere göre eğlenceli) ceketimi alıp dışarı çıktım.
Mini eteğim rüzgarla birlikte havalansada hava karanlık olduğundan bu duruma aldırdığım söylenemezdi. Soğuk havaya da aldırış etmeyip derin bir nefes aldım.Ardından bir ıslık sesiyle irkildim .
-Kim var orda?
Ses yoktu .
İçeri doğru koşmalı mıydım ? Yada imdat diye avazım çıktığı kadar bağırmalı mıydım. Ah saçmalama Buket. İç sesime lanet okuyup beklemeye başladım . Ayak sesleri gittikçe yaklaşıyordu etrafıma baktım ve korkmaya başladığım için arkamı döndüm içeri doğru gidecektim ki arkamı dönmemle bir gurup erkekle karşılaşmam bir oldu.
-Bu saate dışarda olman doğru değil güzelim.
-Ne-ne istiyorsun?
En önde duran ve gurubun lideri olduğunu düşündüğüm çocuk,söylediğimde dalga geçercesine bana bir adım yaklaştı.
-Duydunuzmu çocuklar?
dedi. arkasindaki iki kişiye ve ukala bir tavırla güldü.
-Ne istediğimi bilmiyormuş.
Hepsi birden pis pis sırıtıyor ve gülüşüyolardı. Sinsice bana yaklaşarak parmaklarını saçlarımın arasına geçirdi .
-Seni istiyorum güzelim..
Geri çekilmemle eli havada kaldı . Sinirlendiğini ; havada olan elini yumruk yapmasından anlamıştım.
Ürkekçe;
-Rahat bırak beni diye mırıldandım ve yanaklarımı ıslatan gözyaşlarımı sildim.
Bana ne yapacakları hakkında hiçbir fikrim yokken , beni duvara düzüp atacaklarını düşündüm .
Kalbimin kıçımda attığını hissettim .
- Bak bebeğim,biraz önce en iyi tarafımı gördün.Sinirli halimi görmek istemezsin.Seni her an şuracıkta becerebilirim. İzin ver canını yakmadan bu işi halledelim.
-Ne işinden bahsediyorsun sen! Bırakın beni !
Kaçmaya yeltendiğim sırada bileğimi sertçe yakaladı ve hiç vakit kaybetmeden beni duvarla kendisi arasına aldı. Bir süre sonra diğer iki kişi de etrafımı sarmıştı. Bileğimi sıkan elin yarattığı acıyla korkularım birleşmişti. Göz yaşlarımın sel gibi akmasına engel olamıyordum. Var gücümle bağırdım. İçlerinden biri ağzımı kapattı . Kurtulmak için debelenirken elbisemin bir askısının omzumdan aşağı düştüğünü hissettim. Bağırıyordum , ağlıyordum ve çok korkuyodum.
-Senin debelenmen hoşuma gidiyo biliyo musun.
Bir an için durup gozlerine baktım.
-Beni tahrik ediyorsun ve bu çok güzel.
Dudaklarını dudaklarıma yakınlaştırdı ve alt dudağımı ıstırdı. Tepkisiz kalmak icin gözlerimi sıkıca kapattığımda güldü .
-Rahat bırak beni!
-Uslu dur fahişe!!
Eteğimi kaldırarak bacağıma dokunan bir el hissettim ve erkekliğine tekmeyi geçirdim .
Acınası bir tepki verdi ve bileğimi duvara bastırdı.
-Beni çok uğraştırdın ,yeter! Seni becericem !
"Emin misin becerilecek olan o mu ?"
Bütün erkekler sesin geldiği yöne doğru döndü. Çocuğun yüzünü tanıyordum arkadaşım Doğa bu barın sahibi olduğunu söylemişti. Gerçi Doğa benim için bir arkadaştan çok çok fazlasıydı ama şuan bunu tartismanin hic zamanı değildi.
-Wooow Atakan gelmis ... Bişey mi vardı?
"Öncelikle adım Atakan deil"
Göz ucuyla bana baktı ve devam etti.
"Ve evet .. Bir şey var." Öylece çocuğun gozlerine baktı. Ardından ani bir hamleyle çocuğun suratına hatrı sayılır bir yumruk attı. Ve beni kendine çekip arkasına aldı. O arkaya doğru düşünce diğer 2 çocuk üstümüze yürüdüler. Biri Atakan ile uğraşırken diğeride aniden beni yakaladı ve cebinden çıkardığı çakıyı açıp boynuma dayadı. Acı içinde kıvranırken onunla göz göze geldik.
"Birak onu pic kurusu"
Önündekine ard arda yumruklar ve tekmeler atarak kısa sürede işini bitirdi. Sonra yavaş adımlarla bana yaklaştı. Onu bana yaklaştıran her adımda çakının boynuma biraz biraz daha fazla bastırıldığını hissediyordum.
-Yaklaşırsan öldürürüm onu.
-Atakan birşey yap .dedim çatallaşmış sesimle . O bana yavaş yavaş yaklaşırken çakıyı tutan bileğe tırnaklarımı geçirmiş kurtulmak için çabalıyordum . Çırpındıkça daha fazla canım yanıyordu. Öksürmeye başladım zor nefes alıyordum. Çakıyı tutan bi ara bana baktı. Atakan fırsattan istifade ederek beni onum elinden kurtardı ve diğerini dövmeye başladı. Ben dizlerimin üstünde yere yapışmış nefes almaya çalışıyordum.
Onlara baktığımda bıçağın atakana sağlandığını gördüm. Aslında küçük bir sıyrıktı.
-Hayır!! Diye haykirdim resmen.
Hemen yerimden kalktım ve onu ayağa kaldirdim ayağa kalkinca aniden öfkelenmiş gibi başını kaldırdı ben ne olduğunu anlayamadan ellerimden kurtulup çocuğu mahfetti. Çocuğu yere yatırıp suratına tekme attı. Son tekmesinde çocuğun suratinin her yerinden kanlar akıyordu. Ölmüs olabilirdi. Hayır lütfen ölmüş olmasın. Lütfen . Düşüncelerimden Atakanın bana doğru yaklaşmasıyla sıyrıldım.
-İ-iyi misin atakan ?
Gülümsedi ve evet anlamında başını salladı.
-Ben .. Tesekkur ederim Atakan.
-Önemli değil..
-Hastaneye gidelim yaran kötü durumda.
-Hayır gidemem . Partiye dönmelisin.
-Bu halde mi?
Soruma cevap almak için bekledim , ama cevap vermedi. Sadece gözlerime bakıyordu. Sonunda ben konuştum ;
-Neden bana yardım ettin?
Anlamayan gözlerle bana bakıyordu.
-Beni orda bırakıp kendini kurtarabilirdin atakan ben başımın çaresine bakardım.
-Oradan bakınca öyle görünmüyordu. Güldü ve ekledi
-Seni partiye bırakayım.
-Ben gidebilirim ama senin hastaneye gitmen gerekiyo.
-Partiden yalnız ayrıldın ve neler olduğunu gördün. Buna izin vereceğimi falan mi sanıyorsun?
-... Evet şeyy ben .. Sadece senin icin endişeleniyorum .
Yürümeye başladık.
-Neden , beni tanımıyorsun bile. dedi gozlerini yoldan ayirmayarak.
-Taniyorum sayılır.
-Hiç sanmıyorum dedi alaycı bir tavırla.
Zamanın nasıl geçtiğini anlamadan mekanın önüne gelmiştik. Dönüp ona baktım ;
-Hastaneye gideceğine söz ver.
Kendinden emin bir şekilde söz verdi.
-Sözünü tutacağından emin misin?
"Ben verdiğim sözden dönmem sana söylemiştim beni yeteri kadar tanımıyorsun tanışıp bu tartışmaya bir son vermeye ne dersin "
-Ben .. Buket. Bu arada sana binlerce kez tesekkur ederim Atakan.
-Rica ederim , ayrıca ..
Kulağıma eğildi ve konuşmaya devam etti.
"Adım Burak . Atakan deil." Gülümsedim.
-Bunu öğrendiğim iyi oldu.
Bunu söylerken kıyafetimin askısını yukarıya doğru çekerken Burağın bakışları başka yöne çevrildi.
-Araba kullanabilicek misin?
-Evet,benim için sorun olmaz .
-Peki.
-Peki.. hadi sen partiye dön.
Bir kez daha tebessüm ettim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Karşımda sinirli bir yüz ifadesiyle bana doğru gelen Doğayı gördüm.
-Nerdesin sen , çok merak ettim.
-Şey, biraz hava almaya çıkmıştım.
-Bu kadat zamandir hava mi alıyordun buket?!!
-Doğa geldim iste. O beni azarlamaya devam ederken Burağın orada olup olmadığına bakmak için kapıya döndüm.
Gitmişti..
-Kime bakıyorsun?
-Hiç kimseye bu kadat sorgucu olmak zorunda mısın!
-Buket..??
-Efendim .
-Boynun ..??
Kahretsin! Bıçağın izini görmüştü.
-Bişey olmadı sadece..
-Buket dışarda ne oldu ?!!
-Bişey olmadi Doğa sakin olur musun lütfen.
-Boynunda durduk yere bir kızarıklık var ve sen birsey olmadığını soyluyorsun.
-Doğa biliyorum benim icin endişeleniyorsun ama şu anda gerçekten konusmak istemiyorum.Eve gidelim anlatacağım. Söz veriyorum.
-Peki .. ama bundan sonra ne olursa olsun bana anlatacaksin tamam mi.
-Anlaştık. Dedim ve iceriye göz attım.
Bercis cilveli bir sekilde Umutla konuşuyordu.
-Bana mı öyle geliyor yoksa Bercis Umuta mi açıldı?
-Umutunda karşılık verdiğini söylersem?
-Ah,yine mi.
-Evet bebeğim, yine . Her neyse eve gidelim çünkü daha fazla ayakta kalmak istemiyorum.
Içerdiklerle vedalaştık ve otoparka indik. Arabaya bindik ve evin yolunu tuttuk.. Ama o andan itibaren anladım ki hiçbir şey eskisi gibi olmayacak..

Mor PapatyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin