Bellamy---
Katy'nin saf güzelliği dünyaya ayak basışım gibi hissetmeme sebep oluyordu.Wells'in Katy ile olan eski ilişkisi hakkında sadece bir aralar sadece arkadaştık demesinden bile arkadaşlıktan ibaret olmadığını biliyorum.Ama Wells O'na karşı ne hissediyorsa Katy'nin aynı duygular içinde olmadığı kesindi.O geyiği daha doğrusu iki kafalı geyiği görmemiz üzerinden 1 saat geçti ve Şansölye'den hâlâ haber gelmedi.Octavia'yı alıp burdan gitmemiz gerekirken,Katy beni engelliyor.
Katy---
Bellamy'nin yanına doğru giderken kampın arka tarafından bir bağırış duydu.Bellamy'ye yaklaştı ve bu bu sesin tanıdın olduğuna dair gözlerinde bir kuşku belirdi.Bu Octavia'nın sesi idi.Bellamy geyiğe yaklaşmaya çalışırken ayağını incitmiş Katy'yi kucağına alarak sesin geldiği yere yöneldi.Karşılarında akrep ve Octavia vardı...
1 saat sonra.
"Bellamy bu şu ana kadar gördüğümüz ikinci hayvan ve iki tane kıskacı var.Ve o kıskaçta 4 tane iğne.Mutasyon geçerecek kadar yaşadığına göre radyasyon miktarı az."diyen Katy parlayan mavi gözleri ile Bellamy'ye baktı.Bellamy bunun ne demek olduğunu anlamadı ve "Yani?"diyerek sordu.Katy"Bu demek ki ormanda daha fazla hayvan var ve biz onları yiyebiliriz."dedi.Bellamy"Yani benden ava çıkmamı istiyosun?"dedi.Clarke biraz bozularak"Evet."dedi.
Bellamy'nin kötü olduğunu biliyordu.Zor şartlar altında büyüttüğü kız kardeşini bir akrep sokmuştu.Katy kafasına vurarak kendi kendine bunu nasıl düşünemediğini söyledi.İniş yapan geminin ilaç kutusu yoktu ve Octavia akrep yüzünden değil açlıktan ölecekti.Yemek bulmaları gerekiyordu.Aynen düşündüklerini Octavia'nın yattığı yatağın kenarına kıvrılmış Bellamy'ye anlattı.Av zamanı gelmişti...
Uzun bir süre ardından yazmaya başladım artık daha sık yazacağım kısa oldu.Umarım beğenirsiniz görüşmek üzere :*Artık aşk bi yana gidecek ve daha çok macera ön plana sürülecek.