===
EYVAHLAR OLSUN
"Helikopterin enkazına saatler önce ulaştık. Etrafta birçok nokta vardı bakmamız gereken. İzinizi bulmak kolay olmadı Üsteğmen Samyeli." Yüzbaşı gayet ciddi ses tonuyla açıklama yaptığında gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Tamam gözleri aşırı güzel durabilirdi ama bakışları çok sertti.
Yüzbaşı'nın benim mizah yapıp saygısızlık edemeyeceğim biri olduğunu fark etmem uzun sürmedi. Yüzümde hızlıca düz bir ifade oluşturup tekrar baktım Yüzbaşı'nın gözlerine.
"Komutanım Deniz'in durumu nasıl? Yarası ağırdı." Beni bulduklarına göre Deniz haber vermiş olmalıydı.
"Bizi bölgeye getiren helikopterle acil şekilde geri gönderdim. Yanında iki askerimi bıraktım. Sapasağlam yetiştirecekler hastaneye." Yüzbaşı'nın söyledikleri içime su serptiğinde rahat bir nefes verdim.
Gözlerim Yüzbaşı'nın arkasında kalan üç askere değdiğinde hepsinin bakışlarının merakla üzerimde olduğunu gördüm. Tanıdık bir yüzle karşılaştığımda kaşlarım havaya kalktı. Daha dikkatli baktığımda, baktığım askerin de gülümseyen yüzüyle bana baktığını fark ettim.
"Ufuk?" Dedim emin olmak için. Konuşmamla gülümsemesi sırıtmaya dönmüştü.
"Kış Komutanım vallaha tanıdınız." Demişti heyecanlı sesiyle. Arkadan çıkıp öne geçti.
"Tanıdım Çakıl tanıdım. Seni unutmam mümkün mü?" Dediğimde ne demek istediği anlamış ve daha fazla sırıtmıştı.
Ufuk benim Üsteğmen rütbesine ulaştıktan sonra komutanlığını yaptığım ilk timdendi. Haylaz bir yapısı vardı ve bu yüzden hem kendi hemde benim başımı az ağrıtmamıştı.
Heyecandan yerinde duramadığını fark ettiğimde bu kez ben gülümsedim ona. Korkup soramayacağını bildiğim için onun yerine kollarımı açıp yaklaştım. Yüzünde kocaman bir gülümseme oluşurken sarılmama karşılık vermişti. Omzunu birkaç kez patpatladıktan sonra geri çekildim.
"Bakıyorum da baya gelişmiş, kaslanmışsın." Demiştim yarı dalga geçer bir sesle ama o kendi kendine daha dik durmuştu kendini bana göstermek istercesine. Bu haline gülmeden edemedim.
"Sizin sayenizde komutanım. Siz benim gözümü açmasaydınız hala o şımarık çocuk olacaktım."
Eh biraz da ben kendimce havalı bir bakış atmıştım ona.
"Komutanım geleceğinizi duyduğundan beri ağzından düşürmedi adınızı." Demişti diğer iki askerden biri. Gözlerimi Ufuk'tan ona çevirdiğimde merakla baktım.
"Hakkımda dedikodu mu yapıyorsun sen Çakıl?" Dedim yan gözle Ufuk'a ters bir şekilde bakarken.
"Olur mu öyle şey komutanım? Sizin ne kadar harika bir komutan olduğunuzu almattım hep." Demişti Ufuk hızlıca kendini kurtarmaya çalışıp. İnanmadığımı belli edercesine kaşlarımı kaldırdığımda küçük çocuk gibi gözlerinin altından bana bakmıştı korkuyla.
"Bunu konuşacağız Ufuk." Dedim sahte bir tehdit sezdirdiğim sesimle.
"Komutanım sizin cezalarınızı bile özledim. Helal olsun size karşınızda boynum kıldan ince." Demişti ama yapmaya çalıştığı şeyin paçayı kurtarmaya çalışmak olduğunu bilecek kadar tanımıştım onu. Kafamı iki yana sallarken bu haline güldüm sadece.
"Komutanım günlerdir gelmenizi bekliyorduk resmen tanışmak için ama bu durumda tanışacağımızı düşünmemiştik." Demişti en sağda kalan asker bu defa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAMYELİ
Acción"Seni kurtarmak için buradayız ancak pek ihtiyacın kalmamış gibi?" Yüzbaşının sesindeki şaşkınlığı hissetmiştim. Kendi kendime gururlanırken yüzbaşının zümrütlerine bakarken sırıttım. "Siz bir hayli geç kalınca bende kendi kendimi kurtarayım dedim...