"Sakin ol, lütfen" Çok sinirliydim ama karşımdaki adam canlı bombaydı, önce o sakinleşmeliydi.
Cevap vermedi, sertçe anahtarı çevirip kapıyı açtı. Arkasından girerken "umarım kavga etmeyiz" diye geçirdim.
Umarım bana yine vurmaz.
Takım güzel bir sezon geçirdiği için bara gitmeye karar vermiştik. Gece güzeldi, çıkarken kocamın otoparkta bir adama yumruk atması dışında.
Yumruğu yiyen adam sesini çıkarmamıştı bile, benden başka da gören yoktu. Sessiz sedasız gerçekleşmişti her şey. Neden yaptığını gayet iyi biliyordum.
Mert Hakan'ın kıskandığını anlamayacak kadar aptal değildim tabi ki.
Gelen kırılma sesleriyle mutfağa yöneldim.
Allah'ım hayır, yine aynı şey.
Mert'in ardı ardına kırdığı bardaklara bakakaldım. "Neden gittiğimiz her yerde bütün piçler sana bakıyor?" Cam kesiklerinden eli kan içindeydi ama umursamadı.
Ağzımı açamadım, konuşmayı unutmuş gibiydim. Yerdeki cam kırıklıklarının üstünden hiçbir şey yokmuş gibi geçti.
Tek eliyle saçlarımı kavradı, başımı sağa doğru eğdi. "Bir daha" diye fısıldadı kulağıma. "Benim dışımda bir erkekle göz göze dahi gelmeyeceksin. Eğer evliliğimizde ikimizin de mutlu olmasını istiyorsan şartlarıma uyacaksın."
Ertesi günü Beşiktaş'taki işimden istifa ettim.
Mert'in ricasıyla.
Şimdi
Derin derin nefes alıp ne olduğunu idrak etmeye çalıştım. Kabus,sadece kabus gördüm.
Eskiden yaşadığım kabustan bir kesit.
Yanı başımdaki saate baktım, gece üç. Gözlerimi kapatıp uykuya dalmaya çalışsam da nafile, biraz çay iyi gelebilirdi. Annemin meşhur elma çayı.
Gerçekten uyumam gerekiyordu, yarınki Süper Kupa maçında uykusuz gözlerim yönetimin isteyeceği en son şeydi.Ama sıcak havadan da iyice bunalmıştım. "Akşam olacak zaten" diye geçiştirdim kendimi. Maçı düşünürken içimdeki taraftar heyecanla tezahürat yapıyordu.
Uykum iyice kaçtı ha, kendi kendime güldüm.
İşe başlamamın üstünden neredeyse iki buçuk hafta geçmişti ve takımla kaynaşmıştım. Bir dertleri olduğunda yanıma gelebiliyor, uzun uzun sohbet edebiliyorduk.
Ciro hariç, ondan uzak durmaya dikkat ediyordum. Başta konuşmak için çok ısrar etse de ilerleyen günlerde kırgınlığımı anlamıştı. Ona böyle davranmayı bir tarafım hiç istemiyordu, gülümsememin sıra ona geldiğinde solması onun kadar beni de üzüyordu. Ama bir süre daha yanıma yaklaşmasına izin vermeyecektim.
Ne kadar daha böyle sürecek hiçbir fikrim yok.
Balkona geçip yoldan geçen tek tük arabaları, birkaç gencin dengesiz adımlarla ilerlemesini izledim. Gençliğn verdiği o kaygısız mutluluktan mı yoksa alkolden midir sarhoş sarhoş şarkı söylüyorlardı.
İtalya'dayken biz de Ciro ile sokakların altını üstünü getirirdik. Anıları silmek istercesine kafamı iki yana salladım. Onu bu kadar düşünüp yanına yaklaşmamam tam dengesizlikti.
Çayımdan büyük bir yudum aldıktan sonra bir buçuk yıl önce dondurduğum Instagram hesabıma giriş yaptım. Artık kullanılabilir hale getirmem gerekiyordu. Zaten hepi topu bir öne çıkarılan, on beş gönderi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fresh out the slammer|immobile
Fanfiction"dumanın içinde soluduğum temiz havasın sen" ciro immobile fanfic 13 ağustos 2024 🩶