jisung anneannesinden miras kalan bir kitabı en yakın arkadaşıyla açar ve hayatının hatasını yapar yoksa ona hayat verecek şeyi mi bulmuştur...?
seme Minho
uke jisung
bilim kurgu kitabıdır öldürme intihar vs. sevmiyorsanız okumayınız
|+18...
Hala sarhoş olduğum için olanları idraak edemiyordum.
Bir anda ayağım takındı ve onun kollarına düştüm. Minhonun göz bebekleri normale döndü gözleri gözlerimi bulduğunda gözleri parlamaya başalmıştı, yüzlerimiz o kadar yakındı ki nefeslerimiz birbirine karşımıştı. Bir anda o kadar içmenin sarhoşluğuyla kollarımı boynuna atmış ve dudaklarımızı yakıcı bir hareket ile birleştirmiştim.
• • •
Minho dudaklarımı aynı tutku da öperken öpücüğün de ermiştim resmen. Minho beni belimden sıkıca tuttu ve o kadar derin öpüşmüştük ki ondan ayrılırken dudaklarım kıpkırmızı olmuştu.
"Hadi seni eve bırakayım jisung.."
Minhohyunjine işaret etti ve bizi biraz tenha bir yere çektiler ve minhonunkollarındayken bu sefer ikimizi de sarmıştı simsiyah dumanlar. Ondan kısa olduğum için parmak uçlarıma kalkmış ve dumanların arasından tekrar dudaklarımızı yakıcı bir sertliklebirleştirmiştim.
(𝓜𝓲𝓷𝓱𝓸𝔂𝓾 1.87 𝓱𝓪𝔂𝓪𝓵𝓮𝓭𝓲𝓷)
Dumanlar kayboldu ve bir anda kendimi evin kapısında buldum. Minho hala derin gözlerle beni süzüyor ve göz bebekleri resmen koyu kan kırmızısıydı.
Hyunjin anlayamadım bir dil ile konuştu ve tekrar bu sefer kırmızı dumanlar etrafında çıkmaya başladı ve kayboldu.
"Keşke benim için hazır olsan jisung.."
"Ne demek istiyorsun?"
"Keşke bu kadar saf olmasan diyorum aynı melek gibi..."
Bizim, yani ikimizin en ortak benzerliğini size şöyle analtayım: yinyang iyiliği ve kötülüğü simgeler yani bir nevi şeytanla meleği ama yinyangın şöyle özle bir kısmı vardır. Siyahın olduğu kısım da beyaz bir nokta beyaz kısım da ise siyah nokta vardır bu iyilik ile kötülüğün aslında çok farklı olmadığını gösterir.
Minho tekrar dudaklarımı bulduğunda kasıklarımınkarıncalandığınıhissetim.
Minho kemikli parmaklarını belimden çekti ve bu sefer beyaz dumanlar sardı etrafını.
Tam kaybolacakken hala sarhoş olduğum için ani bir karar ile bende beyaz dumanların içine girdim. Bir bendene tutunmak ile vücudum uyuşmaya ve burnumdan su gibi kan akmaya başlamasıyla gözlerimi karanlığa teslim etmiştim.
✧༺♡☆༻✧
Gözlerimi açtığımda Minho yatağımın ucuna bir sandalye koymuş sanki uyuyormuş gibi gözlerni kapatmıştı.
"Hah, demekki şeytanlar da uyuyormuş"
Ses çıkarmamak için sessizce yatağımdan doğruldum. Adımlarımı onun oturduğu sandalyeye yönlendirdim.
Yere diz çöktüm ve baktım yüzü resmen kar kadar beyaz, saçları ise bir kara delik kadar siyahtı. Gözlerim ince kemikli parmaklarına kayınca biri krem rengi diğeri ise siyah olan iki kristal yüzüğü gördüm. Parmakalrım yüzüğe dediği gibi gözlerin tekrar kararmış ama bu sefer tahminen 2 saniye sonra kendimi şato kadar büyük bir yerin içinde bulmuştum. Tereddüt etsemde hızlı adımlarla bu bilmediğim malikanenin içinde dolaşmaya başlamıştım karşımda ki büyük ve oldukça geniş olan merdivenlerden yukarı çıktım, odaların kapılarının önünden geçerken odadan gelen yüksek sesle inleme sesini duyunca ayaklarım çiviyle yere çakılmış gibi sabit kaldı. Yavaşça kapıya doğru ilerleyip kapıyı açmam ile kendi bedenimi ve minhoyu üzerimde çıplak gördüm zevkten öyle bir inliyordum ki karşımda ki benim gözlerimden yaşlar akıyordu bir anda minhonun altındaki ben bir anda gözlerini bana çevirmesiyle yerimden sıçrayarak olduğum yerde gözlerimi açmıştım.
"Gördüğüm rüyayı çok beğendiysen geç soyun?"
Oturduğu sandalyenin bacağına sertçe vurup onu yere yapıştırdım.
"Böyle şeyleri zaten anca rüyanda görürsün sapık şeytan!"