XI.

8 1 9
                                    

karanlık

osamu gözlerini açtığında gördüğü rüyayla ilgili tek hatırası buydu

düz bir karanlık

etrafına bakındı, vücudu kafası hariç yatağa sabitlenmişti ama artık dert etmiyordu. osamu'nun bilinci açıkken onu sedyeye bağlı tutmak pek de mori'nin yapacağı türden bir şey değildi

"günaydın" sesinin hemen ardından gelen "tık" sesiyle vücudunu sedyeye sabitleyen aletler ortadan kayboldu. çok değerli hastasının uyanık olduğunu gören mori rahat etmesi için onu serbest bırakmıştı

yattığı yerden doğruldu osamu. mori ile olan son konuşmalarını hala hatırlıyordu ve o zamankinden daha sakin olmasına rağmen ne tepki vermesi gerektiğini bilemiyordu

"kaç gündür uyuyorum?"

zamanı öğrenmek burada olduğu süre boyunca asla yapamadığı bir şeydi. ama en son yaptıkları konuşmadan sonra bu adamdan daha net cevaplar alabileceğini  düşünmüştü

"8 saat"

şaşırdı, böyle bir cevap beklemiyordu. kendisine verilen ilaçlardan dolayı uyuduğu zaman tekrar uyanmasının günler sürdüğünü düşünüyordu

kafasını yandaki cam duvara çevirip arkadaşı kunikida'ya baktı, hala uyuyordu. sarışının serbest zamandan hemen sonra uyutulduğunu varsaydığında onun en az 10 saattir uyuduğunu anlaması zor olmamıştı

"kunikida neden hala uyuyor?" gözlerini arkadaşından çekmedi, son yaşananlardan sonra hepsi için fazlasıyla endişelenmeye başlamıştı

"vücuduna enjekte edilen ilaçlar yüzünden. uyanması zaman alır"

mori bu sorunun da cevabını lafı dolandırmadan verdiğinde tuhaf hissetti, osamu. bir şeyler yanlış gibiydi. bu adamlar bunca zaman her şeyi sır gibi saklamışlardı fakat şimdi sorduğu her şeye bir cevap alabiliyordu

"ben neden bu kadar erken uyandım peki?"

"sana ilaç vermedim de o yüzden, normal bir insan gibi uyudun"

bakışları karşısındaki doktoru buldu. 8 saat öncesinin aksine büyük tepkiler vermek için enerjisi yoktu

"neden?" sorusuna da cevap alacağını umarak konuştuğunda doktor yalandan ellerini çırpıp "bugünlük soru hakkın doldu" diyerek ayağa kalktı. odadan çıkmak üzereyken bir şey unutmuş gibi durdu ve arkasına döndü

"bunu kimseye söylemesen iyi edersin. sen uyurken birkaç şişeye su doldurup sana her zamanki işlemleri yapıyormuşum gibi enjekte ettim, kameralara yakalanmak istemem sonuçta. o yüzden, bu şimdilik bizim sırrımız olsun, tamam mı?"

sözlerini bitirip de sanki çok basit ve eğlenceli bir şeyden bahsediyormuş gibi göz kırptığında osamu tepkisiz kaldı. anlatsa ne olacaktı sanki? burada ona inanan bile yoktu

mori odayı terk ettiğinde kendisiyle baş başa kaldığı düşüncesi kunikida'nın zayıf çıkan sesiyle yalanlanmış oldu

"osamu..."

tekrar arkadaşına baktı, uyanmıştı. vücudunun hala sedyeye sabitli olduğunu gördüğünde daha yeni uyandığını anladı. kunikida uyanır uyanmaz ilk iş olarak osamu'yu kontrol etmek istemişti

"kunikida!" diye coşkuyla bağırıp camın önüne koştu. sarışına baktı, iyi görünüyordu, yine de emin olmak istedi gerçekten öyle olduğundan. "iyi misin?"

sarışın gülümsedi. bunun dışında herhangi bir tepki vermesine vakit kalmadan doktoru içeri girdi ve kunikida'yı kontrol ettikten sonra vücudunu serbest bıraktı. kunikida serbest kaldığı an ayağa kalktı ve camın önünde bitti

"iyiyim" tekrar gülümsedi, endişelenilmesi gereken kişinin kendisi olduğunu düşünmüyordu. "ya sen? iyi misin?"

tebessümü solar gibi oldu kahve saçlının. "iyi değilim" demek istese de bunun her şeyi daha çok karıştırmaktan başka bir işe yaramayacağının farkındaydı. parlakça gülümsedi

"iyiyim"

elbette kunikida'yı kandırmada başarılı olamadı

"yalan söylediğini fark edebiliyorum, osamu. iyi olmadığını görebiliyorum. hem şu son olaylardan sonra da iyi olduğuna inanmamı bekleme benden"

"endişelenme, kunikida. o olay tamamen bir yanlış anlaşılmadan ibaretti"

kaşlarını çattı sarışın

"ne yanlış anlaşılması?"

"rüya. size dediğim kişiyi rüyamda gördüm. ilaçlarım yüzünden rüya ve gerçeği ayırt edemedim. o doktor son zamanlarda ilaçların dozunu arttırdığı için böyle şeylerin olabileceğini söyledi"

kunikida'nın buna inanacağını düşünerek gözlerine baktığında yüzünde tuhaf bir ifade gördü. ikna olmamışa benzemiyordu ama yüzündeki ifade yine de huzursuzdu

"ilaçların demek... lucy de sen de o adamlara doktor deme konusunda çok rahatsınız" dedi. "o adamlar yüzünden burada tıkılı kaldık, her gün bize bilmediğimiz şeyler yapıyorlar, zamanı bile öğrenemiyoruz, köle gibi onlar ne derse onu yapıyoruz. niye onlara hala doktor diye sesleniyorsunuz?"

sarışın haklıydı ve kahve saçlı da bunu biliyordu. bilmediği şey sorunun cevabının kendisiydi

"lucy ve diğerleri iyi mi merak ediyorum" diye konuyu değiştirdi. sorudan kaçmak için değil, arkadaşlarını gerçekten merak ettiği için

"ben de, özellikle ryuunosuke'yi" yüzü asıldı kunikida'nın. "yanımızda yoktu, başına bir şey mi geldi diye endişeleniyorum"

"chuuya ryuunosuke'nin çıkmasına o adamların izin vermediğini söylemişti. onlara güvenmememiz gerektiğini biliyorum ama bu kadar tedbirli davranıyorlarsa bir şey olduysa bile çözülmüştür herhalde"

belli etmemeye çalışsa da kunikida ryuunosuke'yi andığında rahatlamış bir nefes verdi osamu. şükürler olsun, en azından hala burada

"buradan çıkınca... yani, anca birilerinin izniyle adım atabildiğimiz o alana gittiğimizde ya da bu tuhaf yerden tamamen kurulduğumuzda, tekrar birlikte olalım istiyorum. ryuunosuke, chuuya, lucy, akiko, michizo, ranpo, sen ve ben"

toplamayı unuttuğu uzun sarı saçlarıyla karşısında tebessüm eden arkadaşının sesinde duyduğu sıcaklık osamu'nun ağlama isteğini yoğunlaştırdı

"evet" dedi düğüm düğüm olmuş boğazına tezat olan gülümsemesiyle

"tekrar buluşalım, hep birlikte"


☼☼☼


aylar sonra tekrar mrb
wattpade yasak gelmesi benim okullarin baslamasi falan derken burayi baya boslamisim yeni bolum yazayim dedim ama cok sacma sapan bi sey cikti ortaya. hicbir olay yok ve yazdigim seyi de gram begenmedim. sirf sigmasvalentine bolum istedi diye atiyorm okuyan olursa bu bok gibi bolumun sorumlusu odur ✋🏻😔
<3


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

see you againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin