IX.

44 5 385
                                    

2137, japonya

kamp yapmak denince aklınıza ilk ne gelir?

muhtemelen kamp ateşi etrafında yuvarlak oluşturarak oturmak

osamu ve arkadaşlarının şu an yaptığı da tam olarak buydu

fyodor ve osamu ormanı gezmeyi bitirip geri döndüklerinde hava çoktan kararmış, onlar ayrılırken aralarında olmayan ranpo da onlara katılmıştı

karınlarını doyurmak için yemek yemiş ve daha sonrasında bir kamp klasiği olarak kamp ateşinin etrafında oturmaya karar vermişlerdi

"pff, normalde birinin gitar falan çalıyor olması gerekmez miydi şu an? amma beceriksizsiniz he, biriniz bile bilmiyor gitar çalmayı"

herkes kendi dünyasında öylece otururken ranpo sessizliği böldü ve dikkatleri üzerine çekti

"uygun bir ortam olsaydı lucy piyano çalabilirdi"

atsushi yüzündeki ufak gülümsemeyle lucy'ye bakarak konuştuğunda lucy de gülümseyip ona baktı. o gün kendisini izlemeye gelen kişinin atsushi olduğunu öğrendiğinden beri piyano çalmayı her zamankinden daha çok seviyordu

o gün, sonuçlar açıklandıktan sonra binadan çıkarken güvenliğin ona gösterdiği şemsiye mutluluğunu şaşkınlığa çevirmişti. biri şemsiyesini unutmuştu ve güvenlik sahnede performans sergilemiş herkese şemsiyenin tanıdık gelip gelmediğini soruyordu

unutan kişi mutlaka onlardan birini dinlemek için gelmişti oraya, değil mi?

lucy, normalde olsa arkadaşlarının şemsiyelerini tanıyacak bir insan değildi. ancak yağmurdan çok nefret ettiğinden olsa gerek, yağmur yağdığı her gün daha sınıftan çıkmadan şemsiyesini açan sınıf arkadaşının şemsiyesini tanıyabilirdi

sonraki okul gününde atsushi'ye şemsiyenin ona ait olup olmadığını sormuş, atsushi cevap vermeden kızaran yanaklarından ona ait olduğunu anlayarak teşekkür etmişti. daha sonrasında atsushi, lucy'nin her öğle teneffüsü yaptığı ufak çaplı konserlere gizlice katılmayı bırakmış ve her seferinde varlığını belli etmişti. lucy, atsushi ile bu şekilde arkadaş olmuştu

"istersen başka bir zaman sana tekrar çalabilirim"

karşısında yanakları hafif kızarık gülümseyen kızılın varlığı atsushi'nin gözlerindeki bakışı yapabilirmişcesine daha da yumuşaklaştırdı

"çok isterim. hatta sadece dinlemeyi değil bana öğretmeni de çok isterim. piyano çalarken çok mutlu gözüküyorsun, eğlenceli bir şey olsa gerek"

"olur, öğretirim tabii"

osamu bakışlarını flörtleşen ama muhtemelen bunun farkında olmayan arkadaşlarından çekerek diğerlerine göz gezdirdi

hepsi üşümemek için üstüne aldığı şallarla otururken tamamen kendi alemlerinde gibiydi. sanırım "hepsi" derken chuuya ve ryuunosuke'yi ayırmamız gerekecek, çünkü onlar bir şalı iki kişi paylaşıyordu ve ryuunosuke başını chuuya'nın göğsüne yaslayıp huzurla gözlerini kapatmışken chuuya sevgilisinin başına ufak öpücükler kondurmakla meşguldü

tüm arkadaşlarını teker teker kontrol eden gözleri fyodor'u bulduğunda kafasını yukarıya kaldırıp gökyüzüne baktı

gerçekten gökyüzü bugün her zamankinden daha mı güzeldi acaba?

oysaki yıldız bile görünmüyordu

"güzel, değil mi?"

fyodor da arkadaşı gibi gökyüzüne bakarken sorduğunda osamu yan tarafına baktı

"yani, biraz"

"biraz mı? gerçekten mi?"

"güzel ama çok da değil, baksana tek bir yıldız bile gözükmüyor"

fyodor'un bakışları tekrar gökyüzüne döndüğünde kafasını olumlu anlamda salladı ama yüzündeki gülümseme kaybolmadı

"doğru, ama ben yıldızlardan değil gökyüzünün kendisinden bahsediyordum"

osamu, mor gözlünün yüzündeki hayranlığa gülümsedi. neye bu kadar hayran olduğunu anlamıyordu ama sorgulamaktan vazgeçti. ne de olsa kendisi de aynı şekilde nedenini bilmeden arkadaşına hayranlık duyuyordu

"böyle oturacak mıyız cidden ya? gitar yoksa şarkı söyleyelim bari"

nikolai önerisinin ardından kimsenin kendisini onaylamasını beklemeden şarkı söylemeye başladı. osamu vakit kaybetmeden ona eşlik etmeye başladığında tahmin edersiniz ki diğerleri bu durumdan pek hoşnut değildi

"sesleriniz kendi başına zaten yeterince iğrençken bir de düet yapmanıza katlanamıyorum"

ryuunosuke başını sevgilisinin göğsünden kaldırıp konuştuğunda sevgilisi öpücüklerini ryuunosuke'nin eline yöneltti

"bik bik bik çok biliyorsun. sanki siz chuuya ile daha güzel söyleyebilirmişsiniz gibi"

"tabii ki de, her şeyde olduğu gibi ses uyumunda da hepinizin çok çok üstündeyiz, nikolai"

"yarışma yapalım mı?"

gin ve michizo aynı anda konuştuğunda aralarında oturan akiko kaşlarını çattı

"ne yarışması?"

"şarkı yarışması işte. takımlara ayrılıp beraber şarkı söyleyelim, en yüksek puanı alan kazansın"

akiko o an michizo ve gin'e çok şüpheli bir şeye bakıyormuş gibi baktığında bir an bu fikirden vazgeçmeyi düşündüler, bir kolunu gin'in, diğer kolunu michizo'nun omzuna atıp gülümseyene kadar

"beni takımınıza alırsınız değil mi?"

ranpo anında kunikida'nın koluna yapışırken nikolai de aynı anda lucy'nin koluna yapıştı. ne yazık ki ranpo kadar şanslı olmadığından teklifi reddedildi

"tamam ranpo kunikida ile takım olsun ben de lucy ile, değil mi lucy?"

"nikolai, defol git"

bunları söylerken lucy'nin yüzünde bir gülümseme vardı ama sözlerinden hemen sonra nikolai'yi tekmeleyerek kovması bu gülümsemenin pek de gerçek olmadığını kanıtlar nitelikteydi

"aman be!" diye söylendi nikolai yediği tekmeden dolayı acıyan poposunu ovuştururken

"sana kaldım sanki, gidiyorum ben"

oturduğu yerden kalkıp osamu ve fyodor'un yanına yerleşirken her zamanki alaycı gülümsemesi yerine fyodor'a içten bir gülümseme sundu

"ee, hangi şarkıyı söylüyoruz?"

"şey, sizi bozmak istemem ama benim bildiğim bir şarkı yok. bensiz takım olsanız daha iyi"

ikilinin kendisine dönen şaşkın bakışları yüzünden fyodor'un içinde yeşeren gerginlik yine ikilinin ağzından çıkan kahkahalar sayesinde yok oldu

"kendi şarkımızı kendimiz yazalım o zaman!" dedi nikolai heyecanla

"hem yazarlar biz olduğumuz için kötü söylediğimizi de iddia edemezler!"

heyecanla konuşan nikolai'nin ve onu onaylayan osamu'nun suratını görmek, rus'un içinde sıcak bir şeyler hissetmesine neden oldu

başkasının yazdığı herhangi bir şarkıyı söyleyemezdi. ama kendi yazdığı şarkı?

eh, belki de o kadar zor olmaz?

☼☼☼

ne zaman bi bolumu yazmaya bu sefer kisa olucak galiba diye baslasam uzun oluyo garip 🤔🤔
yazarken kac kere ben ne yaziyorum amk diye sinir krizi gecirdigimi bilmeseniz de olur ama umarim okurken siz de bu ne yazmis amk demezsiniz
yazim tarzim her ne kadar kotu olsa da bu salaklari yazmayi cok seviyorum by
<3

see you againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin