III.

69 7 58
                                    

"lucy, ona doktor deme"

oturmuş boş bakışlarla karşısındaki duvara bakarken kafasına yankılanan tek şey buydu atsushi'nin

"ona doktor deme"
"ona doktor deme"
"ona doktor deme"

burukça gülümsedi, atsushi. çünkü ne zaman kafasında bu ses yankılansa hemen ardından başka bir ses daha duyuyor, o sıcak dokunuşu tekrar omzunda hissediyordu

"tebrik ederim, doktor!"

kapının açılma sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı ve kafasını kapıya doğru çevirdi, mori gelmişti, elinde bir fotoğraf makinesiyle

fotoğraf makinesini görünce gülümsedi atsushi. mori'nin onu ne için buraya getirdiğini biliyordu, onun gerçekten yapmak istediği şeye hayli uzak bir sebep yüzünden gelmişti bu fotoğraf makinesi. ama yine de aldırmadı, bu fotoğraf makinesini buraya getiriliş amacı için değil, kendi amacı için kullanacaktı. şu dünyada her şeyin amacına göre kullanıldığı nerede görülmüş?

"ne zaman serbest zamana çıkıyorlar?"

"birazdan"

mori'nin cevabıyla atsushi'nin kaşları çatıldı. yanılıp yanılmadığını anlayabilmek için tarihi kontrol etti, yanılmıyordu, daha zamanı değildi

"neden? daha 5 gün önce çıkmamışlar mıydı?

atsushi'nin sorusuyla mori'nin dudaklarında sinsi bir sırıtış belirdi, atsushi'nin içini huzursuzlukla kaplayan, bir şeylerin yolunda olmadığını apaçık belli eden bir sırıtış...

"yarın 15 ocak"

gözleri büyüdü atsushi'nin, daha az önce baktığı takvime hızla tekrar baktı; bu sefer bugünün değil yarının tarihini kontrol etmek için. az önce içinde yer edinen huzursuzluk yerini büyük bir korkuya bıraktı, gözlerini kırpıştırdı, inanmak istemedi

"hayır hayır, yarın olmaz. tanrım, yavlarırım! yarın olamaz..."

içindeki feryatlar gerçeği değiştirmek için yeterli değildi. tarihler o özel bir günmüş gibi yuvarlak içine alınan günden, 16 ocak'tan bir gün öncesini gösteriyordu

atsushi'nin duyduğunu idrak edebilmesi için yeterince zaman tanıdığını düşünen mori sözlerine devam etti

"ona son bir kıyak geçmek istedim"

odadan çıktı, belli ki osamu'ya serbest zamanın geldiğini söylemeye gidiyordu. ne osamu ne diğerleri bunu sorgulamaz, işin içinde bir gariplik olduğunun farkına varamazlardı

dedim ya, hepsi zamandan bihaber idi. şimdi yanlarına gitseniz ve "serbest zamana çıkmanızın üzerinden 30 gün geçti" deseniz tereddüt etmeden inanırlardı. burada neler döndüğüne dair en ufak fikirleri yoktu

atsushi hala bu durumu kabullenmekle uğraşırken gözü mori'nin az önce masaya bıraktığı fotoğraf kamerasına kaydı. oturduğu yerden kalktı, fotoğraf kamerasını eline aldı. fotoğraf kamerası ne işe yarardı? doğru bildiniz, fotoğraf çekmek

burada hiçbir şey amacına göre kullanılmazdı

atsushi, burada ilk defa bir şeyi amacına göre kullanmaya karar verdi. adımlarını ortak alana attı, muhtemelen hepsi birazdan burada toplanacaktı. lucy, kunikida, osamu, chuuya, ryuunosuke, ranpo, michizo, akiko ve nikolai. hepsi...

çok geçmemişti ki beklediği şey oldu. hepsi yavaş yavaş ortak alana gelmeye başladılar, piyano hala oradaydı. hepsi toplandığında nikolai önceki serbest zamanda sözünü verdiği piyano dinletisini gerçekleştirmek için piyanonun başına oturdu. ne yaptığını biliyormuş gibi bir tavır takınarak duruşunu düzeltti, boğazını temizledi, derin nefes aldı ve parmaklarını esnetti

daha sonra ellerini hızlıca tuşların üstünde rastgele gezdirmeye başladı

berbattı

nikolai'nin çıkardığı ses gerçekten berbattı

arkadaşları da böyle düşünüyor olmalı ki hepsinin yüzünde memnuniyetsiz bir ifade vardı, osamu ve ranpo hariç. osamu hayran hayran nikolai'ye bakıyordu. bu hayran bakışlar gerçek değildi, herkes biliyordu, osamu nikolai'nin çıkardığı seslerin kulak tırmalayıcılığını görmezden geliyor ve onunla dalga geçiyordu

öbür taraftan durumdan şikayetçi olmayan bir diğer kişi olan ranpo, nikolai'nin piyanosuna şarkı söyleyerek eşlik ediyordu. "eşlik ediyordu" dediğime bakmayın, bu şarkıyı muhtemelen kunikida dışında kimse duymuyordu, çünkü ranpo bilerek kunikida'nın kulağının dibinde bağırıyordu

başta chuuya ve lucy olmak üzere geri kalanlar nikolai'ye yargılayıcı bir şekilde bakarken, o ana kadar düz bir surat ifadesiyle duran ryuunosuke'nin yüzünde ufak bir gülümseme belirdi

ryuunosuke'nin gülümsemesini fark eden akiko dirseğiyle michizo'yu dürttü ve gözleriyle ryuunosuke'yi işaret etti. ryuunosuke'nin yüzündeki tebessüm istemsizce ikisinin de tebessüm etmesine sebep olurken michizo eliyle bir sanatçı havasına bürünmüş nikolai'yi işaret etti ve tebessümleri kıkırtıya döndü, kulaklarına gelen iğrenç ses artık onları rahatsız etmiyordu

onları uzaktan izleyen ve tebessümleri gören atsushi de kendi tebessümüne engel olamadı ama onların tebessümünden farklıydı bu, kırıktı

fotoğraf makinesini uygun şekilde ayarladı ve göz hizasına getirerek karşısında eğlenen grubun fotoğrafını çekti

çektiği fotoğrafa baktığında gözlerinin dolması fazla uzun sürmedi

"çok özür dilerim, nikolai..."

atsushi'nin gözlerinden akan ilk yaş fotoğraftaki nikolai'nin parlak gülüşüne düştü ve ardından yavaşça fotoğraftan süzüldü








nikolay diye okundugunu biliyorum ama nikolai'in guzel olmuyo o yuzden nikolai diye okumaya devam 🤝🏻
oyle iste onun disinda olumlu olumsuz her dusuncenizi soyleyebilirsiniz
<3

see you againHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin