2.Bölüm | Kardeş Mevzusu

475 49 13
                                    

İşte başlıyoruz❤️

Başlama tarihinizi buraya not düşebilirsiniz❤️

***

"Firu! Hazır değil misin hala?!"

Firuze aşağıdan seslenen abisini duyar duymaz aynada son kez kıyafetini kontrol edip yanına koşmuştu. "Abi delirdin mi? Sen mi bırakacaksın beni?"

"Evet." dedi Çağatay ceketini üzerine geçirirken ne olmuş dercesine dudaklarını büzerken. "Sıkıntı nedir?

"Alnıma ben Çağatay İlhanlı'nın kardeşiyim yazayım istersen, hani bizi her sabah beraber gördüklerinde yeterince anlaşılmazsa diye."

"Abartma Firuze. Yemez kimse seni."

Firuze tek kaşını kaldırıp sordu. "Emin misin?"

Çağatay kardeşinin sorusunu geçiştirmeden bir an önce düşündü. Sahi, eski dostu kendinden bu kadar nefret ederken, ikisiyle ortak arkadaş olmaya çalışmış kişileri bile hayatından tamamen çıkarmışken, kardeşinin bizzat onun mıntıkasına girdiğini öğrense tepkisi ne olurdu ? Eğer Emir'i biraz olsun tanıyorsa şuna emindi ki kendinden ne kadar nefret ediyorsa kim olduğunu öğrendiği anda Firuze'den de aynı oranda nefret edecekti. Tanıdığı en kindar, en inatçı ve maalesef en yumuşamaz adamdı.

"Sokağın başında bırakırım, çıkalım." diyen abisinin peşisıra ilerlerken Firuze arkasından söyleniyordu. "Siz ikiniz aşk oyunu oynamak için beni ne ateşlere attınız ya.."

"Bir şey mi dedin?" diye soran abisine yapmacık bir gülümsemeyle olumsuz anlamda kafa salladı. Yolda önce Şule'yi adılar. Sırf abisiyle yan yana olabilmeleri için arka koltuğa bile oturmuştu. Bu ikisi için hem kendi ayaklarıyla düşman hattına giriyor, hem de böyle ufak şeyleri bile düşünüyordu. Yılın kardeşi ödülünü falan almalıydı.

"Aşkım neden sessizin?"

Şule'nin kendine seslenişini abisi bir an üzerine alınınca araba ufacık bir an yoldan savrulur gibi olmuştu. Firuze sinsice gülümseyip "Bana mı dedin Şule?" diye sordu.

Şule aynadan öldürücü bakışlar atarak kaş göz yaptı. "Senden başka kime diyeceğim???"

"Bugünü sağ salim atlatabilecek miyim diye düşünüyordum." dedi Firuze iki koltuğun arasından ön tarafa uzanıp. "Altı üstü bir dönem. Şu iki üç ayı kimseye fark edilmeden atlatırım herhalde ya."

Şule arkadaşının fedakarlığına ne kadar minnettar olsa azdı. Elini eline uzatıp sıkıca tuttu. "Sen sakin olmana bak canım benim. Emir miydi neydi, varlığını bile fark etmez muhtemelen. Adamın koskoca bürosu var, işi gücü başından aşkındır, seninle mi ilgilenecek?"

"Benim de işim başımdan aşkın," diye gerginlikle Çağatay lafa girince kızlar ona dikkat kesildi. "Ama seni görmezden gelmem."

Firuze yüzünü buruşturken Şule'nin yanakları kızarmıştı. "Iyy," dedi arkasına yaslanıp. "Beni müsait bi yerde bırakın rica ederim."

Çağatay kardeşine dikiz aynasından uyarırcasına bakıp arabayı kenara çekti. Zaten Emir'in bürosunun bir alt sokağına gelmişlerdi. Firuze Şule'nin ona verdiği şans öpücüğüne karşılık verdikten sonra doğruca yola koyuldu.

Sonunda bahçe peyzajı adeta bir saraya girermiş etkisi veren heybetli binanın önünde durduğunda şaşırmadan edemedi. Mimarlık mesleği bir nesne olsa kesinlikle bu bina olurdu. Neoklasik mimarinin esintileri modern mimariyle öyle uyumluydu ki, Firuze bir an abisiyle değil burada çalışacak olduğu için mutlu bile hissetmişti.

"Firuze İlhanlı?"

Kendisine seslenildiğini duyunca karşısından gelen kadına gülümsedi. "Benim." dedi eline uzanan eli sıkarken.

Düşman HattıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin