Firuze gece hırsından zor uyumuştu. Bir an önce sabah olmasını bekledi. Sonunda gün doğup birkaç saat sonra abisinin işe gitme saati gelince yeni uyanmış gibi yapıp odasından dışarı çıktı, koridorda abisiyle karşılaştı.
"Günaydın abicim," dedi bütün enerjisiyle. Çağatay kardeşine gözlerini kısıp şüpheyle bakarken kol saatini takıyordu.
"Hayırdır, ne işler karıştırıyorsun yine?"
"Benim de adım çıkmış ya, günaydın dedik altüstü."
Abisinin peşi sıra aşağı inip ona sandviç yapmak için dolaptan malzemeleri çıkardı. "Şule'yle nasıl gidiyor?"
"Henüz gitmiyor," derken masaya oturdu Çağatay. "Ama gidecek."
Kardeşinin arkadaşının ona olan ilgisini fark eder etmez bu kız dikkatini çekmiş, çok geçmeden o da Şule'den hoşlanmaya başlamıştı. Bu proje işi cidden çok işine yarayacaktı çünkü Çağatay ortam kendiliğinden oluşmazsa bunun için ilk adımı atabilecek sosyalliğe sahip olduğunu düşünmüyordu.
"Bugün öğleden önce bi toplantım var, sonrasında okula gelirsin beraber hocanla konuşuruz."
Firuze abisinin tabağına sandviçi bırakıp yutkundu. "Sen hiç uğraşma abi ya," derken rahat gözükmeye çalışıyordu. "Ben hallederim onu şeyaparım."
Çağatay kendini sorumlu hissediyordu. "Beraber hallederiz Firuze."
Firuze bugün tabii ki de Karalar Mimarlığa gidecekti. Fakat abisinin bunu bilmesine gerek yoktu. Ne Emir'in onu kovmasına, ne abisinin zorla geri götürmesine müsaade etmeyecekti. Konuyu değiştirmeye karar verdi.
"Halam aradı dün. Eniştemi boşamış."
Abisi "Sonunda be," derken eliyle yaptığı çak işaretine karşılık verdi.
"Önümüzdeki hafta da buraya geliyor. Takılırım biraz dedi."
"Gelsin gelsin, özledik."
Firuze abisi son lokmasını aldıktan sonra onunla birlikte ayağa kalktı, bahçe kapısına kadar uğurladı. Çağatay hangi an hangi dolabı çevirdiği belli olmayan kardeşinin yine bir şeylerin peşinde olduğunu sezmişti fakat Emir'in bürosuna döneceği aklının ucundan bile geçmemişti.
Firuze'nin ise içi içine sığmıyordu. Oraya geri dönecek olmak nedense içini tarifsiz bir mutlulukla doldurmuştu. Abisi gider gitmez odasına koştu. Bol bir pantolon, üzerine de ince bir bluz giydikten sonra saçlarını ve makyajını yaptı, takılarını takıp parfümünü sıktı. Bugün her zamankinden bile güzel olmak istiyordu.
Evden çıkıp taksiyle yola koyulduktan sonra heyecanla Emir'in onu görünce vereceği tepkiyi düşündü. Herhalde yine kovmazdı. Hatta belki ona karşı artık yumuşardı?
Aklında sorularla Karalar Mimarlık binasından içeri girerken kimsenin geçen günkü olayı hatırladığını sanmıyordu çünkü kimse varlığını fark etmemişti bile. Dilek'in odasını bulsa iyi olacaktı.
"Firuze?" diye seslenilince arkasını döndü, şansına Dilek karşısına çıkmıştı. "Burada ne işin var?"
"Günaydın, projeme başlamak için geldim. İki gün kaybettim zaten daha fazla zaman kaybetmek istemedim."
Dilek kendisine tek kaşını kaldırıp şüpheyle baktı. "Emir?"
"Onunla buzları erittik." diye gülümsedi Firuze. Adama dedesini araya sokarak neredeyse şantaj yaptığından bahsetmeyecekti.
Dilek bunu duyunca öylece kalakaldı. "Bizim Emir?" diye sordu inanamayarak. Firuze tüm o sahte hanım kız gülümsemesiyle başını onaylarcasına salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşman Hattı
Romanceİlk görüşte nefret mi, ilk görüşte aşk mı? Firuze İlhanlı, abisinin bir numaralı düşmanını görünce hangisini hissetmişi? Emir Ali Karalar nasıl hem düşmanı hem aşkı olabilmişti? *** Emir dibine kadar gelen kızın kokusu aklını yine almasın diye uğra...