16

382 53 71
                                    

merhabaaa bolca oy ve yorum lütfen

bir de ningselle yayımladım ama çok bakmıyorsunuz :< ningsellei de sevin

*****

"sabahtan beri 32 diş sırıtıyorsun, endişelenmeli miyiz?"

"sırıtmam neden endişelenmene neden oluyor?" minjeong göz devirip limonatasından bir yudum aldı. "konu sen olunca her şey mümkün olabiliyor."

"iyiyim jake."

"hayır hayır, bir şey olmuş belli. bayan yu ile ilgili mi?" ningning minjeong'a elindeki limonatayı zorla masaya koydurtup ellerinden tuttu. "yani biraz."

"yoksa seviştiniz mi?" jake'in heyecan dolu sesiyle ningning arkasını dönüp 'ciddi misin?' bakışları atarken minjeong hafifçe gülümsedi. "evet."

başta ningning olmak üzere masadaki herkes büyümüş gözlerle minjeong'a döndüğünde sarışın yüzünde gülümsemeyle omuz silkti. "ne zaman? nerede? nasıl?"

"dün, stüdyoda, o-" minjeong konuşurken duraksadı. "bir dakika ya. nasıl olduğundan size ne?"

"evet anlatmasan da olur. duymak istediğimden emin değilim." sunoo gözlerini devirip içeceğinden bir yudum aldığında ningning ellerini minjeong'unkilerden çekip başının iki yanına koydu. "inanamıyorum. sonunda seviştiniz!"

"yok olmadı böyle. biraz daha bağır, karşı kaldırımdakiler duymadı." minjeong göz devirdiğinde ningning güldü. "altta mıydın üstte mi?"

"bu bilgiyle ne yapacaksın tam olarak?"

"bunu dediğine göre net alttaydın." minjeong tekrar gözlerini devirdi. "olsun bir dahaki sefere üstte olursun."

"ne kadar komiksin sen öyle."

"liz'le nasılsınız?" sunghoon'un sorusunu masadaki kimse beklemiyor olacak ki tüm gözler siyah saçlı oğlana çevrildi. "aslında... dün stüdyoya geldi."

"bayan yu'dan önce mi sonra mı?"

"aynı anda geldiler desem yeridir."

"umarım bayan yu ile olan yakınlığını kullanmaya kalkmaz." sunghoon mırıldandığında minjeong'un kaşları hafifçe çatıldı. "kullanabilir mi diyorsun?"

"belli olmaz. wonyoung'ın yüzündeki yaralar hâlâ tam iyileşmedi."

"evet." minjeong iç çekti. onun yüzünden iki suçsuz insan zarar görmüştü. "hey hey hey! moral bozmanın vakti değil tamam mı? ama liz ne için gelmiş merak ettim onu anlat önce."

minjeong hafifçe gülerek ningning'e baktı. "doğum günü hediyemi getirmiş. başka da bir şey olmadı, zaten jimin gelince bir tatsızlık çıkmasın diye yolladım onu."

"iyi yapmışsın."

"hediyesi neymiş?" sunoo'nun sorusuyla dudağını büküp omuz silkti minjeong. "açma zahmetine bile girişmedim."

"arada kafan çalışıyor."

"aynen." minjeong göz devirip limonatasına uzanacakken masanın üstündeki telefonu titreşmeye başladı. jimin arıyordu.

"sunoo sakın inleyeyim deme." sunoo gücenmiş şekilde elini göğsüne koyarken minjeong ona hafifçe gülüp aramayı cevapladı.

"efendim?"

"işim erken bitti, hâlâ oturuyor musunuz yoksa gelip alayım mı seni? yarım saat kadar uzaklıktayım."

"sen gelene kadar kalkmış oluruz ama bir dakika.." minjeong telefonu kulağından omzuna indirip arkadaşlarına baktı. "yarım saate kalkmış oluruz değil mi?"

chemistry issues ⍭ winrina ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin