19

239 33 86
                                    

bu kitabı yazmak benim için kızılcık şerbeti izlemekle aynı noktada şu an. saçmalamaya ve sıkmaya başladı ama yine de devam ediyorum

*****

*1 hafta sonra*

liz x minjeong

minjeong: *konum*

en geç bir saat içinde burada ol

eğer gelmezsen ben evine geleceğim bence bunu istemezsin

ailen masum kızlarının ne dolaplar çevirdiğini öğrenmesin değil mi

liz: yine ne saçmalıklar için beni suçluyorsun acaba

minjeong: daha fazla yalan söyleme istersen

bu kişiyi engellediniz

*****

"beş dakikası kaldı. gelecek mi?"

"ailesine rezil olmak istemiyorsa evet." minjeong bacak bacak üstüne atıp sandalyede dikeldi. kollarını önünde kavuşturmuş, ötedeki jake'in arabasına bakıyordu. "bayan yu biliyor mu?"

"birlikte konuşuruz bir ara demişti."

"bilmiyor yani."

"yine çok zekisin sunoo."

"kızmaz mı?"

"bana bir zarar gelmediği sürece kızmayacak, endişelenme." sunoo cevap vermeyip sadece başını salladı. bu sırada bulundukları depo benzeri yerin girişinde bir taksi durmuştu. "arkadaki odaya geç."

sunoo sarışının dediğini yapıp arka taraftaki odalardan birisine giderken minjeong ayaklandı. çoktan kaldırdıkları kepenke elleriyle tutunup taksiyi seyretti. tıpkı tahmin ettiği gibi taksinin kapısı açılıp içinden kaküllü sarışın çıktığında hafifçe gülümsedi.

bakışları buluştuğunda minjeong kızın gerginliği adeta gözlerinden okuyabiliyordu. "yalan söyleyemeyeceğim, gelmeyeceksin sandım bir an."

"anneciğin yok mu? ondan habersiz iş yaptığın için seni cezalandırmasın sonra." minjeong liz'in hâlâ bu denli cesur olabilişine ufak bir kahkaha atıp ellerini kepenkten çekti. "derdin ne senin?"

"bunu soran ben olmalıyım sanırım. beni terk edilmiş bir depoya çağırıyorsun, burada öldürülsem kimsenin ruhu duymaz."

"sanırım artık gözünde hayatının aşkı değil de bir seri katilim." minjeong konuşurken liz'in kendisine ne kadar yaklaştığının pek farkında değildi. ne zamanki görüş açısını sadece kızın yüzü doldurmaya başladı, minjeong o zaman birkaç adım geriledi. "hiçbir zaman hayatımın aşkı olmadın minjeong. benimki basit bir hoşlantıydı."

cevap vermeden önce güldü sarışın. arkasını dönüp masalardan birindeki ingiliz anahtarını alıp geri arkasına dönmeden önce yavaşça avucuna vurmaya başladı. "basit bir hoşlantı, ha?"

"BASİT BİR HOŞLANTI DEDİĞİN KAÇ KİŞİNİN HAYATINI MAHVETTİ FARKINDA MISIN?!" minjeong elindeki ingiliz anahtarını sinirle yere fırlattığında kaküllü sarışın korkuyla sıçrarken sunoo arkadaki odadan çıkmıştı. "minjeong!"

chemistry issues ⍭ winrina ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin