Herkese merhaba, keyifle yazdığım
bir hikaye oldu.
Umarım beğenirsiniz, yorumlarınızı bekliyorum.
İyi okumalar.•••
"Hocam! Hocam!" diye seslenen öğrenciye doğru döndü kadın.
" Efendim Merve?" diye yanıtladı kızı. Kız arkasından deli gibi koşmuştu kadının. Nefes nefeseydi.
" Hocam doğum gününüz kutlu olsun. İyi ki varsınız." dedi ve sıkıca sarıldı öğretmenine.
Kadın, okuldaki herkesin sevdiği bir öğretmendi. Sabahtan beri herkes doğum gününü kutluyordu. Öğretmenler odası hediyelerle dolup taşmıştı.
" Teşekkürler Mervecim. Sende iyi ki varsın." dedi, güler yüzle kıza bakarken. " Şimdi gitmem gerek bir veli gelecekti. Onu daha fazla bekletmeyeyim. Kendine iyi bak." dedi ve kapıya doğru ilerledi.
Kız arkasından, " Görüşürüz hocam." diye seslendi.
Kadın tam Ayşegül ve velisinin yanına gidecekti ki, biri daha geldi yanına. Nereye kafasını çevirse biri durdurup doğum gününü kutluyordu.
Bu sırada da beklemekten ağaç olmuş olan adam, sinirden küplere binmişti. Oflayıp duruyordu. " Abi sakin olur musun? Gelir birazdan." diyerek sakinleştirmeye çalıştı Ayşegül kuzenini.
" Abicim yarım saattir kadını bekliyoruz. İki dakika gelip konuşacak alt tarafı. Hem çağırıyor hem de gelemiyor." diye yakınıyordu adam. Belki de haklıydı ama kadın hiçbir öğrencisini kırmadığı için geç kalmıştı. Geç kalmak onunda en son isteyeceği şeydi.
Sonunda kadın, öğrencilerini bırakıp hızlı adımlarla yanlarına doğru geliyordu. Çok mahcup hissediyordu kendini, adama karşı.
" Kusura bakmayın. Çok bekletmedim umarım." dedi kadın mahcup bir şekilde. Adam hâlâ sinirliydi. Beklemekten hiç ama hiç hoşlanmazdı. Ama az önceye göre bakışları yumuşamıştı. Bu kadar nahif ve güzel biri ile karşılaşmayı beklemiyordu. Şaşkınlık vardı biraz da bakışlarında.
Az da olsa kendine geldiğinde, "Hanımefendi, zil çalalı yarım saat oldu. Az daha gelmeseniz gidecektim." Kadın daha da çok mahcup olmuştu. Hem çağırmış hem de beklemişti ama böyle bir tepki beklemiyordu adamdan. Kuzeninin de Ayşegül gibi anlayışlı bir insan olabileceğini düşünmüştü.
" Ne deseniz haklısınız. Lütfen kusura bakmayın. Çok özür diliyorum." dedi. Adam kadının yalvarır gibi özür dilemesinden sonra saygısızlık yaptığının farkına varmıştı.
Ayşegül ise öğretmeninin bu şekilde özür dilemesinden rahatsız olmuştu. Kuzeninin çok kaba davrandığını düşünüyordu. Böyle davranması hiç hoşuna gitmemişti. " Hocam kusura bakmayın. Abim biraz gergin de bugün." dedi, adamın yaptığı kabalığa karşı. Adam da söyledikeri yüzünden az da olsa pişmandı.
" Siz kusura bakmayın asıl. Ben sizin vaktinizi almayayım daha fazla. Ayşegül bizi biraz yanlız bırakabilir misin?" dediğinde, Ayşegül başı ile onaylayıp okuldan çıkmak üzere olan Merve'nin yanına gitti.
" Buyrun sizi dinliyorum." dedi, adam soğuk bir şekilde. Kadın ise herşeye rağmen kibarlığını koruyordu.
" Beyefendi, Ayşegül'ün durumunu biliyorsunuz. Biraz zor bir zamandan geçiyor."
" Kötü birşey mi var?" diye sordu adam endişe ile. Ayşegül ile yeteri kadar ilgilenemese de onu önemsiyordu.
" Kötü birşey değil, normal birşey. Her öğrencinin sınav zamanında normaldir." dedi, adamı korkutmamak adına. Daha sonra devam etti. " Ayşegül'de aşırı stres ve gelecek kaygısı var. Tabi ki bu konuda o kadar bilgili değilim ama gözlemlediğim kadarı ile böyle."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimin sesi
Fiksi Penggemar" Adınız neydi?" diye sordu kadın. " Bilmiyor musunuz?" diye sordu adam. Bilmemesine imkân yoktu. Her kadın bilirdi onun kim olduğunu. " Daha önce tanışmadığım velilerin adını bilmiyorum."