" Alo, abi ne yapıyorsun?" diye sordu Ayşegül, hemen telefonu açan abisine. Ayşegül arıyorsa hiç bekletmeden hemen açardı telefonu.
" İyiyim abicim antrenmandan çıktım, eve geçiyorum. Sen ne yapıyorsun?" diye sordu Barış.
" Bende son derse gireceğim birazdan. İşin yoksa beni alır mısın diyecektim." dedi Ayşegül.
" Alırım abicim de bir sıkıntı yok demi?" diye sordu Barış. Normalde hafta sonları beni alır mısın diye arardı, Ayşegül.
" Yok yok. Bir ödev varda seninle yapmam gereken o yüzden."
" Abim ben anlamam ki hiç böyle şeylerden." dedi, Barış. Hiçbir zaman derslerle arası iyi olmamıştı.
" Öyle birşey değil abi. Futbolla alakalı konuşacağız, detayları anlatırım."
" Tamam abim, geliyorum." deyip, telefonu kapattıktan sonra Barış, deyim yerindeyse uçarak Ayşegül'ün okuluna gelmişti.
Okula doğru sürerken, aklına Nevra'yı göreceği gelince hızını iyice arttırmıştı. Geçen hafta kafede karşılaştıklarından beri bir daha kadının yüzünü görememişti. Yazmaya da yüzü yoktu. Çok düşünmüştü acaba yazsam mı diye, ama bir türlü cesaret edememişti. Tersleyip, bir daha konuşmak istemezse ne yaparım düşüncesi ile yazmaktan vazgeçmişti.
Şimdi de onu görme, konuşabilme umudu vardı. Gerçi görse ne diyecekti ki? Geçen hafta, Ceyda ile birlikte görmüştü Nevra onu. Aralarında birşey olduğunu da düşünüyordu ama öyle birşey yoktu. Barış, Ceyda'yı evine bırakıp, bütün gece içmişti. Ceyda ile birşeyler yaşamayı aklının ucundan bile geçirmemişti, geçirmezdi de. Aklının bir köşesinde hep Nevra vardı, Ceyda ile buluşurken bile.
Şimdi ise zilin çalmasına beş dakika kalmış, okulun bahçesinde hem Ayşegül'ün gelmesini, hem de Nevra'yı görmeyi bekliyordu.
Beş dakikanın sonunda, Ayşegül ve Nevra'yı merdivenlerden inerken gördüğünde eli ayağına dolaşmıştı. Biri için daha önce böyle heyecanlanmış mıydı adam? Daha önce kimse için böyle hissetmiş miydi?
" Hocam, Tuğba hocayı gördünüz mü?" diye sordu Ayşegül, merdivenlerden inerlerken.
" Onun dersi bugün erken bitiyor. Birşey mi oldu?" diye sordu kadın.
" Kompozisyon yazılacaktı mesleklerle ilgili. Bende abimle birlikte yazarım diye düşünüyordum. Biraz süre isteyecektim de."
" Durumu anlatırsan eğer anlayışla karşılayacağından eminim." dedi kadın. Tuğba hoca ile araları iyiydi ve anlayışlı bir insan olduğunu biliyordu.
" Tamamdır hocam sağolun. Abim gelecekti, isterseniz sizi de bırakalım." dedi Ayşegül. Etrafına bakındıktan sonra elleri cebinde sırıtarak onlara bakan abisini görünce, " Gelmiş bile." dedi.
Ayşegül'ün baktığı yöne doğru çevirdi kafasını Nevra. Barış Alper ile göz göze geldi. Adam sırıtıyordu ama Nevra tepkisiz bir şekilde baktı adama. " Teşekkürler Ayşegül, ben kendim gideyim. İyi akşamlar size." dedi, Ayşegül'e dönüp.
" İyi akşamlar hocam." dedi Ayşegül. Daha fazla ısrar etmedi.
Nevra, Ayşegül'ün yanından ayrılıp okulun kapısına doğru ilerledi. Okulun bahçesine park etmiş olduğu arabasının önünde duran Barış Alper'e göz ucuyla bile bakmadan okulun kapısından çıktı.
İşte bu Barış'ın canını sıkmıştı. Onu görmek bile yetiyordu Barış'a ama her seferinde bir daha görememekten korkuyordu. Cem ile aralarında birşey olabilirdi belki de. O gece ne olmuştu? Aralarında birşey geçmiş miydi? Sevgili olabilirler miydi? Bütün bu sorular, o gün o kafeden çıktığı andan itibaren Barış'ın aklını kurcalamıştı.
" Abi, ne oldu?" diye sordu Ayşegül, abisinin yanına geldiğinde. Barış öylece bakakalmıştı Nevra'nın arkasından.
" Bir selam bile vermedi." dedi Barış kendi kendine. Ayşegül'ün varlığını unutmuştu sanki.
Ayşegül," Biz bırakırız dedim ama ben giderim dedi. Bende ısrar etmedim." dediğinde Barış şaşkınlıkla Ayşegül'e baktı.
Ayşegül, abisinin Nevra hocasına karşı birşeyler hissettiğini anlamayacak kadar kör değildi. " Abi sen baya baya hoşlanıyorsun, farkında mısın?" diye sordu Ayşegül, kahkaha atacaktı neredeyse abisinin bu durumuna.
" Ne?" dedi Barış, bir anda yükselerek.
" Ney ne abi? Bildiğin hoşlanıyorsun. Aşık olma ihtimalin da var." dedi Ayşegül, sırıtırken.
" Yok artık, o kadar da değil." dedi, Barış. O kadardı. O bile düşünmüştü aslında bu ihtimali ama kendine yedirememişti.
" İlk görüşte aşk diye birşey var." dedi Ayşegül.
" Sadece... Ne bileyim ya hoşlanıyorum işte ama hayatında biri olabilir." dedi Barış. İnkar etmiyordu zaten, edemezdi de. Dışarıdan kim görse aynı şeyi düşünürdü. Nevra'ya olan bakışları normal değildi.
" Cem hocadan bahsediyorsan eğer Cem hoca da seninle aynı durumda ama Nevra hoca olabildiğince uzak duruyor. Benim gördüğüm kadarı ile hep kaçıyor Cem hocadan. Bence biraz daha hızlı olursan eğer belki bir şansın olabilir."
" Hiç sanmıyorum sanki benden de kaçıyor. Baksana nasıl çıktı gitti. Yüzüme bile bakmadı Ayşegül." dedi yakınarak. Ağlayası vardı sanki Barış'ın.
" Durduk yere yapmadı bence sen birşeyler yapmışsındır."
" Sana birşey mi söyledi?"
" Bana birşey söylemedi ama bak işte birşey yapmışsın. Git gönlünü al kadının." dedi Ayşegül. Barış onaylarcasına başını salladı. En kısa zamanda alacaktı gönlünü.
" Abi yine nereye daldın hadi artık gidelim de yapalım şu ödevi."
" Tamam abicim."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimin sesi
Fiksi Penggemar" Adınız neydi?" diye sordu kadın. " Bilmiyor musunuz?" diye sordu adam. Bilmemesine imkân yoktu. Her kadın bilirdi onun kim olduğunu. " Daha önce tanışmadığım velilerin adını bilmiyorum."