Bölüm Üç: Bir Daha Asla.
Seni küçük bir kafese kapatıp herkesten saklamak istiyorum.
⊹ ࣪ ˖ ✩ 𓏲 ₊ ’
Yuji ile Maki giderken bu olayı yakından inceleyeceklerine dair söz vermişlerdi. Nobara ise korkmayayım ve güvende hissedeyim diye benimle kalmıştı.
Fakat ben düşünmekten uyuyamıyordum. Saate baktım. Dörttü.
Yavaşça odamdan çıkıp mutfağa su içmeye gittim.
Kendi kendime konuşup iç çektim. "Neden Megumi? Neden geri döndün?"
"Çünkü beni özleyebileceğini düşündüm."
Arkamdan yavaşça bana dolanan kol ve bağırmayayım diye ağzımı kapatan el beni dehşete düşürmüştü.
Korkudan deli gibi atan kalbim ve mantıklı bir şey düşünemeyen beynimle ne yapacağımı bilmiyordum. Ölmemişti. Gerçekten ölmemişti.
"Elimi çekeceğim ve sen de bağırmayacaksın. Anladın mı?"
Ben anladığımla alakalı hiçbir belirti göstermeyince tutuşu sıkılaştı. "Anladın mı dedim?"
Başımı salladım.
"Güzel. Akıllı bir kız ol."
Beni serbest bıraktığında derin bir nefes aldım ve ona döndüm. Çok... değişmişti. Sadece bakışları aynı kalmıştı. Hâlâ bir bıçak kadar keskinlerdi. Beni karşısında çıplak ve savunmasız hissettiriyorlardı.
"Nobara burada mı? Gitmesini söyle."
"Ne saçmalıyorsun sen?"
"Dediğimi yap Hikari. Senle tek kalmak istiyorum."
"Hayır. Git buradan."
O bana doğru bir adım atacakken hızla elime tezgahta duran bıçağı aldım.
"Uzak dur. Yoksa..."
Sırıttı ve sırıtması küçük bir kıkırtıya dönüştü. "Sen bana zarar veremezsin Hikari."
"Yapabileceğimi biliyorsun. Daha önce yapmadığım şey değil."
"Oh, öyle mi? Yap öyleyse." dedi benimle alay ediyormuşçasına. O yaklaşırken ben de geri çekilerek tezgaha yapışmıştım.
Titreyen ellerimle bıçağı ona doğru tutmaya devam ettim. "Yaklaşma."
"Hikari..." Bıçak karnına değiyordu fakat Megumi sadece gözlerimin içine bakıyordu.
"Sana yaklaşma dedim."
Yavaşça bileklerimi tuttu ve bıçak ellerimden kayıp yere düştü. "Sana demiştim. Bana zarar veremezsin."
Beni tezgah ile arasına sıkıştırmıştı. Bağırsam Nobara'yı ve kendimi tehlikeye atar mıydım? Bilmiyordum. Nobara'nın şu an uyanmış ve polisi gizlice aramış olmasını diliyordum sadece. Yavaşça kulağıma eğildi.
"Beni hâlâ seviyorsun." Sıcak nefesi kulağımı gıdıklamıştı.
"Hayır. Senden nefret ediyorum."
"Şansını zorluyorsun."
"Ne yaparsın? Beni de 20. kattan aşağıya mı atarsın yoksa evime not yollayıp takıntılı bir sapık gibi davranmaya devam mı edersin?"
"Notumu alıp haberi izledin demek."
"Evet. Böylece senin ne kadar iğrenç ve kötü biri olduğunu tekrar hatırlamış oldum."
Boynumdan tutup beni kendine iyice yaklaştırdı. Dudakları benimkilerden birkaç santim uzaklıktaydı. Gözümden bir yaş aktığını görünce beni yavaşça bıraktı, iç çekti ve kapıya yöneldi.
"Polis arkadaşlarına söyle, yolun başındayken peşimi bıraksınlar," Kapıdan çıkmadan önce son kez bana baktı. "ve sana gelince, beni affedeceksin Hikari."
Kapıyı çarpıp çıktığı anda yere yığıldım.
Aynı şeyler tekrar yaşanmayacaktı. Bunu yapmayacaktım. Onu asla affetmeyecektim. Bir daha asla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Obsessed. | Megumi Fushiguro.
Fanfiction"Tıpkı bu güllerde olduğu gibi," Adam elindeki gülü yavaşça kızın yanağına oradan da göğsüne doğru yavaşça indirdi. "dikensiz gül olamaz. Onlar birbirlerine ait." Kız yutkunurken adam sırıttı. Kıza yaklaştığında sıcak nefesi bir alev gibi yakıyordu...