Cem: Selam ben Cem.
Tuna: Cem kim?
Tuna: Cem ne?
Tuna: Tanımıyorum öyle birini.
Cem: Hayatını kurtaran adam.
Tuna: Ha o Cem.
Tuna: Hala çıkaramadım.
Cem: :((((((((
Tuna: xkjcdkcsdkcsdj
Tuna: Şaka yapıyordum.
Tuna: Senin gibi bir yüzü unutmamın imkanı yok.
Cem: Utandırıyorsun. 😳
Tuna: Biliyorum. 😅
Cem: Nasılsın geçen güne göre?
Tuna: İyiyim.
Tuna: Senin sayende.
Cem: Görevimiz bu. Sizleri, vatanı korumak.
Tuna: Biliyorum.
Tuna: İçimden bir ses senin o adam olduğunu söylüyor.
Tuna: Umarım o adamsındır.
Cem: Anlamadım.
Cem: Hangi adam?
Tuna: Sevdiğim adam.
Cem: Eyvah sıçtım.
Cem: Komutan geliyor. Kaçmam gerek.
Tuna: Ne? Peki, tamam.
Tuna: Sonra konuşuruz.
Tuna: Kendine iyi bak. İyi görevler.
Cem: Sağ ol. Sen de kendine iyi bak.
Tuna elindeki telefonu koltuğun kenarına fırlattı. Evet, biraz erken davranmıştı bunu söylemek için. Haftasonuydu ve Cem'i salmamışlardı. Eğer çarşıya çıkacak olsaydı haber verirdi. Hatta belki de yüz yüze bunları söyleme şansı olabilirdi. Onu ilk gördüğü anda kalbinde bir şeylerin yandığını hissetmişti. Evet ilk kez tanıştığı, gördüğü adama kalbim sana tutuldu diyemezdi. Deseydi de manyağın teki diye düşünmesini hiç istemezdi. Şimdi düşününce Cem'e attığı mesaj da aynı görevi görmüyor muydu? Sevdiğim adam. Fazla mı abartmıştım diye düşündü içi içini yerken. Telefonuna ard arda bildirim ışığı gelmeye başladı. Ondan gelmiş olmadıysa kimden gelmiş olabilirdi ki, değil mi?
Cem: Sana ilk görüşte tutuldum dersem inanır mısın?
Cem: O güzel gözlerin beni eritmeye yetiyor mavilim.
Mavilim? Tuna tekrar okudu mesajı. Doğru görüyordu. Bu asker de az değildi hani.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Seven Adamlar (bxb)
KurzgeschichtenÇarşı izninde aşktan çarpılan adamın hikayesi. Not: Hikayede geyler var lütfen. BT: 1.9.24 BT: 6.8.24