Tarih: 18 Kasım 1980
"Tebrikler! Nurtopu gibi bir kızınız oldu! "
Ember hemşirenin uzattığı bebeği şefkatle izledi. Dünya'da gördüğü en tatlı bebekti. Tıpkı onun gibi küçük bir burnu, dolgun pembe dudakları vardı. İri, siyah gözlerini açıp annesine baktı. Annesi onun saçsız kafasını öpüp kokladı. Süt kokuyordu. Masum ve tertemiz. Kimsenin Olmayı başaramadığı kadar...
"Bebeğim..." Ember onu kucağını aldı. Süt emzirmeye başladı. Bebek, annesinin koynunda uykuya dalmıştı. Ember'ın bütün sıkıntılarını, korkularını, üzüntülerini Alıp götürmüştü sanki. Bebek, Ember'ın kitabına yeni bir sayfa açmıştı. Sonradan anlayacaktı kitap aynı olduğu sürece yeni bir sayfanın anlamsız olacağını.
Ember bebeği seyrederken dışarıda bir silah sesi patladı. İçgüdüsel olarak bebeğini daha sıkı kavradı. Göreceklerinden korkuyordu. Ama gerçekle yüzleşmeliydi. Bebeğini yatağa koydu. Yavaş adımlarla yataktan çıktı, cama doğru ilerledi. Nefesini tuttu, perdeyi araladı. Gelmişlerdi.
Sonu başlamıştı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unwritten
Mystery / ThrillerKoparılınca daha güzel kokarmış papatyalar. Garip, bir ölüm bu kadar güzel kokabilir mi ?...