Selamlar hepinize.
Bu kurguya bölüm atmayı manyak gibi özlemişim ya! Bundandır galiba yazdıkça yazasım geldi yine size beklemenize değecek uzunlukta bir bölümle geldim.Kendi açımdan hurt/comfort ı iliklerime kadar hisswttiğim bir bölüm oldu umarım sizin de hoşunuza gider. Bunda cidden düşüncelerinizi bol bol bekliyorum cnmlar
Haydi iyi okumalar size.
...
İsagi, parmaklarının arasındaki uçlu kalemi karalanıp silinmekten aşınan kağıdın üstünde bir kez daha dolaştırırken buna alt kattan gelen kalabalık sesi de eklenince ağzından sıkıntı dolu bir iç geçirme çıktı. Sandalyesinde geriye doğru yaslandı, sol elinin baş ve işaret parmağıyla alnına masaj yaptı.
On dakikadır aynı soruyla uğraşmak ve evinde pek de yakın olmadığı akrabaların olduğunu bilmek can sıkıcıydı doğrusu yalan söylemeyecekti.
Uçlu kalemi masanın üstüne bıraktı, kafasını masanın üstüne yasladı. Çözüm yolu aramaktan cayır cayır yanan beynini biraz dinlendirmesi gerekiyordu. Kendisini bir süre odanın sessizliğine bırakmaya karar verdi ve göz kapaklarını kapattı.
İsagi göreceği tek şeyin karanlık olduğunu düşünmüştü. Pembe, sarı, mor ve yeşil renkteki ışıklar gözlerinin önünde dans edercesine dolaşmasalardı böyle düşünmeye devam ederdi muhtemelen. Aralarına yıldızları sönmüş bir geceyi andıran koyu mavi ışığın ve mercan renginde bir ışığın katılması da vardı tabi.
Renkler birbirine karışıp uzun boylu ve gözünün önünde perçemleri olan silüeti oluşturdu. Durgun bir deniz olan irisler parladı. İsagi o an ruhunun bir okla delinip geçildiğini hissetti.
Bunlar Rin'in renkleriydi.
Kafasını bu farkındalıkla hızla kaldırdı ve gözleri bir süre karşısındaki duvara odaklanmış bir şekilde kaldı. Dün evine gelen ve ona ders çalıştıran arkadaşını düşünmesi olağandışı bir şey değildi. Sonuçta Bachira dışında ilk kez başka birisini evine davet etmiş, onunla vakit geçirmişti. Fakat İsagi'nin kafasına takılan şeyler pek de olağan olmayan şeylerdi.
Arkadaşının etrafında daha önce hiç bulunmayan güneş sarısını, hayatında ilk kez birisinde bu rengi gördüğü için anlamını çözemediği mercan rengini ve parlak şeker pembesini görmesi bunlardan birisiydi. Bu renkleri görmek, İsagi'yi mutlu etmekle kalmadı; kalbi kuşun ilk kanat çırpışı gibi pırpır etti.
Rin'in renklerini görmek İsagi'yi her defasında çok heyecanlandırıyordu.
Yemek masasında dalıp gittiği anda Rin'in etrafında çimen yeşili ve laciverti görmesi de İsagi için yabancı olmayan ama görmezden gelemeyeceği bir şeydi. Rin'in dalıp gittiği anlarda etrafında hep bu renkler belirirdi ve İsagi bu anlarda kalbinin sızladığını hissederdi.
Derin okyanus sularına gömülmüş yosunları andıran o manzaranın aydınlanması gerektiğini düşünürdü.
Dün yemek masasında da bunu hissettiğinden duruma müdahale etmesi için masanın altından babasına işaret verdi. Ne zaman o lacivert rengini görse aklında hep Rin'in neden üzüldüğü ile alakalı bir soru işareti olurdu ve o renk içini öyle burkardı ki Rin'i ne üzüyorsa İsagi Rin'i ondan korumak için elinden gelenin fazlasını yapmaya hazır olduğunu düşünürdü.
Dün bu sorusunun cevabını aldığında aldığı cevabın, sorusundan daha hüzünlendirici olacağını hiç tahmin etmedi.
'Kaygı durum bozukluğum var. Ya da anksiyete artık ne söylemek istersen. Ben ona hayatımın paraziti demeyi tercih ediyorum.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
elem çiçekleri | rinsagi
Fanficİsagi Yoichi anonim bir fanartisttir. İtoshi Rin ise İsagi'nin favori internet hikayesinin yazarı. [Yarı texting yarı düzyazı] isagi yoichi x itoshi rin tw // bahsi geçen anksiyete problemleri, depresif ruh halleri |highschool au for sanzsll