I don't belong here

616 93 96
                                    


Öğle araları ; okuldaki çoğu öğrenci için dinlenme, akranlarıyla vakit geçirme ve yemek yeme vaktiyken Rin için çalışılabilecek fazladan vakit anlamına geliyordu. Fazladan birkaç test çözmek, fazladan birkaç sayfa daha okumak Rin için boş boş oturmak ya da akranlarıyla pek de sağlıklı yapamayacağı sohbetlere zaman ayırmaktan daha cazipti.

Matematik testleri ona gözlerini dikmiyordu ya da hakkında ileri geri konuşmuyordu.

Okul kütüphanesi bunun için biçilmiş bir kaftandı. Kütüphaneye çok fazla kişi uğramadığından Rin için ideal sessizlikte bir ortam sağlanırdı ve o da bu sayede işine tam anlamıyla odaklanırdı. Genelde öyle olurdu. Kulağına sürekli olarak çizme ve karalama sesleri gelene kadar en azından.

Parmaklarını birbirine geçirip gözlerini kapattı ve etraftaki sesleri kafasında izole etmeye çalışıp nefes seslerine odaklandı. Kısa süre sonra gözlerini tekrardan açıp trigonometri sorularına tekrardan baktı ve ikinci soruyu okurken kalemini parmakları arasında çevirdi.
Dikkat isteyen bir soruya denk geldiğinden işlem yapmadan önce zamanını düşünmeye harcadı.

Kafasında bir yol bulup o yolun üzerinden ilerleyecekti ki yine yakınlardan gelen bir karalama sesi buna engel oldu. Odak anının yine bozulması Rin'in sinirlerini de bozdu ve siyah saçlı çocuk içinde gittikçe yükselen öfkeyle dişlerini sıktı. Uçlu kalemini sertçe test kitabına bastırırken kafasını onun odaklanma anını bozan ve bu yüzden çemkireceği kişiyi görmek için çevirdi.

Dürüst olması gerekirse teninde karıncalanma hissi uyandıran çocuğu yanında otururken görmeyi beklememişti. Genel olarak sınıfından birisini burada görmek şaşkınlık verciyken bu kişinin İsagi olması ayrı bir olaydı. Her öğle arasını sınıfta arkadaşlarıyla gürültülü sohbetler yaparak geçiren çocuğun kütüphanede ne işi vardı?

"Burada ne halt ediyorsun sen?"

Rin aklından geçeni biraz sinirli olduğu için daha kaba bir şekilde ifade ederken bir şeyler karalamakla meşgul olan İsagi kendisine seslenilmesiyle iri gece mavisi gözlerini Rin'in suratında gezdirdi.Sanki asır geçmiş gibi gelen birkaç saniyenin ardından İsagi boğazını yalandan temizledi. "Gördüğün üzere işimi yapmaya çalışıyorum." dedi.

Kafasını çizim defterine çevirip tekrardan bir şeyler çizmeye döndüğünde Rin, İsagi'nin kaleminin çıkardığı karalama sesine daha fazla katlanamayacağını anladı. Dişlerini birbirine sürterek "O zaman git işini baş yerde hallet." dedi. İsagi, kalemini defterin üzerine bırakıp Rin'in aksine sakin bir şekilde konuştu.

"Ama burası çok iyi ışık alıyor. Sen başka bir yerde testini çözebilirsin haksız mıyım?"

Rin, İsagi'nin hiç denk gelmediği inatçı tavrına tek kaşını kaldırdı. Bir kere kütüphaneye her zaman gelen ve ilk gelen Rin iken neden gitmesi gerekiyordu? Rin parmaklarını hırsla masaya bastırarak "Sınıfta da iyi ışık alan yer var öyle değil mi kütüphaneleri genelde resim çizmek için kullanmayız falan." dedi.

"Ama sınıf gürültülü orada odaklanamam. Odaklanmam için en iyi yer burası. Ayrıca kütüphanelerde de sanat yapılabilir tamam mı?"

İsagi'nin kaşlarını çatmış ve alt dudağını sarkıtmış hali Rin'in sinirli ruh halinin ortasında şaşırmasına neden oldu. Daha önce İsagi'nin bu halini hiç görmediğinden duruma adapte olması uzun sürdü. Sonrasında tartışmanın ortasında düşündüğü şeye sinirlendi ve öfkesi geri geldi.

"Karalama seslerin dikkatimi dağıtıyor ahmak senin yüzünden ben odaklanamıyorum! Ne çizeceksen evinde çiz."

İsagi, gece mavisi gözlerini kısıp sağ dirseğini masanın üzerine koydu. İfadesi öncekine nazaran daha ciddi bir hal almıştı. Kararlı görünüyordu. Ortada Rin'in istemsize hafızasına kazınacak bir kararlılık vardı.

elem çiçekleri | rinsagi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin