bölüm 9 | son mektup

123 2 0
                                    

"hangi şarkıyı söylecektin?"

+ yaa, bu ne tatlılık... gel buraya gel. nerde senin annen? aa ayağın mı kırık senin?
sıcacık gülümseyle kaç dakikadır konuştuğu kedi yavrusunu aldı yerden Asi, kucağına alıp yüzünü okşadı.
+ aç mısın sen? canım benim yaa.
Asinin tatlı tatlı konuşmaları, incelen sesi ve havada yazın ilk ayının sıcak rüzgarında savrulan kıvırcık saçları yerdeki yeşillliklerle bir tablo gibi gözüküyordü. Asinin uzun beyaz eteği, üzerindeki gökyüzü mavisi olan krop ve yerdeki bahardan kalmış çiçeklere rağmen güneş sıcaklığıyla yakıcı bir yazın haberini veriyordu.
uzaktan Asiyi seyreden Alaz yavaş yavaş ona doğru yakınlaştı.
- Asi, ne yapıyorsun sevgilim?
merak eder gibi Asinin kucağındaki kediye baktı. Alazın üzerinde beyaz pantolon ve bol siyah bir tişört vardı. ilk defa pikniğe çıkmışlardı, Alaz bir karavan kiralayıp ikisine çok güzel bir tatil planı yapmıştı.
+ baksana şuna, ayağı kırılmış alaz.
alaz yavru kediyi kucağına alıp baktı.
- şu gözlere bak, bu nasıl bir tatlılık.
Asiye dönüp baktı sonra
- sana benziyor.
Asi güldü. Alaz da onun ardından güldü ve yanağından bir makas aldı. sonra karavana doğru yol aldı.
- hadi gel
+ nereye?
- veterinere, ama önce biraz su içmeli
+ iyileşir değil mi?
Alaz Asi'ye dönüp kocaman gülümseyerek baktı. bilmiyorum belki iyileşmez demek istemedi.
- iyileşir
_______________________________

pencereden bakan o gözlerin odağı tek noktadaydı, gitar çalan o sanatçı nerdeydi? hava soğudu diye gelmeyecek miydi artık? kışa kaç gün vardı? hala kış gelmediyse neden kar yağıyordu, kar yağarsa artık sokakta şarkı söylemez miydi? kafasını nevanın sesi susturdu. Nevanın üzerinde kahve rengi bir hırka vardı. gerçekten kış mıydı? zaman dilimi Alaz için gitgide anlamsız gelmeye başlamıştı. hangi zamanda yaşıyordu? yaşıyor muydu?

+ Alaz, kahven soğudu. tekrar yapayım mi?
Alaz pencereyi bırakıp nevaya baktı.
- bugünün tarihi nedir Neva?
Neva söylemek isterken Alaz durdurdu
- yok yok söyleme.
+ neden?
- korkuyorum çünkü, bilmekten korkuyorum.
Alazın durumu iyiye gitmiyordu. her gün daha çok kayboluyor gibiydi.
- tamam, anlatacak mısın peki?
+ neyi?
- dedin ya, Asiyi deniz kenarında görmüştün. konuştunuz. ne dediniz peki?
Alaz gülümsedi
+ evet, konuştuk. sabaha kadar deniz kenarında oturup konuştuk.
Neva devamını duymak istiyor gibi baktı alaza.
+ kavga ettik önce, annesine benzediğini söyledi. seninle de görüşmüş.
Neva evet der gibi kafasını salladı.
- kısa bir görüşmeydi.
+ nefret ediyordu kendinden, bebeği aldırdığı için. ona dokunmamamı istedi, ona dokunduğum yerler acıyor dedi. benimki de acıyor biliyor musun. sonra bir ara sessiz kaldık öylece oturup denizi izledik , çok güzeldi.
- sonra ne oldu?
+ keşke Asiyi izleseymişim o ara.
Neva derin bir nefes aldı. alazın bütün dediklerini yazıyordu defterine.
+ sonra şarkı söyledik. beraber bildiğimiz şarkıları.
- şarkı mı söylediniz.
+ öptü beni.
Neva şaşırmıştı, alazın dediklerindeki gerçekliği sorgulamaya başlamıştı, daha önce de Asiyi rüyasında kâbusunda gören bir alaz vardı, halüsinasyon görmüş olabilir miydi?
+ sonra öpüştük işte uzun uzun.
- sence neden öptü? senden uzak kalmak isterken?
+ seviyor demek ki beni. alaz gülümseyerek söyledi.
+ aslında hep sevdi, hayal edemediğim kadar çok sevdi beni.

pencerenin camına doğru bakmaya döndü alaz, kar taneleri yavaş yavaş bütün yeri beyaza boyamışlardı, gecenin siyahında sokak lambaları ve kar beyazı farklı bir güzellik katmıştı İstanbul'a.

_______________________________

yağmur bitmişti, asi ve alazın öpüşmesi gibi. cehennemin dibi onları hiç böyle görmemişti sona yakın biter gibi yanıp kül olmuş gibi. külleri yakıp yok olmuş gibi ..

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

okuyamadığın mektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin