bölüm 6 | mecnun

183 4 5
                                    


"güzel bir gün ölmek için"

sokaklar pek kalabalık sayılmazdı, arabayı nasıl buraya kadar sürmüştü hiç bilemedi. bu gece son bulmayacaktı, arabada bir sonbahar gecesinde yağmur damlaları cama vurarken saatlerce ağladıktan sonra varmıştı bu eve.
on katlı bir binanın beşinci katında iki kişilik küçük bir daire. alaz asansöre binip kendini evin içine attı. buzdolabindan şişeleri alıp salona gitti. ışıkları açmamıştı, ev soğuktu, kocaman camları vardı salonun, krem renginde kanapeler ve televizyon vardı salonda. masa üzerinde bir sürü boş şişe vardı, alaz masanın arkasında kanapeye yaslanarak yere oturdu. televizyon kumandasını aldı eline, ecenin intihar haberi gelmeden önce en son mutlu günlerini burda geçirmişlerdi asi ve alaz. televizyonda müzik listesi vardı, eve daha taşınmadan önce temizlik yaparken dinledikleri şarkı listesiydi.
alaz, asinin bu evin koca camlarından dışarıya bakarken parlayan gözlerini hatırlıyordu, kanapeleri asi almıştı.
alaz şarkı listesine bakarken içki içmeye başladı, önünde boş duvar olsa bile böyle bakardı. asinin gitarı kanapenin üzerine koydu. pencereden hala yağmur yağdığı belliydi.
ilk şarkıyı açtı alaz, "cem adrian - her şey seninle güzel"...
----------------------------

+ her şey seninle güzel, yolda yürümek bile, olmayacak düşlerin peşinde koşmak bile.
çamaşır makinesiyle uğraşırken mırıldanıyordu alaz.
alaz asi'ye bakıp daha yüksek sesle söyledi şarkıyı, televizyonda çalan parça duyulmuyordu artık.
+ her şey seninle güzel duyduğum bu ses bile
yalnız içtiğim su değil aldığım nefes bile

asi salonun büyük camlarını silerken kocaman gülümsedi. iki saattir şarkı söyleyip asiyle ilgilendiği için hiç bir işi tamamlayamadığı için onunla uğraşmak istedi.

- alaz, iki saattir şu makineyi kuramadın ya. şarkı söyleyip duruyorsun. bi işe mi yarasan sende.

alazın elleri siyah olmuştu, avuç içlerini asiye doğru gösterip haklı bir tonlamayla devam etti: ben dünyanın en modern mutfağını kuruyorum burada ettiğin laflara bak sevgilim.

alaz gülüşünü saklayamadı, ikisi de gülümsüyordu.
arkada cem adrian çalıyordu hala
" beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana"

- dayanamayıp öpücem seni böyle yaparsan.
+ olur, bana uyar asi kız.

asi imalı gülümsemesiyle mutfağa doğru gitti. saçlarını topuz yapıp yukarıda toplamıştı, alazın oversize beyaz bir tişörtünü alıp giymişti ve altına siyah şort giyiyordu. alaz ise beyaz atlet ve siyah şort giyiyordu. uzun zamandır mutfaktaki makinelerle uğraştığı için saçları dağılmıştı ve elleri simsiyah olmuştu.

alazın karşısında durup onun gözlerine baktı asi.
- şımarıklık yapma artık , uslu dur ki işimizi yapalım.
+ ben işimi yapıyorum da uslu duramayan kişi sen olabilir misin acaba. koşa koşa mutfağa gelmişsin baksana.
- yok ben uğraşamam seninle.
asi ellerini alazın yüzüne götürüp derin bir öpücük bıraktı dudaklarına. alaz simsiyah avuçlarıyla onu belinden tutup kendine çekti. asinin beyaz oversize tişörtün arkasında siyah izler kaldı.
arkada şarkı çalıyordu hala "beklenmedik bir anda ayrılık gelip çatsa seninle paylaştığım tek bir gün yeter bana"

----------------------------

- şu makineyi kuramadın bide tamirci çağırmak zorunda kaldık.
asi kahkaha atarak alazın beceriksizliklerini ona hatırlatıyordu ve arada önünde olan pilavdan yiyordu. ikisi de mutfağın tezgahında bağdaş kurup oturuyordu. televizyondan yine bir şarkı çalıyordu "bak, yağıyor yağmur
her damlada gözlerin
bak, esiyor rüzgar
rüzgar dediğim de sensin"
daha yerler temizlenmemişti kanapeler gelmemişti ve bir sürü iş vardı yapılacak.
+ e ne yapalım asi, önemli olan şey artık mutfağımız vardır değil mi.
- evet evet, iyi ki yakmadın hiç kimseyi.
+ sen yaktın ama beni, onu ne yapıcaz.
ikisi de gülümsedi. asi duymamış gibi yaptı ama alaz devam etti.
"Bak, sımsıcak güneş
Sevginle ısındı içim
Sen vazgeçemediğim
Yanımda bile hasretimsin"

okuyamadığın mektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin