bölüm 1 | alaz

673 12 0
                                    

bölüm 1 | Alaz
"sahi senin gittiğin şehirde deniz var mıdır?"
sonbaharın başladığı, havanın daha yeni soğuduğu ve ağaçların hala yeşil yaşadığı bir gün, kahkaha sesleriyle denizin dalgaları karışmış, kuşlar sokaktaki sanatçının gitarıyla şarkı söylüyor gibi ve güneş batmamış daha saati bilmese güneş doğuyor sanar insan.
kahkaha sesleri yakınlaşıyor, birazdan siyah saçları geceyle aynı renk olacak olan bir kadın ve gözlerinin rengi güneşin her saatinde farklı gözüken bir adam.
+ ya alaz saçmalama denize mi gireceksin şuan? gece oluyor deli (nefesi koştuğu için düzelmemişti ama gülümseyerek söyledi asi)
alaz kollarını yukarıya kaldırıp arkası denize doğru yürümeye başladı
- evet, evet, evet, sen söylemedin mi asi kız. git kendini denize at demedin mi ?
asinin nefesleri daha yerindeydi şuan ama hala gülüyordu
+ bak üşüteceksin aptal, ben vazgeçtim atma kendini denize
alaza doğru gidip ellerini tuttu asi, üzerindeki mavi crop top ve denizin dalgaları yüzünden paçaları ıslak olan beyaz pantolonuyla denizle uyumlu gözüküyordu, alaz ise bembeyaz bir gömlekle onları tamamlıyordu. sevgili oldukları kaçıncı gündü bu çok fazla geçmemişti herhalde asinin bıçak yarası daha yeni iyileşiyordu, onu bu kadar koşturduğu için pişman oldu bir an alaz.
asi hala alazın ellerini tutuyordu alazın gözlerinde kendisini gördü, alazı çok sevdiğini biliyordu neden ona kendini denize at demişti şuan hiç hatırlamıyordu, gözlerinde kaybolmuş gibiydi ki alazın sesi onu kendine getirdi.
+ bu bakış seni öpmek istiyorum mu demek?
asi kocaman gülümsedi, hiç tereddüt etmeden cevab verdi
- hayır, beni öp demek
ikisi birbirini gülüşünden öptü, güneş batmıştı artık ve serin rüzgar esmeye devam ediyordu, şehir lambaları birer birer yanmaya başladı, ay gözükmüyordü ama yıldızları görmek zor değildi.. pencereden bakan o gözler sulanmıştı bu odanın penceresini bu yüzden çok daha seviyordu denize bakan her pencereyi severdi oradan asi ve alazı seyredip kopardı bu dünyadan.
+ hoşgeldin alaz yine dalmışsın pencereye bakıyorum.
Neva pencerenin önünde olan sandalyede alazın karşısında oturdu, defterle kalemini masaya koydu ve gözlüklerini çıkardı, yeşil gözleri daha belli oluyordu şimdi, denize bakıp sordu alaza.
+ bugün sonunda pencerede gördüğün hikayeyi anlatmak ister misin bana. belki iyi gelir ne dersin?

terapiye geleli çok olmamıştı ama bu odayı ve nevaya anlattıktan sonra hissettiği o rahatlama iyi geliyordu alaza. en son çocukluğuyla işgili konuşup hıçkırarak ağladıktan sonra annesiyle barışmak istemişti. Asiyi anlatmak istemiyordu ama nedenini kendisi de bilmiyordu aslında onu hep gizlemişti içinde, en büyük yarasını en büyük sırrıydı Asi, düşündü belki anlatırsa bu sefer daha iyi hisseder diye.
alaz ah çekti içinden, gözlerindeki sular çoktan akmıştı yüzüne, masadan su bardağını alıp bir yudum içti sonra nevaya baktı.
- çok sevdiğim birisi, karanlıkta beni görüp seven birisi
+ ismi ne peki
- Asi
+ Asi... çok güzel isimmiş
gülümsedi alaz, teyit edercesine ve sonra eliyle yüzündeki gözyaşını sildi.
+ daha çok tanıtmak ister misin asiyi? mesela nasıl tanıştınız aranızda neler geçti falan.
- sokakta tanıştık biz (alazın elleri titremeye başlamıştı parmaklarını birbirine geçirdi)
Neva Alazın rahatsızlığını hemen farketti
- istersen devam etmeyelim
alaz gözlerini kapadı, oda sessizlikle doldu bir kaç saniyelik.
+ ruhumuz yaralıydı ikimizinde, yara bandı olucaz derken yara açtık birbirimize aslında daha çok ben yara açtım biliyor musun, çok sevmişti beni Asi ama ben geç anladım.
- nerde Asi şuan? biliyor musun? keşke onu da görseydim.
Neva gözlüğünü takıp, defter ve kalemini masadan aldı ve bir şeyler yazdı. Alazın elleri hala titriyordu.
- biliyor musun Asinin nerde olduğunu?
çok kısık bir sesle söyleyip pencereye doğru baktı tekrar.
+ Asi.. gitti benden
pencereden bir ses geliyordu.. dikkati dağıldı alazın, zaten dikkati ne zaman dağılmazdı ki. gitarist bir adam görünüyordu, üst katta olsalarda müziğin sesi odaya kadar gelirdi hep bu akşam ne çalacaktı acaba

"Mavi nurdan bir ırmak
Gölgede bir salıncak
Bir de ikimiz kalsak
Yıldızların altında"

... güneş batmıştı artık ve serin rüzgar esmeye devam ediyordu, şehir lambaları birer birer yanmaya başladı, ay gözükmüyordü ama yıldızları görmek zor değildi. alaz ve asi denizin karşısında yıldızlara bakıp derin derin nefes alıyordu tenleriyle deniz kokusu birbirine karışmıştı. aşk deniz kokuyor belki, gökyüzü bile deniz kokuyordur bence. alaz asiye yaslamıştı başını rüzgar asinin saçlarını savuruyordu.
+ asi
- hm?
+ dans edelim mi?
bu soruyla asi odağını gökyüzünden alıp alaza doğru eğdi gözlerini gülümsedi hafifçe
- müzik çalmıyor ki
alaz başını kaldırdı ve asiye baktı
+ müziğe ihtiyaç mı var
asi gülümseyip ayağa kalktı, elini hala kumsalda oturan alaza doğru tuttu ve ona baktı - e hadi o zaman
alaz da ayağa kalktı elini tuttu asinin. elini beline götürdü asi ise ellerini alazın omuzlarına attı. ikisi de dans etmeye başladılar
asi kendini tutamayıp kahkaha attı
+ deliler gibi gözüküyoruz şuan
alaz asiyi elinden tutup asi ise döndü kendi etrafında ve tekrar alaza döndü
- değil miyiz zaten deli?
ikisi de gülerek dansa devam etti yıldızların senfonisi eşliğinde gibi.

+ alaz, alaz iyi misin
nevanın sesiyle kendine geldi alaz, hiç iyi değildi yüzü gözyaşında boğulmuştu. sildi hepsini ve su bardağını dibine kadar içti.
- yoruldum ben neva, bitirsek mi
çok kısa bir terapi seansi olmuştu. Neva bu yaranın çok daha derin olduğunu biliyordu ama sadece onun ismiyle bu hale geldiyse alaz belli ki daha çok işi vardı.
+ ilaçlarını almayı unutma sakın, görüşürüz
kapıdan çıkmadan önce duyduğu son cümleydi bu.
çok hızlı yürüyordu alaz denize bakmak istemiyordu arabaya binip hemen bara yetişmekti amacı, onu şarkı söylemek iyileştirebilirdi şuan gerçi Asi yarası hiç iyileşmeyecek kadar derindi..
---------------------------------
sahnedeydi sonunda gitarı elinde uzun zamandı tek yaptığı şey barlarda şarkı söylemekti belki duyar da gelir diye şarkıların başında cümleler söylerdi asiye, bu akşam yine şarkıları ona ithafen gidecekti, asinin hiç okumadığı mektuplardı bunlar..
mikrofona doğru eğildi oturduğu yerde
"bugün yine seni hatırladım biliyor musun sonbaharın ilk günlerinde ilk dansımızı, bu kaçıncı sonbahar sayıyor musun sende benim gibi? orda deniz kenarında keşke öperken seni seviyorum deseydim, çok az duymuşsun gibi geliyor bana.
bu arada havalar soğudu sevgilim, deniz kenarlarına giderken üstüne bir şeyler al sen çabuk üşütüyorsun, sahi senin gittiğin şehirde deniz var mıdır?"
ve çalmaya başladı "sezen aksu-çocuklar gibi", o gün telefonlarının şarjı olsaydı belki de bu şarkıyla dans ederlerdi.

bölüm sonu.

buraya kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.
bu bölümü yazarken ikiye on kala - denizatlarını seversin videosundan ilham aldım.

okuyamadığın mektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin