3. Bölüm

1.3K 262 912
                                    

Baya hızlı yazdım yazım yanlışı varsa affedin.

1.5k yorum ve 200 vote sınırı koyuyorum harika ilerliyor chat, bayıldı size. İyi okumalar.

___

Çete

____


*

**

Ürkek gözleri etrafta dolanıp duruyordu ve yeterince iyi yediği tartışmaya açık bir konuydu. Konumuz tabii ki yeni mahkum ile ilgiliydi ve o buradan gerçekten fazlasıyla ürkmüşe benziyordu çünkü mahkumları biraz gözetlediği her saniye berbat insanlar olduklarından emin olmuştu. En azından çoğu. Zaten hapishane söz konusuydu, ne diyebilirdik?

Steve denilen siyahi koğuş arkadaşı onun yanındaydı her an. Bir de transeksüel bir birey olduğunu öğrendiği diğer arkadaş vardı. Gerçekten gergindi ve gergin olduğunda ağlamak haricinde bir de sürekli ellerindeki kemiklerini kütletirdi. Cameron bundan nefret edip onu sürekli uyarsa da o özür dileyip beş- on dakika sonra aynı şeyi yapmaya devam ediyordu. Jungkook bundan bile çekiniyordu, henüz fazla yeniydi ve anlamadığından kimseyi korkuyordu.

Jungkook biraz etrafı gözetlediğinde en azından iki koğuş arkadaşı için biraz sıkıntı yaşadığını düşünmüştü. Aslında güçlü görünüyorlardı ancak tüm mahkumların arasında çok da iyi bir yaşantı sürmediğine kanaat getirmişti.

Steve için pek fazla bir şey söyleyemezdi, gerçekten o çok güçlü ve tehlikeli duruyordu ancak şöyle bir bakıldığında diğer mahkumlara karşı oldukça sertti. Poker face oynuyor diyebiliriz. O dışarısı için aşırı sert ve pislik biri gibi duruyordu lakin sevdiği insanlara karşı bir anda pamuk, hatta bebek gibi oluveriyordu ve bu geçiş gerçekten inanılmaz derecede iyi, bir o kadar da korkutucuydu. Yine de Jungkook ona güvenmek istiyordu.

Yemekten sonra bir saatlik bir ara verildiğini duymuştu ve o da hemen hava almak için dışarı çıkmıştı. Bu sırada mahkumlar geniş bir alanda güneşin altında gezme fırsatı elde edebiliyorlardı. Tabii ki dört bir yanı kapılıydı ve her tarafta yine gardiyanlar gezmekteydi. 

Burası oldukça genişti ve herkes göz hizasına girebiliyordu. İnsanlar bir şekilde bu alanı değerlendirmeye çalışıyordu. Etrafı biraz daha göz attığında yerde şınav çeken birkaç iri adamı görebiliyordu. Birbirleri ile güreşen vardı veya sadece etrafta dolaşan. Bir yerde oturup başkalarıyla sohbet eden, sigara içen ya da yemekhaneden kalan birkaç parça yemeği burada yemeye devam eden insanlar vardı.

Biraz daha göz attığında bir grup görmüştü ve bu grup gerçekten pek tekin görünmüyordu.  Sekiz kişilerdi ve sürekli biri bağırıyor ve diğerleri ise bir koyun sürüsü gibi aynı anda cevap veriyorlardı. Jungkook kaşlarını çattı. Onlar da kimdi? Jungkook o tarafa bakarken sanki içlerinden biri bu bakışları hissetmiş gibi gözlerini ona çevirmişti ve o da hemen gözlerini kaçırmıştı.

Steve Jungkook'un baktığı yeri gördüğünde ona birazcık daha yaklaşmış ve sanki aklını okumuş gibi tüm soru işaretlerine cevap vermişti. Dudaklarını yalamış ve kolunu onun omuzuna atmıştı. Jungkook bundan ürktü. “Doğruyu söylemek gerekirse dostum, onlar gerçekten liseli zorba gibi, anlatabiliyor muyum? Oysaki buranın en eski mahkumlarıdır ve gerçekten kaç seneden beri yattıklarını bilmiyorum ancak bayağı uzun bir zaman oldu. Hepimiz buraya suç işleyip geliyoruz ancak onlar manyak. Onlara yaklaşmamanı öneririm, sıkılıp sıkılıp insanlara sataşıyorlar işte.”

GUARDHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin