Wooyoung'un mutfağından gelen tabak sesleri, yemek kokuları ve bol gülüşmeli muhabbet büyük evde yankılanıyorken haftaya olacak vize sınavına epey bir güçlükle çalışmaktaydım. Odağımın kaybolmaması için yemek yemeyi reddettiğim vakit ise Jeongguk'un asık suratıyla karşılaşmıştım.
Pekala zaten benim için başka dilde yazıldığını düşündüğüm ders notlarından pek bir şey anlıyor değildim fakat hevesliydim ve hayatımda ilk defa bir baltaya sap olmak için güçlü bir sebep bulmuştum;
Bölüm birincisi Jeongguk'un,bölüm sonuncusu sevgilisi Taehyung olarak anılmamak...
Çabaladığımı,gayret ettiğimi görsün ve benimle gurur duymasını dilemiştim biraz. Aslında söylendiği gibi aptal olmadığımı,ona yeteceğimi ve beni birileri ile kıyaslama ihtimalini dahi aklına getirtmemesini istemiştim.
Jeongguk ile üzerimden daha fazla dalga geçilsin istememiştim sadece...
"Aç değilim Jeongguk.Buradayım,gitmiyorum." Jeongguk sarfettiğim cümlemin üzerine tereddütte kalmış gibi etrafta gözlerini odaklamadan gezdirmişti.Yalnız bırakmaktan çok yanımdan ayrı kalacağı için huzursuzdu fakat karnından yükselen gurultular sayesinde zorlamalarımla mutfak masasında yer almıştı.
Yüzü asılmış ve hevesini bilerek kursağında bırakmışım gibi ayaklarını sürüye sürüye beni ardında bıraktığında derin bir nefes alıp vermiştim Jeongguk'un yabancı karşıladığım tavırlarına.
Saçlarını siyaha boyadığımız vakitten sonra elinden kaçıp gidecekmişim gibi daha çok yanımdaydı. Elleri tenimden ayrılmıyor,dilinde sürekli ismim mırıldanıyor ve bakışları hep beni arıyor gibi ürkekçe dolanır oluyordu etrafta.
Yabancı ve bir o kadar da korkuyordum bu durumdan. Alışmaktan,ona olan bağlılığımın daha çok artmasından ve bir gece yine her şeyin tersine dönmesinden deli gibi ürküyordum.
Sevilmenin korkusunu yaşıyordum...
Beni kabul mu etmişti yoksa sadece daha katlanılır biri mi olmuştum bilemiyordum...
Geceleri artık uykularımı kaçıran sevgisizlik değil yabancıladığım,sebepsiz yere gelen bir ilginin kabuslarıydı.Sadece varlığıma şükredildiği bir sevginin yabancısıydım...
Yetersizlik hissiyle sarmanlanmış bedenimde gezinen tek korkum; Bana daha ne kadar sabredeceğine olan şüphelerimdi.
Çünkü biliyordum ki annesinin şefkatini, babasının sevgisini görmemiş her çocuk kendisine bahşedilen ilginin ne zaman sonlanacağını hesaplardı;
Yolun sonunda hayal kırıklığı yaşamamak için...
İçimi bunaltan düşüncelerime nazaran ekrandaki notlarda gezinen bakışlarım hırsla hemen bir alttaki paragrafa geçmişti.Jeongguk'un benim için özellikle açıklayıcı hazırladığı ders notlarından odağımı ayırmamaya gayret etmiştim.
Ta ki Jeongguk'un telefonuna ard arda gelen bildirim seslerine kadar...
Anlık bakışlarım hemen elimin altında bulunan tavşan kılıflı telefona ulaştığında alelacele sanki ateşe dokunmuşum gibi gözlerimi tekrardan bilgisayarıma çevirdim ancak başımdaki şeytanım çoktan zehrini ilmek ilmek işlemişti kanıma.
Bakmamalıydım. Jeongguk'un sevgilisi olmayı geçtim ne kadar yakını olursam olayım onun izni olmadan özelini karıştıramazdım. Bu suç olmaktan çok ilişkimin temelindeki güven problemini zedeliyordu ve ben böyle bir adam olmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
the grudge | taekook
Fanfiction'ama tüm yaptıklarından sonra bile benim için her şey demeksin'