11; beni sevemez misin?

440 82 137
                                    


Rahatsızdım.

Jeongguk'un tanıyamadığım,aklımın çözemediği bilmece dolu tavırları,tahteravallisinde aşağı yukarı oynattığı oyunu ve bana düşen rolü oynamam için zorlamalarıyla geçen bu ilişkimizde oldukça yabancıydım.

Benim sevgim yeter dediğim ilişkimiz için artık varlığım bile sanki emanetmiş gibi yerinde sayıklıyordu ısrarla. Jeongguk'un söyledikleri yankılanıyordu kafamda daha sonraları. Pişman olacağımı söylediği sözler çınlıyordu önce yetmediği gibi bas bas sevgisizliği çekiyordu beni dar kuyuların karanlığına.

Sevgi yeterli gelmiyormuş her zaman. Sevgilimin gözü daha yükseklerde ben ise yerin yedi kat aşağısından değersiz bir kaya parçası gibi ölüp gidiyordum yerimde.

Değersiz bir insan olduğumu farkettiğimden beri...

"Beraber uyumayacak mıyız, neden gelmiyorsun?" Üzerine bir beden büyük gelen pijamalarıyla esneye esneye yanıma oturan Jeongguk'a bakmadan televizyonda gram fikrimin olmadığı tartışma programını izlemeye devam etmiştim, dilimde "Sen uyu" mırıltısını yuvarlarken.

Ses gelmedi bir vakit. Eski televizyonun cızırtısı yankılanıyordu odanın içinde. Chohee çoktan uyumuş abisi Jeongguk ise sabahın erken saatlerinden beri telefonuma bıraktığı çağrılarına geri dönüş sağlamamla evine gelmem konusunda ısrar etmişti sebepsizce.

Pek gelmekten yana gönüllü değildim. Aramalarına bile bilerek geç cevap vermiş, mesajlarımla Jeongguk'u erteleyebildiğim kadar yalandan işlerim var ayağına yatıp oyalamıştım fakat sevgilim pek benim bu isteksizliğimi anlamadığı gibi sürekli evine davet edip durmuştu ve en sonunda olmaktan çekindiğim evinde,sert minderli koltuğunda sırtımı yasladığımla oturup kalmıştım.

"Neden yüzüme bakmıyorsun?Küs müyüz?" Kolumu dürtüklemesiyle önce nazikçe uzaklaştırdım ellerinin arasından bedenimi fakat Jeongguk bu tavrımı anlamsız bulmuş ve parmakları bu sefer çenemi tutmak için uzandığında elini hızlıca uzaklaştırarak tekrardan futbol tartışılan programda bakışlarımı oyalamıştım.

"Sen benim sevdiğim Jeongguk değilsin artık.Pek önemi olmamalı senin için" Ağzımın içinden mırıldandığım kelimelerin üzerindeki ağırlığı hisseden sevgilim yanımdaki kıpırdanmalarını keserken hâlâ bu tavırlarıma şaşırmakla meşgul olduğunu anlamıştım bir buğday tanesi uzunluğunca bir vakitte.

Ailemin evinde tartışmalar sürmüş,Wooyoung'un partisi üzerinden geçen süre boyunca yediğim dayağı haddi hesabı kalmamış,bağırışlar bir yana hakaretlerin boyu gittikçe büyümüştü ve en önemlisi Jeongguk'un saçı gecenin karanlığına meydan okurcasına güneşin rengini çalmış gibi sarıydı.

Kısaca yorulmuştum ve artık savaş verecek cesaretim kayıptı...

"Önemi yok mu? Verdiğin onca sözler,sevdiğini inandırmak için girdiğin hallerin,beni sevgilin yapmak için verdiğin uğraşların hepsi önemsiz miydi?" Jeongguk kabullenemiyormuş gibi nefes nefes kalmış benim derdimi anlamaya çabalamıştı fakat onu dikkate alan karşısında ne biri vardı ne de bakışlarını üzerine toplayabildiği sevgilisi ki artık benim için palavradan ibaret sözleri pek kanıma dokunmuyordu bile.

Jeongguk, hayat dolu biriyken cesede çevirdiği sevgilisinden başka bir şey görmüyordu gözleri o an.

"Bir saç rengine mi bağlıydı senin aşkın?"

Alayla sırıttım.

"Öyleymiş" Cevabım üzerine ayağa bir hışımla kalkan sevgilim yüzündeki şok olmuş ifadeye nazaran sinirden dolayı kızarmaya mehil eden suratıyla bakışlarımızı denk düşürdü birkaç uzun saniye boyunca. Beklediği cevaptan çok daha ötesi farklı bir duruş görmesi onu dumura uğratması yaraladı içini. Dili lâl olmuş bir kuş misali dudaklarından cevabımı inkar eden bir sitem bile ses olmaya fırsat bulamadı aramızda.

the grudge | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin