Simsiyah bir gecenin koynundayım, yapayalnız.
Uzaklarda bir yerlerde güneşler doğuyor.
Görüyorum, dönence.
"2 Ocak 2013"
"İlkin, kızım hadi kalktın mı? "
İlkin ne güzel uyuklarken annesinin sesi kulaklarına dolduğunda mükemmel hayatına karşı bir kaç "çok tatlı" söylemlerde bulunmuştu. Telefonundaki alarmı da 3.kez tekrar çaldığında artık pes edip hızlıca yataktan kalkmıştı.
İlkin ve ailesi, Artvinden Rizeye taşınmışlardı. Babası burada futbol ile ilgili çok daha fazla kazancı olan bir iş bulmuştu. İlkinde ailesi için en iyisini istediği için oradaki okuluna, arkadaşlarına ve evine çok alışsa da mecbur ailesinin peşinden sürüklenmişti. Nedense kendisini depresyonda gibi hissediyordu. Bir kere çok yalnızdı. Yaylaların dibinde yeni bir ev almışlardı, bu yüzden çok çevreside yoktu. 3 gün sonra doğum günü olmasına rağmen "doğduğum güne s#çayım" diyebilecek noktaya gelmiş gibi hissediyordu kendini. Annesine anlattığında "Arkadaş bul kuzum, hem sonra açılırsın seni çok iyi anlıyorum" demesine rağmen İlkin asla öyle hissedemiyordu.
Bugün yeni okulunun ilk günüydü. İlkin bundan önceki gece nedenini bilmediği bir şekilde saatlerce ağlamıştı. Her şey çok üst üste gelmişti. Hem 3 yıldır alıştığı ve çok sevdiği arkadaşlarıyla ayrılmıştı. Yeni bir okul, yeni bir sınıf ve yeni arkadaşlar. İlkin için bunlar ağırdı, düzeninin bozulması en çokta onun ağrına gitmişti.
Hızlıca yataktan kalkıp odasının kapısını açtı İlkin. Hemen salona doğru ilerledi. Annesi küçük Demire yemek yedirtmekle meşgüldü.
"Günaydın balım, geç kalktın gel hemen ye yemeğini ilk günden geç kalma"
"Günaydın" İlkin hala uykulu sesiyle annesine cevap verdiğinde tuvalete yönelmişti. Aynadan kendine baktığında cidden vasat durumda olduğunu fark etmişti. Saçları adeta aslan yelesi gibi kabarmış, uykulu ve kızarık gözleri ve şişik göz altlarıyla hiçte iyi bir ilk izlenim sunmuyordu. Tamam, belki kendisini hiç iyi hissetmiyordu fakat yine de nefret edilen biri olmak istemezdi.
Hemen suyu en soğuğa açıp güzelce yüzünü yıkadı. Saçlarınıda sprey sıkıp taradığında biraz adam olmuş gibi duruyorlardı. İçeri geçtiğinde bacaklarında Demir'in küçük ellerini hissetmişti.
"Güyaydın abya" Demirin ince ve tatlı sesini duymak İlkinin yüzünde kısa bir gülümsemeye sebep olmuştu. Demir oyuncaklarına geri dönünce İlkinde mutfağa ilerledi.
Annesi bulaşık yıkarken İlkin hemen oturup boğazından geçtiği kadar birşeyler atıştırdı. Annesinin yanağına da kısa bir öpücük kondurup "Eline sağlık" dedikten sonra odasına koşmuştu. Tabii arkadan da annesinin "Bu ne İlkin hiç yemeseydin, tansiyonun düşer bak, dersleri kafan almaz" söylenmelerinide duymazdan gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutama Beni|İlkin~Barış|
Diversos"-Unutama beni Barış, olur mu? " "-Seni unutmak mümkün mü İlkin? "