Çalan kapı ile ayağa kalktım. Lütfen o kız olmasın diye dua ederek kapıyı açtığımda karşımdaki Anna ile nefesimi verdim.
"Bir şey mi oldu?" Mahçup bakışlarla bana baktı.
"Kahven var mı?" Güldüm.
"Var bekle de vereyim." Mutfağa geçecekken durup tekrar Anna'ya döndüm. İkimizinde İngilizce aksanı çok iyi olmasada İngilizce konuşarak anlaşıyorduk.
"Ya da sen git ben getiririm." Gülümsediğinde bahçenin çıkışına ilerledi.
Kapıyı kapatıp mutfağa girdiğimde hızla iki tane kahve yaptım.
Küçük bir tepsiye koyduğumda anahtarımı alıp evden çıktım.
Bahce kapısını da kapattığımdan emin olduğumda Anna'nın villasına ilerledim.
Buranın evleri daha lüksdü ve bahçeleri ferahtı.
Anna'nın aralık bıraktığı kapıdan girip kapıyı dirseğimle ittirerek kapattığımda salonuna doğru ilerledim.
Görüş açıma o kadının girmesi ile duraksadım.
Kahveyi bu kadın için mi getirmiştim ben?
Salona girdiğimde bakışlar bana döndü. Kızın kaşları çatılırken Anna gülümsedi.
"Çok sağol Kerem." Bir koltukta karşı karşıya oturmuşlardı. Yaklaşıp ikisinin arasına tepsiyi bıraktığımda Anna'ya döndüm.
"Ben kahveyi bu kıza mı getirdim?" Anna ellerini iki yana açtı.
"Ben sana yap da getir demedim ki. Kahven varsa verir misin dedim." Omuzlarımı düşürdüğümde boş bir koltuğa oturdum.
İkiside gözlerini kızmış beni süzerken sahte bur gülümseme gösterdim.
"Ee hadi anlatın-" kız sözümü kesti.
"Eğer o kalkıp gidersen seansımıza devam edeceğiz. Sana anlatacağım bir şey yok."
Aniden Türkçe'ye dönmesi ile Anna avel avel suratımızı incelemeye başladı.
"Noluyo? Kimsinde abilik taslıyorsun böyle?" Aslında hiç boyle biri değildim ama sırf bu kıza abilik taslamak için yapıyordum.
"1 hafta öncesinden randevu aldığım doktorumla seansımı gerçekleştiriyordum ama bozuyorsun lütfen gider misin?" Göz devirdiğimde ayağa kalktım.
"İyi. Üst kattayım ben." Anna'ya döndüğümde onun anladığı dilden konuştum;
"Ben üst kattayım bu kız gidince yanıma gel." Bir şey demesine izin vermeden kahvenin birini alıp salondan ayrıldım.
Üst kata çıkmayı es geçerek merdivenlere oturduğumda başımı duvara yasladım.
"Devam ediyorum o zaman?" Anna'nın sesi ile bende onları dinlemeye başladım.
Bu ara fazla haddim olmayan şeylere kalkışıyordum ama hepsi can sıkıntısındandı.
"Halüsinasyonlarınla gerçek hayattakileri ayırt edebiliyor musun?" Bu kız ciddi ciddi halüsinasyon görüyordu.
Gerçeklerle kafanın içinde ki şeyleri ayırt edememek kafayı yememe sebep olurdu herhalde.
Ya da ayırt etsem bile bu sefer sürekli hayal görmekten kafayı yer, kendimi öldürürdüm.
Zaten kız da kafayı yemişti.
Muhtemelen bu da bir hastalıktı. Şizofreni falan olduğunu sanmıyorum ama illaki belirli bir adı vardır.