13.Bölüm

64 10 7
                                    

"Sen bu işi biliyorsun sarışın."

"Beğeneceğini söylemiştim kızım." Başta ekmeğimi domates,biber ve yumurta karışımına batırmak istemesem de Semih bandığı ekmeği zorla ağzıma sokunca tadı hoşuma gitmişti. Koca tavanın yarısından fazlasını ben yemiştim. Suyumu da içtikten sonra tavayı makineye koymak için kalktığımda Semih beni durdurdu. "Sen dur. Ben yaparım."

"Ben niye yapıyorum ki zaten? Tabi ki sen yapacaksın. Burası senin evin. Ayrıca ben hayatımda bulaşık mı yıkamışım?"

"Ah ah... Merak etme Alev'cim. Ben sana hayatı öğreteceğim."

"Hayat dediğin ev işleri sanırım?"

"Aynen öyle."

"E bunlar ne işime yarayacak ki? Zaten evde her işi hizmetçiler yapıyor. Görevde de oturup menemen yapacak değilim."

"Sikeceğim kızım ya. Hayatının sonuna kadar adam mı öldüreceksin sadece? Evlenip yuvanı kurmayacak mısın?"

"Ne evlenmesi ya? Evlenmeyeceğim ben."

"Yok yok. Evlenirsin sen."

"Evlenmeyeceğim diyorum."

"Evlendiririz diyorum."

"Ya Semih aptal aptal konuşmasana. Açma şom ağzını."

"Düğününde hatırlatırım sana bunları."

"Olursa hatırlat." Biz birbirimize laf atarken kapı çalmıştı. Semih'e döndüm. "Birini mi bekliyordun?"

"Hayır." Kapıya gittiğinde açmak üzereyken onu durdurdum. Belimden silahımı çıkardım. "Evimde adam öldürmezsen sevinirim." deyip kapı deliğinden baktı. "Sok silahını. Buse gelmiş."

"Allah Allah? Niye geliyor?"

"Ne bileyim kızım? Açayım öğreneceğiz işte." Kapıyı açacağı sırada elini tuttum.

"Açma. İstemiyorum."

"Niye?"

"Ya... Kız şimdi silahı görür falan. Uğraşmayalım sonra."

"Görmez canım ne olacak? Bak bekliyor kız."

"Aman. Bekletme Buse'ciğini. Çekil." Onu kenara itip kapıyı açtım.

"İyi akşamlar. Semih nerede?"

"Buradayım." Semih arkamdan kafasını uzatınca gözlerimi devirdim.

"Sana kek getirmiştim. Limonlu. En sevdiğinden."

"Ya niye zahmet ettin? Teşekkür ederim. Ellerine sağlık şimdiden." Semih'ten önce ben uzanarak kızın elindeki tabağı aldım.

"Eline sağlık." Soğuk sesime ve bakışlarıma karşılık kaşlarını çattı. Sonra gülümseyerek Semih'e döndü.

"Afiyet olsun. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz." Kız daha gitmeden kapıyı sertçe kapattım.

"Görüşmeyiz." Sinirle arkamı döndüğümde çoktan tabaktaki kekleri yemeye başlamış Semih'i görmemle sinirim ikiye katlanmıştı.

"Bu sinir ne ya?"

"Sanane." Tekrar kapı çaldığında belimden silahımı çıkarttım. "Sikeceğim ha."

MERMİ | Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin