14.Bölüm

67 7 3
                                    

"Hala Kuzgun'dan bir haber yok mu?" Alaz başını olumsuz anlamda salladı.

"İt hangi deliğe saklandıysa hala bir iz bulamadık. Sen merak etme bunları. Bulduğumuzda bizzat ben ve babam ilgileneceğiz onunla."

"O herif beş gün boyunca bana işkence etti Alaz. Onunla ben ilgilenmek istiyorum."

"O gün hele bir gelsin de balarız güzelim." Başımı sallayıp önüme döndüm. Onur hala bilgisayar başındaydı. Buğra da silahını temizliyordu. "Canın mı sıkkın senin?"

"Ne? Yoo. Hayır. Niye ki?"

"Bu aralar çok sık dalıyorsun."

"Sadece düşünüyorum."

"Neyi?"

"Halimizi."

"Ne varmış halimizde?"

"Şu halimize bak Alaz? Kitaplara ve dizilere konu olacak bir hayatımız var. İnsanlar bu tarz şeyleri heyecanla ve özenerek okuyup izler. Sıradan hayatları onlara sıkıcı gelir çünkü. Ama düşünüyorum da... Ne kadar aptallar. Oysa bizim için sıradan olmak çok büyük bir lüks." Derin bir nefes verip duvara yaslandı ve kollarını önünde birleştirdi.

"Haklısın. O gün söylediklerinde de haklıydın Alev. Şunu anlamanı istiyorum: Ben de senin gibi düşünüyorum. Biz aynıyız. Ben de bu hayatı yaşamak istemiyorum. Bir gün şirkette insanlara sıcak gözüküp ertesi gün duygusuz bir şekilde insan öldürmek istemiyorum. O kadar çok rolüm oldu ki ben artık kim olduğumu kestiremiyorum. Kendimle ilgili bildiğim tek şey babama ve sana olan sevgimin her şeye rağmen devam etmemi sağladığı. Eğer siz de olmasaydınız ben o gece annemle beraber ölmüştüm." Gülümsedim. Alaz ne kadar iyi rol yaparsa yapsın bana olan sevgisini gösterirken samimi ve içten olduğunu biliyordum. Keşke ben de onun gibi olabilseydim.

"Hazırlanın. Küçük bir baskın yapacağız." Onur'un söyledikleriyle silahıma yeni şarjör takmıştım ki Alaz kolumu tuttu.

"Buna sen dahil değilsin."

"Ne? Ben de gelmek istiyorum."

"Hala tam iyileşmedin Alev. Bir de orada yaralanma riskini göze alamam."

"Abin haklı kardeşim. Ama istersen tamamen iyileştiğinde sana özel baskın düzenleriz. Söz tüm adamları senin." diyerek silahının ucuyla yanağımla oynayan Onur'a gözlerimi devirip koluna vurdum.

"İyi. Ben de evde yatarım."

"Çok çabuk ikna oldu. Normal mi bu?"

"Şu silahı götüne sokacağım şimdi Onur. Sus artık."

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Onlar göreve giderken ben de eve dönmüştüm. Odamda oturup bir süre kitap okuduktan sonra sıkılıp televizyonu açtım. Beşiktaş antrenmanının canlı yayını vardı. Sıkıntıdan onu izlemeye karar verdim. Kamera çoğunlukla Semih, Ciro ve Rafa'yı çekiyordu. Antrenmandan sonra herkes bir köşeye geçip dinlenmişti. Semih de terlediğinden üstündeki tişörtü çıkarıp kenara atmıştı. Kasları... Güzeldi. Elindeki suyu içip kalanı da başından aşağı dökmüştü.

"Yuh." Tişörtünü çıkarıp vücudunu ıslatmak nedir? Edep ar namus hiçbir şey kalmamış bu çocukta. Sıcakladığımı hissederek televizyonu kapattım. Karnım acıkmıştı. Pijamalarımla çıktım odadan. Normalde odamda olmadığım sürece böyle gezmeyi sevmezdim ama şuan böyle rahattım. Mutfağa indim. Gülerek sohbet eden çalışanlar ben gelince gülmeyi kesip ellerini önlerinde birleştirmişlerdi.

MERMİ | Semih KılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin