"Nasıl hissediyorsun kendini?"
"Son iki gün olduğumdan çok daha iyiyim. Bide sen yanıma yatarsan çok daha iyi olurum."
diyerek yatağında biraz kaydı İsmail.Barış Alper de gülümseyerek yanına uzandı. Birkaç dakika sessizce yatan ikilinin sessizliğini İsmail bozdu.
"Eee, anlatsana."
"Ne anlatayım ne istersin?"
"Bilmem... Mesela nasıl aniden ısındın bana?"
Derin bir iç çekti ve söze girdi Barış.
"Aslında sana ısınmamak mümkün değil. Sorgulanması gereken şey senden nasıl nefret ettiğim, çünkü sen asla nefret edilecek bi karakter değilsin. Senden nasıl nefret edebildiğimi bende bilmiyorum, ama sadece bi gençlik hastasıydı. Sen çok tatlı birisin. Bazen senin bi güneş olduğunu düşünüyorum. Çok sıcak ve çok parlak birisin. Gözlerin parlıyor bazen. Ve inanır mısın o zamanlarda gözlerin çok güzel görünüyor. Ama sonra bu düşünceden vazgeçiyorum. Çünkü güneşin sen olmaya çapı yetmez. Bazen yıldız olduğunu da düşünüyorum, etrafına ışık saçıyorsun böyle. En az o yıldızlar kadar güzelsin, ama yıldızlar senin kadar güzel değiller. Hepsini toplasan bi sen etmezler. Bazen kedi olduğunu bile düşünüyorum. Kediler kadar tatlısın. Özellikle sarı kediler sana çok benziyorlar, ama sen o kedilerden daha tatlısın. Bir süre sonra seni birşeylere benzetmeyi bıraktım. Çünkü senin eşin benzerin yok. Eşsiz bir mükemmelliğe sahipsin."
İsmail Barış'ın anlattıklarından baya etkilenmişti, yutkunduktan sonra parlayan gözleriyle sordu.
"Bu anlattıkların gerçek mi?"
Barış burnundan güldü ve onayladı.
"Evet, gerçek. Aslında hiçbir zaman sana sahip olamayacağım biliyorum, seninle birlikte olmamı istememeni doğal karşılarım çünkü ben en başından düzgün biri olmalıydım. Sadece en azından arkadaş olalım diye yani öyle..."
İsmail kaşlarını çattı.
"Bizden umudun yok mu?"
"Açıkçası benim yok... Beni istememek senin en doğal hakkın."
İsmail flörtleştiklerini düşünüyordu, şimdiye kadar. O beraber olabileceklerine inanıyordu, şimdiye kadar.
"Bizden bir umudun yoksa neden burdasın?"
"Dedim ya, asla sevgili olamayacağımızı biliyorum. En azından arkadaşın olayım istedim."
"Ben bugüne kadar hiçbir arkadaşımla beraber yatmadım Barış. Eğer bizden gerçekten bir umudun yoksa yanımda kalma. Bana flört gibi değil arkadaş gibi yaklaş. Çünkü madem senin yok bende benim bizden biraz umudum olsun istemiyorum."
Yüzünü İsmail'e çevirdi Barış. Gözlerinin içine baktı.
"Gideyim mi?"
"Eğer bizden umudun yoksa kaldığın kabahat."
"Ben... Özür dilerim. İyi geceler."
İsmail Barış'ın öylece yataktan kalkıp gitmesini izledi. Oysa o beraber mutlu olabileceklerini düşünmüştü. Barış'ın ikisinden umudu yok muydu yani?
Kafasını yastığa gömüp ağlamaya başladı.
Hiç mi mutluluk yoktu kaderinde?
Birkaç dakika sonra doğrulup gözyaşlarını sildi.
"Hayır hayır, üzülmesi gereken kişi ben değilim. O üzülmeli, bizi o bitirdi."
Titreyen sesiyle kendini avuttuktan sonra ayağa kalkıp balkonuna çıktı.
Bir süre hava aldı. Havayı içine çekti, bu hava ona iyi geliyordu.
------------------------------------------------------------
şeyy arkadaşlar ben sizi biraz üzücemm
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nefret | baism
Fanfictionbarış alper yılmaz & ismail yüksek •yan shipler• •semih'kenan •altay'kerem •arda'ferdi •yunus'halil