5. BÖLÜM " 2. KAÇIŞ"

69 3 0
                                    

İyi okumalarrr!!

Beni kurtaran bu yabancıya bakarken düşündüğüm ve hissettiğim şeyler bambaşkaydı. Mantığım 'Ona bir borcun yok o seni kaçırdı. Seni tabiki kurtarmak zorundaydı' derken, duygularım tam tersini söylüyor. 'Ona büyük bir borcun var. O seni istese kurtarmazdı. Ama kurtardı.' diyor. Ne yapacağımı bilmezken "Sağol beni kurtardığın için."dedim.

"Önemli desem bir şey değişmeyecek, onun için önemsiz." Ukala ukala konuşmaya yine başlamıştı.

Ayağa kalktığımda "Sana giyecek bir şeyler vereyim. Gel benimle." Kolumdan tutup evin içine doğru sürükledi. Şöminenin önüne geldiğimizde "Burada bekle, ben getireyim." Başımı salladım. O merdivenlerden yukarıya çıkarken ben de evi incelemeye başladım.

Ev güzeldi. Siyah ve beyaz hakimdi. Siyah sehpanın üzerinde mavi küçük bir vazonun içinde kırmızı güller, sarı güller ve o güllerin ortasında siyah tek bir gül vardı. Çok güzel bir görüntüydü.

Şömine yanmıyordu. Titriyordum, zaten okula da gidememiştim. Hepsi evinde bulunduğum yabancı yüzündendi. Merdivenlerden ses gelince o tarafa baktım. Koltuklar ıslanmasın diye oturamamıştım, ayakta beklemiştim. Kıvanç elinde birkaç parça kıyafet ile merdivenlerden iniyordu.

"Evin güzelmiş." Merdivenlerden indi ve yanıma geldi. Kıyafetleri elime tutuşturdu.

"Al. Banyo yukarıdaki ilk sağda. Git giyin. Sonra hasta olup başıma bela olma." Küstah!

"Ya sen kendini ne zannediyorsun? Kimsin sen be? Ne oluyo sana hayırdır. Dünya senin etrafında dönüyor da benim mi haberim yok!? Başına bela olmam korkma. Ama unutma ki beni havuza atan sensin."

Kolumdan tuttu, beni duvara sert bir şekilde çarptı. "Kızım, deli etme beni. Anladın mı? Ben senin ahkâm kesebileceğin erkeklere benzemem. Bana sakın bir daha bağırma!" Yerimde sıçradım resmen. Kükremesi bir yana yüzündeki korkunç ifade beni yerime iyice sindirmişti.

"Git yukarıda üzerini değiştir. Seninle daha işim bitmedi." Yerimden doğruldum. "Ben eve gideceğim. Senin evinde durmak istemiyorum." Bana iyice yaklaştı. "Çabuk giyin gel. Sinirlendirme beni." Beni korkutmasına gerek var mı?

"Sırf hasta olmamak için uzerimi değiştireceğim. Yoksa burada bir dakika bile kalmam." Dedim. Onunla aynı evde kalmak istemiyordum. Beni deli ediyordu. Gıcık.

"Yine çok konuşuyorsun." Benden bıkmış gibiydi. Benim de ona bayıldığım söylenemezdi.

Merdivenlere doğru yöneldim. Böyle ıslak ıslak duramazdım. Dediği gibi sağ ilk kapıdan banyoya girdim. Üzerimdeki ıslak formalarımı ve iç çamaşırlarımı çıkarttım. Verdiği havlu ile kurulandım. Elime tutuşturduğu kıyafetlere baktım. Bir tişört ve bir baksır! Tişörtü üzerime geçirdim. Kolu dirseğime kadar geliyordu ve uzunluğu dizimden bir karış yukaridaydi. Bu iyi ışte. Baksırı giymeden önce kilitledigim kapıyı açtım ve kafamı uzattım. "Bu kıyafetler temizdir umarım," dedim.

"Keşke kirli olanları verseydim," diyerek cevapladı. Beni sinir etmeye devam ediyordu hala. Baksırı giydim. Islak formalarımı çantamı aldım elime ve ıslak ayakkabilarimi mecburen giydim.

Kapıyı actim ve çıktım. Kaçma operasyonunu başlatabilirdim artık. Evet kaçacaktım. Banyonun karşısın daki odanın kapısını açtım. Burada bir balkon yoktu. Odalardan birinde muhakkak bir balkon olması gerekti. Onun yanındaki odaya baktım ve orada da yoktu. Son bir oda kalmıştı ve oraya da baktım. Odanın kapısını acar açmaz ağızımdan sistemsiz olarak "muhteşem" kelimesi çıktı. Odanın tasarımı harikaydı.

Odanın Kıvanç'a ait olduğu çok belliydi. Odanın %75 siyah, %25'i beyazdı. Siyah tarafında iki kişilik yatak, yatağın yanında siyah bir gitar, bir gardrop (yanlış yazmış olabilirim) boy aynası vardı sadeydi. Beyaz tarafında ise boydan bir pencerenin önünde iki tane tek kişilik koltuk karşı karşıya koyulmuş ortasında bir sehpa, küçük bir kütüphane, ve çalışma masası. Harikaydı gerçekten harikaydı.

"Hala giyinemedin mi?" Eyvah! Yakalanmadan hemen kaçmam gerekiyordu. Balkon odanın siyah tarafındaydı. Hemen balkon kapısını açtım ve aşağıya baktım. Çok yüksek değildi antlaşma birşey olmazdı. Yavaş yavaş atladım. Oh hiç birşey olmamıştı. Hemen bahçe kapısına koştum. Karşı eve gelen bir taksi vardı. Allah'tan binen yoktu. İniyorlardı. Hemen taksiye doğru yürümeye başladım.

Taksiye ulaştığımda son bir kişi iniyordu. "Beste!" diye seslenen Kıvanç'ı duymamla taksiye binmem bir oldu. Kapıyı kapattım. Kıvanç arabanın arkasına ulaşmıştı. Bana sinirli sinirli bakıyordu. Kapıyı açmadan önce gitmem gerekiyordu. Taksi şoförüne "Gidelim," dedim.

SadistHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin