Rüyada derede yüzmek bekarlıgın bıtecegını sımgelıyor aynı zaman da çıplak olmakta dertten kurtulacağınızı söylüyor (emin değilim) ben daha cok olayları daha kolay baglamak icin yaptım
☆☆☆
Minho yine aynı yerdeydi, yine çıplaktı ve yine derede yüzecekti. Dereye girdi yavaşça, akan derenin tam ortasında dizleri üzerine oturdu. Su belinin biraz üstündeydi, soğuktu. Mavi tüylü kurt yoktu, biraz güvensiz hissettirmişti.
Saçlarını ıslattı biraz, masaj yaptı başına. Ortamda yine çok tatlı bir koku vardı, artık kendisinden geldiğinden emindi bu kokunun.
Kollarını birbirine bağladı, kurt yokken bu hiç de iyi hissettirmiyordu. Onu izleyen birileri varmış gibiydi, güvende değildi.
Birden arkasından bir ses geldi, arkasını dönüp baktı. Kimse yoktu, tekrar önüne döndüğünde yarı çıplak bedenle karşılaştı. İçi titredi, kim olduğunu bilmiyordu. Yüzü karanlıktı ve onu izliyordu.
Daha sonra ay ışığında parlayan koyu mavi saçları gördü.
Evet şu an güvende hissediyordu, yüzünü bile bilmediği bir adam ona güven veriyordu. Garip.
Konuşmak istedi, en azından kim olduğunu öğrenmek. Ama biliyordu o zaman rüyası sonlanırdı.
Elini tüm vücudunda gezdirdi, omuzlarına masaj yaptı, bacaklarındaki çamuru temizledi. Mavi saçlı ise hala oradaydı. Aklında bir soru vardı, bu kişi Jisung muydu? Bu mavi saçlar ona mı aitti yani? Mavi tüylü kurt da mı oydu?
Ve birden uyandı, Minho yine aynı hatayı yaptı; rüyasını sorguladı.
✮✮✮
"Anlamıyorsunuz, bakın cidden ikinci kez görüyorum. Birden daha dün boyadığım mavi saçlar çıkıyor karşıma. "
Seungmin tahta çubukla okul kantininden aldığı dandik kahveyi karıştırdı. Arkadaşına bakıp,
"Bence." diyerek başladı sözüne.
"Ne kadar saçma bulsam da rüya işleri gerçektir Minho, bir çoğunun anlamları tutuyor. Ki bunun için anlam aramaya bile gerek yok, basbaya tutulacak sana. "
"Bence de Minho, bir keresinde kuzenim rüyasında hoşlandığı kızı gördü. Ertesi gün kızda aynı rüyayı görmüş! Sevgililer şuan. " Minho sırıttı bu duyduklarıyla.
"Ya ben anlamadım, sen neden rüyanda çıplaksın da o değil. Yani çıplaklığında bir anlamı olmalı. " Hyunjin elindeki böreği yerken söyledi bunu.
"Bence şöyle, halka açık alanda çıplakken utanırız değil mi? Ama Minho, Jis- yani mavi saçlı kim olduğunu asla bilmediğimiz herifin yanında utanmıyor veya korkmuyor. Ona olan güvenini açıklıyor. " Seungmin, Jeongin'in söylediğine katıldığı belli etti.
"Sadece Minho'nun çıplak olması ise klasik, bilinç altında çıplak jisung yok sonuçta. "
"Geliyor! " Minho kantin kapısından giren bedene baktı, koyu mavi saçlarıyla felaket iyi görünüyordu.
"Onun da böyle bir rüya görüp görmediğini nerden öğreneceğim? " dedi çaresizce.
"Sorman lazım. "
"Tek zeki sensin Seungmin! Nasıl soracağım Tanrı aşkına? Sende beni çıplak bir şekilde derede yüzerken görüyor musun diye mi sorayım? "
"Evet." dedi Hyunjin.
Minho kafasını eline yaslayıp düşünmeye başladı, o sırada ise yan masadan fazla ses geliyordu. Sabahın ilk saatleri olduğu için kantin boştu, bu yüzden ses yankılanıyordu.
"Lan oğlum gördüm basbaya, bak ikinci kez görüyorum. Yine aynıydı, derede oturmuştu. Bende ağacın altında onu bekledim. Yüzüne göremeden uyandım yine, çok güzeldi amına koyayım. "
Minho büyüttüğü gözlerle ona sırıtarak bakan üçlüye baktı, her biri pis pis sırıtıyordu.
"Neyi güzeldi mesela? Yüzünü bile görmedin Jisung. " masada hongjoong, changbin, Chan ve Wooyoung vardı. Anlaşılan Jisung diğerleriyle takılmıyordu bugün.
"Her şey çok güzeldi kanka. Kokusu, vücudu, saçı, teni. Her şeyi mükemmeldi. "
"Azmadın değil mi? " hepsi güldü bir anlığına.
"Görüyormuş Minho, hadi hayırlısı. "
"Gülme Jeongin. " dediğinde kendisi bile sırıtıyordu.
"Ee şimdi ne diyeceğim? Ben seni rüyamda gördüm sende beni görmüşsün hadi öpüşelim mi diyeyim? "
"Evet." aynı anda gelen üç ses, bazen onu sinirden güldürüyordu.
"Tanrı aşkına yürüyün sınıfa, orada konuşuruz tekrardan. "
٭٭٭
"E şimdi onun kim olduğunu bilmiyor musun? " Chan merakla sordu önündeki çocuğa.
"Yok... Aslında bir tahminim var ama, bence o değildir. "Hepsi birden dikkat kesildi, Jisung aklındaki isimle utandı.
"Şey, Minho. " Hongjoong sırıtırken, daha okula yeni gelen kuzenleri ona anlamsız bakışlar attı.
"Şu çocukluk arkadaşım olan çocuk var ya, bir yaz beraber yazlığa gitmiştik. " ikili aynı anda hatırladıklarını belirten sesler çıkardı.
"Ben sizi zaten sevgilisiniz diye biliyordum. " dedi kaşlarını çatarak Changbin.
"O benden hoşlanıyor ama... Ben onu biraz kırdım. Onunla arkadaş olmaya devam etmek istiyorum ama sanırım o istemiyor. "
Hongjoong göz devirdi.
"Siz o saatten sonra ya sevgili olursunuz ya da düşman, demedi deme Jisung. "
"Hoşlanıyor musun Jisung? " diye sordu Chan.
"Hayır." gelen cevaba gülümsedi, çünkü o biliyordu gerçeği.
Jisung dengesiz biriydi ve dengeyi öğrenmek için en değerlisini kaybetmesi gerekiyordu, Minho'yu kaybetmesi gerekiyordu.
Böyle öğrenecekti o çocuğun değerini, Jisung'un bahsettiği yazlık tatilinde yaşının küçük olmasına rağmen bir şeyi fark etmişti.
Jisung kıskanıyordu.
Minho salıncakta sallanmak istemişti, Minho'nun yanına gelen bir çocuk onun elinden tutmuş parktaki salıncağa oturtmuştu. Bunu gören Jisung çocuğu itip Minho'yu kendi sallamaya başlamıştı.
Jisung çoktan kendini kaptırmıştı ama bunu reddediyordu, kendisini olmadığı bir kalıba sokmaya çalışıyordu.
Ve bu ona zarar veriyordu, Jisung bambaşka birine dönüşüyordu.
✪✪✪
Chan ve changbin hıkayede yokmuş sanırım, o kadar Minho ya odaklandım ki olaylar absurt durmasın diye bırlestırmeye calıstım ama olmadı. Acemılıgıme verın... (Evet 12 hıkayem var hala acemıyım ne var)