The Greatest

95 15 4
                                    

Jisung - Minho

Jisung
Minho
Nasılsın?

Minho
Noluyo lan|
İyiyim
Sen?

Jisung
Bende çok iyiyim
Şey
Sende coğrafya notları var mı?
Ben derste yoktum da

Minho
Sevgilinle yiyişiyordun çünkü|
Bunun için mi yazdın?

Jisung
Evet?
Problem ne?

Minho
Birden konuşmayı kesip sonra da hiçbir şey yokmuş gibi not istiyorsun
Nasıl olduğum umrunda bile değil

Jisung
Minho boş laf yapma
Veriyor musun notları vermiyor musun?

Minho
Almadım not falan
Git sevgilinden iste

Jisung
İyi.

.
.
.

"Tanrım... Neden? "

Minho elindeki tavşana biraz daha sokuldu, neden böyle oluyordu? Neden birden soğumuştu ondan? O hiçbir şey yapmamıştı ki.

"Siktiğimin duyguları, siktiğimin notları... " ağladı, daha da ağladı. Zaten son dört gündür yaptığı tek şey buydu. Ağlıyor, uyuyor, kalkıyor ve tekrar ağlıyordu. Jisung o günden sonra ne yazmıştı ne de okulda konuşmuştu. Şimdi de utanmadan not istiyordu, şaka gibiydi.

Jisung'un çıktığı insanlara bakıyordu; güzel yüzleri, zayıf, uzun, uzun ve güzel saçları ve kıvrımlı vücutları vardı. Minho ise okulda inek olarak görülüyordu.

'Cidden ucubeyim... ' diye geçirdi içinden, belki de onların dedikleri doğruydu. O cidden hiçbi şeyi hak etmiyordu.

"Minho kalk ve yemek ye, bir daha söylemeyeceğim. " annesinin sesiyle yataktan kalktı, odasından çıktı ve mutfağa ilerledi. Annesi önüne bir tabak dolusu yemek koydu ve en sevdiği meyve suyu. En sevdiği çorba ve makarna vardı.

Gözleri doldu, ağlayacaktı. Hak etmiyordu, böylesine güzel şeyleri hak etmiyordu.

Annesi onun bu halini fark etti, hemen oğlunun yanına yerleşip elini sırtına götürdü.

"Minho, n'oldu? " Minho bir şey demedi, dudaklarını büzdü ve annesine sarıldı.

Annesi sırtını okşarken daha da ağladı.

"Ben... Hak etmiyorum. "

"Neyi? " diye sordu kadın, oğlunun böyle olduğunu görmek alışık bir şeydi fakat bu seferki farklı hissettiriyordu.

"Hiçbir şeyi. "

"Öyle deme Minho. " anlıyordu kadın, oğlunun deliler gibi aşık olduğunu, karşılık alamadığını... Biliyordu her şeyi, onları hep beraber tutmaya çalıştı ama şimdi ellerinden kayıyordu.

"Seni kim böyle hissettiriyorsa insan uzaklaşmalısın Minho, kim olursa olsun. Farkındayım bazı şeyleri kaldıramıyorsun, sana fazla geliyor ama ayakta kalmak zorundasın biriciğim. "

Ayakta kalmak zorunda olmak.

Belki de hayatta en zor şeylerden biri ama eğer yapabilirseniz en güçlülerden olursunuz, ama Minho güçlü değildi.

Asla anlayamıyordu ne olup bittiğini. İnsanların neden ondan nefret ettiğini, neden jisung'un onu sevmediğini... Anlamıyordu. Bazı şeyler fazla geliyordu ona, yetişemiyordu hayatına. Özellikle lise hayatı asla yetişebileceğiniz bir şey değil, öyleki Minho nasıl bu hale geldiğini bilmiyordu.

11. Sınıf eşit ağırlık öğrencisiydi, hayat zorken daha da zor oluyordu.

Ortaokuldan beri jisung'u tanıyordu, ortaokul ve bu zamana kadar en yakın arkadaşıydı. İlk yedinci sınıfta fark etmişti aşkını, ergenliğin getirdiği hislerle bu aşk büyümüş ve ona bela olmuştu.

Keşke başkarından hoşlanabilseydi...

.
.
.

Minlee

Minlee I loved you

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Minlee I loved you...
3 dakika önce.

Bu gönderinin yorumları hesap sahibi tarafından kapatılmıştır.

✦the greatest✧Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin