Bazı insanlar yaralarını saklayarak yürür, kimse görmesin diye. Ama adımlarını ağırlaştıran hep o yaralardır.Şarkı: Cem Adrian-Yalnızlık
Melodi, İstanbul’da geçirdiği ilk gecenin ardından şehre alışmak için çaba gösteriyordu. Bu büyük ve karmaşık şehir, onun için bir yandan yeni fırsatlar sunarken, bir yandan da kaçınılmaz bir yabancılık hissi yaratıyordu. Almanya’da bıraktığı geçmişin yükü, bu yeni şehirde de peşini bırakmıyordu. Ancak, annesiyle birlikte yeni bir başlangıç yapma umudu onu ayakta tutmaktan çok şüphelerini artırıyordu.
Melodi, odasına girdiğinde yatağının karşısında duran büyük kıyafet dolabından, bir şeyler giymek için ilerledi. Bu dolaptaki kıyafetlerin hiçbirini giymek istemiyordu, ona ait olmayan kıyafetleri giymek istemiyordu ama zorundaydı. Dolabı açtığında içinden kahverengi, diz üstü, deri, kalem eteği ve üzerine omuzları düşük siyah bir mini üst çıkardı. Melodi, çıkardığı kıyafetleri üzerine giyip makyaj masasına doğru ilerledi. Masadaki her şey yeni ve kaliteli görünüyordu hepsine bakmak istiyordu ama Koray’ı bekletmek de istemiyordu. Önünde duran malzemeleri kullanırken kafasında hala aynı sorular dolanıyordu: bu ev, bu malzemeler, bu takılar, bu kıyafetler nereden nasıl gelmişti? Melodi, çok sürmeden makyajını bitirdiğinde askılıkta asılı olan siyah kabanı üzerine geçirdi, omzuna da aynı renkten çanta takıp dalgalı saçlarını düzeltti. Makyaj masasının yanında duran ayakkabı dolabından da uzun, siyah, deri çizmeleri çıkarıp giydi. Hazır olduğunda masadaki parfümünden de üzerine birkaç fıs sıkıp odasından çıktı.
Melodi, aşağı indiğinde, ayakta arkası dönük bir şekilde telefonda konuşan Koray’ı gördü, yavaşça ona doğru ilerledi. Melodi, Koray'ı korkutmak istemişti ama Koray çoktan arkasını dönüp ona bakmıştı. Kulağındaki telefonu da aceleyle kapatıp Melodi'yi baştan aşağı süzdü. Koray, “Bu kıyafetlerin sana bu kadar yakışacağını tahmin etmemiştim güzelim.” dedi yanına daha çok yaklaşarak.
Koray’ın söyledikleri Melodi'yi anlık şok etmişti “Tahmin etmemiştim” derken neyden bahsediyordu? “Bir dakika anlamadım, ne demek istiyorsun?” diye sordu Koray’ın gözlerinin içine bakarak.
Koray, “Sana söylemedim değil mi? Kıyafetlerinin hepsini ben seçtim güzelim.” diyerek Melodi'ye doğru eğildi. Koray, “Hm, seçtiğim parfümü bu kadar iyi taşıyacağını bilmiyordum.” diye ekledi başını Melodi'nin boynuna doğru yaklaştırarak.
Melodi, Koray’ın ona karşı yaklaşımından rahatsız olduğunda hızla geri adım attı. “Ne? Neden bana kıyafet aldın? Bunun hiç hoş bir davranış olmadığını birisi sana söyleyebilir mi?” dedi Melodi. Koray’ın Melodi'ye karşı umursamaz sözleri, onu bir yandan sinirlendirmişti diğer yandan da ona kendini çok değersiz bir varlık gibi hissettirmişti.
Koray, “Hoş değil mi? Melodi, güzelim, beni hiç dikkatli dinlemiyorsun. Sana ben seçtim dedim, aldım demedim.” diyerek yan tarafındaki duvara yaslandı.
Melodi, “Lafı dolandırma Koray. Ne demek istediğimi iyi biliyorsun.” diyerek Koray'a döndü.
Koray, derin bir of çekerek bakışlarını Melodi'ye doğru çevirdi. “Tamam. Bilmem kaç kere duyduğun ama hala aklına gelmeyen bir gerçek var. Senin annen ve benim babam gençlik dönemlerinde arkadaştılar.” dedi.
Koray’ın bu belirsiz cümlesi Melodi'nin daha çok sinirlenmesine sebep olmuştu. Gerçekten Koray’ın babası ve onun annesi arkadaş mıydı? Arkadaşlarsa neden annesi ona hiçbir şey açıklamıyordu? Kafasında dolaşan bu sorulardan uzaklaşmak için yavaş adımlarla Koray’ın yaslandığı duvara doğru yaklaştı. Belki de Koray’dan daha fazla şey öğrenebilirdi. “Bu hala nedenini açıklamıyor Koray.” dedi Koray'ın önünde dikilerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dönüm Noktası
Teen FictionMelodi: Bazen hayatın yükü o kadar ağır geliyor ki tek başıma bu karanlıktan çıkamayacakmışım gibi hissediyorum. Çağatay: Yanında olacağım, seni bu karanlıktan çıkaracağım Manolya. Bu karanlığı birlikte aşacağız, sadece elini tutmama izin ver.