Yine düzyazı. 😔
İyi okumalar dilerim herkesee.
Semih'in ağzından.
Telefonun rahatsız edici sesiyle gözlerimi aralarken kurumuş dudaklarımı ıslattım.
Bir anlığına nerede, kimin kollarında olduğumu unuttuğum için üstümdeki ağırlığa şöyle bir bakış attım. Bir bacağını kalçama doğru attığı yetmiyormuş gibi, koluyla da üst bedenimi sarmalamıştı. Vücudumu resmen yastık gibi kullanmış, anlaşılan ben de bundan rahatsızlık duymamıştım.
Barış, telefonun sesine tepki vermezken kolunun altından çıkmayı denedim fakat kolunu dahada sıkılaştırması bunu imkansız kıldı. O sırada çalan telefon kapandı ancak ardından tekrar çalmaya başladı.
Bir elimle komodinin üstünde duran telefona uzanmaya çalışırken omzuma konan öpücükle duraksadım. Telefona uzanan elimin geri çekildiğini gören Barış, telefonumu kendisi aldı. Bir öpücüğü bile bu kadar aklımı alabiliyorken buna nasıl alışacağımı düşündüm. Bu adam beni her zaman heyecanlandıracak mıydı yoksa bu heyecan günden güne sönecek ve yerini saf sevgiye mi bırakacaktı? Ne olursa olsun tek bildiğim, bu adamı yanımda istiyor oluşumdu.
Eline aldığı telefonun ekranını bana gösterirken konuştu. "Kenan niye arıyor bu saatte?"
Kenan'ın aradığını duyunca hemen elindeki telefona atıldım ve cevapladım.
Kenan'ın şu an havalimanında olmasıyla ilgili anlattıklarını dinlerken onu onaylayan sesler çıkardım ve anlattıklarına odaklanmaya çalıştım.
Çünkü konuştuğum süre boyunca Barış, alttan alttan yüzüme bakıyor ve bu sırada bir elini çıplak olan bacağımda gezdiriyordu. Bu beni huylandırdığı için eline vurup anlık olarak geri çekilmesini sağlıyordum ancak uzun sürmüyordu, eli hiç rahat durmamak üzere sürekli vücudumda geziniyordu.
Kenan ile konuşmam bitince aramayı sonlandırdım ve ona evin konumunu gönderdim, Arda ile birlikte çoktan gelmişti.
Telefonu kitlemeden önce gözlerim saate ilişince anın etkisiyle ufak bir küfür mırıldandım. "Bu saatte arıyor dediğin saat 14.00 Barış, ben de sabahın körü falan sanmıştım."
Dediklerimle eğlenip yattığı yerden doğruldu ve sırtını benim gibi yatak başlığına yasladı. "Ne bileyim saati, sabaha kadar sevişince zaman algımı yitirmişim." derken o oldukça rahattı ama bana anında çöken utanç duygusu peşimi hiçbir zaman bırakmıyordu.
"Arsızsın gerçekten." deyip yataktan kalkacağım sıra bileğimden tuttu ve hafif güç uygulayarak kalktığım yere geri oturmamı sağladı. Yüzümü ona çevirip sorar gibi baktığımda, "Ne var? Sevgilim değil misin artık? Sabah sabah sevgilime doymadan nereye gidiyorsun?" demesi bana cevap oldu.
Tam ağzımı açmış cevap verecekken bir kolunu karnıma attı ve öyle bir hamle yaptı ki, kendimi altında uzanır halde buldum. Anın etkisiyle bir şaşkınlık nidası ağzımdan dökülsede ne yalan söyleyeyim, küçük çocuklar gibi mutlu hissediyordum.
Fazla mutluydum ve ben ne zaman fazla mutlu olsam kötü bir şey olurdu.
Kollarını iki yanıma koydu ve ağırlığını vermeden üzerime uzandı. Bu sırada ikimizde de sadece boxer olduğu için, aklım direkt pis bir şekilde çalıştı. Dün geceyi anımsamama engel olamadım.
Evet, kesinlikle ilk geçirdiğimiz geceden daha iyi bir birliktelikti. En azından ikimizin de aklı yerindeydi ve en önemlisi, herkes duygularının farkındaydı. Belki böyle olduğu için dün gece mükemmel geçmişti. Onu her anlamda hissetmek, iç içe olmak o kadar güzel ve duygu doluydu ki. Barış, ileride bu yaşımın getirdiği ya en büyük hata ya en büyük güzellik olacaktı. Başka yolu yoktu, o benim hayatımda her türlü büyük bir iz bırakacaktı.