Bol yorum ve oy bekliyorum keyifli okumalar..
Salı..
Bir kaç saattir oturduğum tahta parçasından, gördüğüm kişi ile hızlıca kalktım. Saat kaç olmuştu haberim yoktu ama geç olduğu kesindi. Parmaklarımı soğuk demire sardım ve olabildiğince yüzümü karşıdaki kişiye yeklaştırdım. Demir aralıklarından zor olsada kafamın küçük bir kısmı dışarı çıkabiliyordu.
Merakla karşımdaki bedene baktım. Ardından yardım istercesine çattım kaşlarımı. "Ne oluyo öğrenebildin mi? " derken karşımdaki gözlerin hüzünlü bir şekilde bakmasından çoktan cevabı anlamıştım. "Henüz değil ama öğreneceğim elbet. Yalnız davanın başına sağlam bir adam koymuşlar. Şu Min Yoongi.. Adam taktımı takıyor vallaha. Henüz irtibata geçmedim ama buraya gelmeden araştırdım. Adam birini gözüne kestirince dava çözülene kadar bırakmıyor. Sıkı bir memur. Ne yazık ki bu bizim işimizi zorlaştıracak. "
Avukatımın dedikleriyle parmaklarımın arasında sıktığım demiri sertçe bırakıp alt kısmına bir tekme atmıştım. Durduk yere nereden çıkmıştı bu olay? Başka derdim yokmuş gibi bir de bununla uğraşacaktım. Ellerimi saçlarımın arasında daldırdım ve küçük alanda öteye beriye dolanmaya başladım. "Hadi ama bununla stres olup uğraşmanı istemiyorum. Seni çıkartırım orası basit. Ama gözetim altında kalırsın. Henüz bir kanıt yokken seni içeri atamazlar. Yada henüz bir delil yokken seni başı boş bırakamazlar. Ama senin için en iyisini yapacağım dostum. "
Avukatım, aynı zamanda da en yakın arkadaşım ve belki de ailemdi o. Her durumda bana arka çıkar, destek olurdu. Yeri geldiğinde fikir verir, yeri geldiğinde ise fikir alırdı. Bu hayatta gözüm kapalı güveneceğim tek kişi olabilirdi. Ve şuanda da hep yaptığını yapıp yanımdaydı. Beni ne olursa olsun buradan çıkarmak istediğini biliyordum. Ancak bazı cümleleri pek hoş değildi.
"Cinayet ile ilgili bir alakan yok değil mi? " üzerime dönen şüphe dolu bakışlarla duraksayıp o yöne baktım. "Gerçekten birini öldürmedin değil mi? " diye eklediğinde bu sefer gözlerimi kısıp daha da çattım kaşlarımı."Oradan bakınca öyle gibi mi duruyorum? "
Alt dudağını büzüp, teslim olur gibi iki elini kaldırdı. Bu tatlı hareketine şuan aldırış edecek zamanımda değildim. Sadece şuradan çıkmam gerekiyordu. Eğer böyle bir davanın içinde olduğum öğrenilirse kariyer mariyer hep hayal olurdu. Tekrardan demirliğe yaklaşıp kafamı aralıktan çıkardım. "Jimin beni burdan acil çıkarman gerek lütfen. " acınası bir şekilde sesimi incelterek mızmızlandım. "Tamam çıkartacağım. Ama ciddi soruyorum oğlum. " dediğinde oda kafasını bana yaklaştırdı ve gözleriyle etrafı yokladı. "Harbiden yapmadın değil mi? Eminsin. " çıkan kısık sesi ile tedirgin olup bir an kendimden şüphe duydum. Hatırlamıyorum. Yapmış olamazdım. İftira! Bu bir iftiraydı. Bunu her kim yapmışsa onu bulup, sike sike mezara sokmazsam bende Jungkook değilim.
"Eminim abi yapmadım diyorum! " hafiften yükselen sesimle birlikte gardiyanın koridorda belirmesi bir oldu. "Avukat Bey konuşma süreniz doldu. " Jimin, bakışlarını benden çekip o tarafa yöneltti. Boğazını temizledikten sonra "Bu dava ile ilgilenen Memur Min Yoongi ile görüşmek istiyorum. Mümkün müdür acaba? " dedi tok sesi ile. Gardiyan biraz duraksadıktan sonra başını hızla onaylarcasına aşağı yukarı salladı. "Tabi.. tabi. Yoongi Beyler buradadır efendim. Sizi odasına getirmemi istermisiniz? "
Jimin bana son kez bakıp göz kırptı. Her şeyi en güzel şekilde hall edeceğine emindim. Bu yüzden karşılık olarak tebessüm ettim ve demirliklerden geri çıktım. Jimin ise koridorun başına doğru ilerledi ve gardiyanın ona yol çizmesini istedi. Jimin gittikten sonra tek yaptığım o tahta oturacağa tekrar oturup bu saçma olayı düşünmek olmuştu. Kimse bana bir polisin, çıkıp 'sen katilsin' diyeceğine dâir haber vermemişti.
Ne olabilirdi cidden? Hayatıma yeni girmiş olan, tanımadığım bir adam. Ardından üstüme atılan cinayet suçu.. Cevabı bulmak pek de zor değildi sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hell Road
Science FictionKötü bir günün ardından sarhoş olan Jeon araba kullanırken birine çarpar ve o kişi o günden sonra resmen Jeon'a musallat olur.