Oy vermeyi ve bol yorum yapmayı unutmayın. Çünkü kitap böyle insanların keşfetine çıkıpda okuma alır. Keyifli okumalar🎀
...
"Ben bu cılız bedene diz çökmem. Diz çökmediğim gibi saygıda duymam. O kim olur ki benden ona diz çökmemi istersiniz? Ben ondan oldukça güçlü ve görkemliyim. Asıl o bana boyun eğmeli. Afedersiniz ama, canımı ortaya koyarım ki ben, emrinize uyamam."
~
Çarşamba..
Genç adam özenle giyindiği kıyafetlerine son kez göz attı. Ne kadar karşı tarafın cazibesine el vermek istesede bu bir işti. Ama oğlan durur muydu ki? Oldukça sabırsız ve ısrarcı kişiliği buna izin vermezdi.
Bu yüzden genç, bu gün tam soul beyefendisine yakışacak bir tarzda giyinmişti. Gerçi çoğunlukla onun tarzı buydu. Severdi böyle giyinmeyi. Ne kadar tatlı ve çekici olduğunuda gözden kaçırmazdı tâbi. Bilirdi bunları ve içten içe iltifat da ederdi kendine. Bence insan azda olsa bir şeylerle egosunu tatmin etmeliydi. Onun da yolu bu olsa gerek.
Aynanın karşısına geçip giydiği kazağın boğazını düzeltti ve dolabından çıkardığı uzun deri ceketini geçirdi üzerine. Artık hazırdı. Yakışıklı ve çekici olduğunu düşünen genç, artık yakışıklı yiğidini ziyaret etmeye hazırdı.
Aceleyle çıkıp bindiği arabasıyla sevinçle karakolu yol aldı. Oraya vardığındaysa önceden geleceğini söylediği gardiyanı bulup ona, Komiser Min'in odasına kadar kendisine eşlik etmesi için ricada bulunmuştu.
Sonunda Bay Min'in odasına vardığında kapıyı tık tıklayarak kafasını araladığı kapıdan içeri soktu. Karşıda gördüğü kara gözlüsü ona dikkatle baktıktan sonra içeri geçmesi için elini önünde duran koltuğa uzattı Bay Min. "Buyrun Bay Park. Oturunuz lütfen. "
Jimin duyduğu şeyle beraber karnındaki hislere engel olamadı. Sevinçle dudakları kıvrıldı ve içeriye girdi. Jimin, her zaman şıpsevdi biriydi. Kolay aşık olduğu gibi kolayda aldatılır, kırılırdı. Lâkin karşı taraf ciddi anlamda değer verirse o bin katını verir, her zaman sadık kalırdı. Buna bir tık saflıkda denebilirdi.
Bay Min'in gösterdiği koltuğa oturduğunda boğazını temizledi. "Merhaba Bay Min. Umarım rahatsız etmemişimdir. Dava ile ilgili daha detay almaya geldim. Dosya hazırlamam gerek biliyosunuz ki benim işimde kolay sayılmaz. "
Konuşurken tebessümünü bozmadan devam etti Jimin. Gülümserken kısılan gözleri, onu oldukça sempatik ve tatlı kılmaya yetiyordu bile.
Ne kadar dosya için geldiğini söylesede aslında hepsi bir bahaneydi. Jimin, iyi bir bahanecidir. Hiç şüphe sızdırmadan rahatlıkla bahane uydurabiliyordu. Bu yeteneğini burada da kullanmıştı. Aslında hazırlaması gereken dosyayı hazırlamış, dava sürecini beklemekteydi. Ama aşk.. İnsana neler yaptırmazdı ki? Bence bu dâva bu cümlenin özeti olacaktı. Küçük ve kimsenin bilmediği bir dâva. Alt tarafı bir dâva..
Ama büyük bağlılıkların başlayacağı bir dâva. Aynı zamanda da büyük bağlılıkların kopacağı da bir dâva..
Kör aşıkların şarkısı olan dâva.. Yalancı sarmaşıkların olduğu bir dâva.. Bu, sadece bir dâva değildi. Bu, bir başlangıcın yıkımıydı...Jimin, nazik bir şekilde Bay Min'e bakmaya devam ediyordu. Bay Min bu garip, abartılı gülümsemeyi garip bulmuş olmalı ki biraz afalladı. "Oh evet, evet tâbi. Sizin işinizde zor Bay Park. Tam olarak ne soracaksınız? Sorularınızı hazırlamış olduğunuzu düşünüyorum. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hell Road
Science FictionKötü bir günün ardından sarhoş olan Jeon araba kullanırken birine çarpar ve o kişi o günden sonra resmen Jeon'a musallat olur.