Giriş

27 4 0
                                    

Birinci ve ikinci Karabağ savaşı başta olmakla tüm savaşlarda canı pahasına vatanı için kanını akıtan, canından geçen tüm şehitlere ve gazilere itafen...

Başlama tarihini alalım buraya.

Saati ve tarihi.

🇦🇿🇹🇷

🩹

«Vatanına göz dikeni ez oğlum!»




Bir kurşun senden en fazla ne alabilirdi ki?

Bir gece vakti atılan kurşun senden çok şeyi alıp götürürdü. Vatanını, canını, toprağını, sevdiklerini ve bunun gibi nicelerini. Hayat sana asla dikensiz gül bahşetmezdi, sana dikenli güllerini uzatır, sense o dikene rağmen gülü severdin.

Vatanın için gülün dikenine bile katlanırdın.

Düşün.

Bir ülke düşün, bayrağında üç rengi aynı anda taşıyan.

Düşün.

O ülkeye ait olan toprakları düşün. O topraklarda var olan Har-ı bülbülü düşün. Vatana bağlı olup hiçbir yerde bitmediğini düşün.

Vatanıma aitim, diyordu Har-ı bülbül. Buraya, Karabağ’a aittim.

Senin kalbini alsalar yaşar mısın, diyordu Karabağ.

Kalpsiz insan yaşayamazdı. Karabağ’ın kalbi, Şuşa’ydı. Karabağ’ı, Azerbaycan’ı kalpsiz bırakmışlardı. Topraklarını elinden almışlardı. Zaman gelecekti, o topraklar er ya da geç alınacaktı.

Halas-ı vatan, dedi Har-ı bülbül. Er ya da geç Halas-ı vatan.

Er ya da geç bu topraklar kendi özgürlüğünü geri kazanacaktı. Bunu ait olduğu topraklardan zorla çıkarılan anne, babaların büyüttüğü oğullar, yiğitler başaracaktı.

Kalbimi istiyorum, bülbül, dedi Karabağ. Beni Azerbaycan’a, kalbimi de bana verin. Bana özgürlüğü yaşatın.

Yaşatılacaktı. O özgürlük topraklara dökülen kanla, kurban verilen canlarla, annelerin evlat acısıyla, gözyaşlarıyla, ordunun yiğitliğiyle yaşatılacaktı. 

“Ana.” Küçük çocuk annesine baktı. “Vətən nədir?” [Anne, vatan nedir?]

Annesi yüzünü oğluna çevirdi. “Bir millətin evidir.”  [Bir milletin evidir.]

“Ana,” dedi küçük çocuk. “Bəs Halas-ı vatan nə deməkdir?” [Anne, Halas-ı vatan ne demek?]

Annesi burukça gülümsedi. Oğlunun siyah saçlarını öptü.

“Azatlıq,” dedi annesi. “İtirdiyin torpağların alınması, onlara yaşadılan azadlıqdır.” [Özgürlük, kaybettiğin toprakların geri alınmasıdır.]

“Sən həmişə ağlayanda elə deyirsən. Bizim torpağlarımız işğal altında olduğu üçün ağlayarısan?” [Sen hep ağladığında böyle diyorsun. Bizim topraklarımız işkal altında olduğu için mi ağlıyorsun?]

Gözyaşlarını elinin tersiyle silmek istediğinde erkek çocuk annesinin elini tuttu. Küçük elleriyle annesinin yanağından süzülüp çenesine doğru yol alan gözyaşlarını sildi.

“Anacan, sən heç narahat olma.” Küçük elleriyle annesinin yüzünü avuçlamaya çalıştı. “Mən böyüdüyüm zaman əsgər olacam. Mən və mənim kimi oğullar o torpağları geri alacaq. Sən ağlama, yaxşı? Ağlama, söz verirəm sənə. O torpağlara geri dönəcəyik, bizim olanı alacayıq. Halas-ı vatan yaşadacağıq bu ölkəyə.” [Annecim, sen hiç rahatsız olma. Ben büyüdüğüm zaman asker olacağım. Ben ve benim gibi oğullar o toprakları geri alacak. Sen ağlama, tamam mı? Ağlama, sana söz veriyorum. O topraklara geri döneceğiz, bizim olanı alacağız. Halas-ı vatan yaşatacağız bu ülkeye.]

Bülbül, dedi Karabağ. Evlatlarım ne zaman gelir.

Bağrı kanla dolu olan bülbül konuşamadı. Bağrı kanla doluydu. Karabağ’ı teröristler işkal ederken yaptıkları acımasızlıkları, vahşiliği bülbül görmüştü. Şahidi olmuştu. Bağrı kanla doluydu çünkü onun vatanının insanlarını süngüden geçirir gibi kurşunlarla yok etmişlerdi. Bu topraklardan gece vakti zorla, vahşiliklerini, acımasızlıklarını gözler önüne sererek çıkarmışlardı.

Evlatlarımı istiyorum, bülbül, dedi Karabağ. Onlarsız nefes alamıyorum. Bağrım kanıyor, görmüyorlar mı?

Bülbülün de bağrı kandı. Hem de vatanının insanlarına ait olan kan. O kan şehitlerindi. O kan Azerbaycan ülkesine yapılan acımasızlığın simgesiydi.

Bülbül, dedi yeniden Karabağ. Üç renkli bayrağımı görmek istiyorum. Bana ait topraklarda yabancıymışım gibi hissediyorum.

Kan ağla, dedi bülbül. Ağla, bülbül. Ağla, vatanın için ağla. Ağla bülbül, burada üç renkli Azerbaycan bayrağını görmediğin her gün, her saat, her saniye için ağla.

Gelecekler, dedi bülbül. Bize Halas-ı vatanı yaşatacaklar. Buna eminim, haklarını sonuna kadar alacaklar. Onlar kendi toprakları için savaşmaktan vazgeçmeyecekler.

Çok kan akacak, dedi Karabağ. Bağrın daha fazla kana dayanabilir mi?

Bülbülün göğsünden kan süzüldü sanki.

Bülbül kan istemediği halde kana bulandı. Bülbül kanda boğuldu, dedi Har-ı bülbül. Bülbül azatlık istiyor.

Bülbül kan istemediği halde kana bulandı...

Bülbül kendi ülkesine ait oğulların kanını bağrında yaşattı.





<HALAS-I VATAN>

ÇOK YAKINDA SİZLERLE.




Bilgilendirme.

1. Yaklaşık bir ay içinde bölümler gelmeye başlayacaktır. İlk bölüm geldiği gibi her haftanın cuma günü yeni bölüm yayınlacaktır. Yeni bölümden önce ig hesabımda bölüm fragmanı paylaşacağım.

2. Kitap ilk bölümler geçmişi, birinci Karabağ savaşını, Azerbaycan ülkesine yapılan acımasızlıkları anlatacaktır. Yani ilk bölümler 1992. yılını anlatacak.

3. Araz'ın kitabı olduğu için ince ince hayatı, küçükken travmaları olan aile ile büyümenin zorlukları, okula gitmesinden, asker olduğu zamana kadar hepsi yazılacaktır.

4. Beria kitaba ikinci Karabağ savaşında dahil olacak, Leyl ve Nehar kitabında o tanışma sahnesini okuyanlar biliyor.

5. Kitabın yorumlarında başka kitapla ilgili alıntı veya başka bir şey görmek istemiyorum. Bu hem bana hem de diğer yazara yapılan saygısızlıktır.

Halas-ı vatan sizlere emanet, gözünüz gibi koruyacağınıza, ona gerekli olan değeri vereceğinize eminim.

Yakın zamanda görüşmek üzere. Sizi seven Arzu Saova. 🩹❤️‍🩹


 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HALAS-I VATAN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin