Her zaman buluştuğumuz kafede, Hearinle birlikte Seungmin'i bekliyorduk. İçimi belirsiz bir heyecan kaplamıştı.
Hearin'in 'Seviyorsun sen onu' kelimesi aklımdan çıkmıyordu. Her ne kadarda inkar etsemde aklımda kilitlenmiş gibiydi.
Ağzındakı lokmayı yutmamıştan önce heyecanla dönerek "Hah! Geliyor senin ki!" Söylemişti.
Kalbim sanki yokmuş gibi, ruhum bedenimde değilmiş gibi hiss etmiştim. Neden?
Çünkü, seviyorsun sen onu!
Kokusu etrafımı sarmaya başlayınca onun artık yanımda oturduğunu anlamıştım. Kalbimi nede hiss etmiyorum ki?!
"Nasılsınız?"
Heyecandan yüzüne bile bakamaz halde, "İyiyiz" diyerek kaçiştirmişdim. İyi olacak halim mi var zalimin evladı?
Aniden sandalyemde bir haraketlik sezince bunun Seungmin'in yapmış olduğunu anlamıştım.
Sakin Hyejin, alt tarafı sandayleni tutarak kendisiyle karşı karşıya getirmiş. Ruhunu teslim etmene gerek yok.
"Hadi konuş bakalım neden kavga ettin."
"Ne?! Kim kavga etmiş? "
Kaşlarını çatarak bana bakmaya devam etti. Sanki şu ortamda sadece ikimiz vardık. Neden kendimi polisiye dizilerinde sorğu odasındakı gibi hiss ediyorum ki?
"Kavga etmedin mi sen? Ne saçmalıyorsun Hyejin." Kelimelerini Seungmine yönelderek, "Takma sen Seungmin, heyecanlı bu kafası uçmuş."
NE?!!
"Neden heyecanlıymış bakalım?" Neden kafasını yüzüme doğru yaklaştırıyordu? Sıcak mı burası?
"Heyecanlı değilim." Sesimin sakin çıkmasına mı sinirleniyim yoksa Hearinin beni ele vermesine mi. Onu geberticektim!
Aniden yüzümden uzaklaşmasıyla rahatlamıştım.
Bakışlarını ciddileştirerek konuya girmişti. Sorumluluk sahibi, disiplinli, aniden değişen Seungmin'i dinlemek güzeldi fakat kırıcı ola biliyordu bazen.
"Hyejin, yaptığın iş güzel değil, bide yüzünün küçük bir yeri çizilmesi hiç güzel değil. Tamam kız sinir bozucu ola bilir fakat sinirle yaptığın bazı şeyler seni yıka bilir. Dinliyorsun beni değil mi? "
Sorusu üzerine işimi böldüğü için ona kızgın hiss ettim fakat, yeri değildi. Söylediğin iş, onun yüzünü incelemek değil dimi?
Evet...
"Dinlemez o seni Seungmin. Heyecandan ne yaptığı belli değil ki." Bu sefer hızlı yüzüne bakarak, ağzımı oynatarak 'seni öldüreceğim!' Onu korkutmaya çalıştım fakat o uzaklığımızı bir şans sayarak sadece dil çıkarmakla yetinmişti. Sıçtın Hearin.
Kafamı tekrar onun yüzüne çevirdiğimde göz göze gelmiştik.
Kafasını 'noluyor' gibi sallayınca bir şey yok diyerek keçiştirmiştim.
"Tamam o zaman, bende bir şifariş vereyim sonrada yakınlarda olan bir parka gidelim." Güzel fikirdi. Zaten kafa dağıtmaya ihtiyacım vardı.
Sandalyemi masaya yönelterek, sifariş verdiğim amerikanodan içerek bakışlarımı dışarıya doğru çekmiştim.
Aniden mood'umun düşüşü tüm bedenimi etkilemişti.
__
Selaam güzellerim..
Bölüm geç geldiği için çok ama çok üzgünümm.Son sınıf olduğum için bu aralar kendime ayıracak vaktim olmadığı için watty'de giremiyorum.
Aktiv olmaya çalışacağım (çalıştığım kadar).
Sizleri seviyorumm. Görüşürüzz💕🙆♀️
__
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐻𝑜𝑙𝑑 𝑂𝑛 ✿︎ 𝐾𝑖𝑚 𝑆𝑒𝑢𝑛𝑔𝑚𝑖𝑛
Fanfiction"Her şey bir gün iyi olacak, bak o zaman mutlu olacağız" "Umarım bir gün..."