"Benim önce ki ilişkilerimi bilmiyorsun Jisung. Belkide bilmek istemezsin. Ama bunu anlatmaya ihtiyacım var."
"Anlat Minho."
"Lily diye bir sevgilim vardı. Bana beni sevdiğini söylemişti. Bende onu seviyordum. Bir süre ilişkimiz iyi gitti. Ama Lily bir gün soğuk yapmaya başladı. Onu sevdiğim için bir şey diyemiyordum. Ama artık bıkmıştım böyle yapmasından."
Derin bir nefes aldı Minho. Stresliydi. Jisung'a eski ilişkisini anlattığı için pişmandı. Ama anlatmaya ihtiyacı vardı.
Jisung büyüğünün elini kavradı. Burunlarını birbirine sürttü.
"Devam et."
Minho, Jisung'a eğilmekten boynu ağrımıştı. Ama şuan çok huzurlu hissediyordu.
"Gittim evine,hesap sordum neden böyle davranıyorsun diye. Bana 'Seni hiç sevmemişim aslında. Sadece bir hevesmiş.' dedi. 'Cesaret edemedim söylemeye.' diye devam etti Jisung. Ben yemin ederim seni üzmek istememiştim. Sadece beni sevdiğinden emin ol istedim."
"Seni çok çok seviyorum yemin ederim. Bu bir yalan ya da geçici heves değil. Tüm kalbimle seviyorum."
"Bende. Bende seni tüm kalbimle seviyorum. Şimdi seni öpebilir miyim?"
Jisung'un parlayan gözleri daha da parladı. Hevesle başını salladı. Büyük olanın dudakları kıvrıldı.
Minho, küçüğünün sıcak dudaklarına bastırdı dudaklarını. Sonsuza kadar pembe deriyi öpmek istiyordu. İkiside titredi. Bu hissi sevmişlerdi.
Minho öpüşmeyi bi üst kademeye taşıdı. Jisung'un alt dudağını dudakları arasına alıp emdi. Ama bunları sadece saf aşk ile yapıyordu. Sadece sevdiğinin dudaklarını daha çok hissetmek için.
İkiside okul bahçesinde olduklarını unutup anın büyüsüne kapıldı.
Öğle yemeği bitiş zili çalınca zorla kendilerine gelmişlerdi. Minho zile küfür etmeyi unutmadı.
Jisung'un eli Minho'nun ensesindeki saçlarını okşarken, gözlerinin içine bakıyordu büyüğünün.
