14-

634 49 17
                                    

Jungkook;
Telefonumun ekranında gözüken rakamların üstüne basarak ambulansı aradığım sırada ayağımın ucuyla Taehyung'u dürttüm.

Gözlerinin kapalı oluşu beni korkuturken, kulağıma dayadığım telefon çağrısının yanıtlanmasıyla, "Arkadaşımın başına yanlışlıkla tava vurdum, gözleri kapalı. Ne yapacağım?!" diye hızlıca konuştum.

Hattın ucundaki kadının sesi oldukça soğukken, adresimi istedi. Hızlıca adresimi verip telefonun kapanmasıyla birlikte yerde yatan Taehyung'un yanına otururken, saçlarına dokundum. "Ne diye arkama geçip durursun ki? Yedin kafana tavayı, mutlu musun?" diye sitem ettim.

Parmaklarımın arasında dolaşan yumuşak, güzel kokulu saç uçlarını severken, yüzünü incelemeye başladım.

Yanık teni bu ışıkta bile ışıl ışıl parlıyordu. Daha öncesinden hiç dikkat etmediğim burun ucundaki bene bakarken, boşta duran elim otomatik olarak minik lekenin üstüne doğru gitti. "Burnun güzelmiş."

Yüzünü incelediğim esnada koyu pembe olan dudaklarına gözlerimin çarpmasıyla uzun uzun bakındım.

Kirazı andıran dudaklarına öylece bakıp burun ucunda duran işaret parmağım benden bağımsız bir şekilde dudaklarına doğru hareket ederken kaşlarım çatıldı.

"Ne yapıyorum lan ben?!"

Oturduğum yerden hızlıca kalkıp musluğu açıp akan suyun altına bardak bırakıp suyun içine doluşunu bekledim.

Kalp atışlarım hızlanırken bardağı hiç düşünmeden dudaklarımın arasına alıp içindeki suyu içerken gözlerimi kapattım.

Taehyung yalanlanamaz şekilde gerçekten yakışıklı bir yüze sahipti. "Keşke suratın gibi karakterin de iş görse."

Yerde yatan bedenine bakıp fısıldarken, duyduğum siren sesleriyle birlikte mutfaktan çıktım.

Dış kapının önüne varıp kapı kulpunu açarken, bana doğru gelen sağlık çalışanlarına yol vermek adına geriye çekildim.

"Hasta nerede?" Saçlarına kırlar düşen görevliye hızlıca, "Mutfakta, yerde yatıyor." derken önlerine geçip yolu gösterdim.

Yerde hâlâ öylece uzanan Taehyung'a bakarken, diz çöken görevlilerden biri elinde tutan çantayı açtı. "Darbeyi neresine aldı?"

"Kafasına."

Kapalı duran göz kapaklarını ayırıp elinde tuttuğu ışıkla birlikte göz bebeklerini kontrol ederken, yavaşça enseninden tutarak kafasını kaldırdı. "Hasta aldığı darbeden ötürü baygın, kanaması yok. Ancak tomografi şart, hastaneye götürmek zorundayız."

Aldığım haber sayesinde rahatça nefesimi salıp kafamı sallarken, sedyeye yatırmaya kalkıştıkları Taehyung'dan gözlerimi ayırmıyordum. "Gidelim."

Mutfaktan çıkıp salona adımlayıp ambulansa doğru yol alan sağlık görevlilerinin ardından gitmek için hızlıca ayakkabılarımı ayaklarıma geçirirken, anahtarları alıp kapıyı kapattım.

Peşlerinden koşup araca yerleşirken, kapanan kapıların ardından gazlanan arabanın içinde Taehyung'a gergince bakıyordum.

*
Taehyung'a yapılan tomografiden sonra koridordaki koltuklardan birine oturup beklemeye başlamıştım.

Kafasına yediği darbeden ötürü hafıza kaybı bile geçirebileceğini söyleyen doktorun kelimeleri kulaklarımda uğulduyordu.

Gözlerim ışığın yansıdığı mermerlerdeyken, kulaklarıma ulaşan kapı sesiyle ayaklandım.

"Sonuç nedir doktor bey?!" Korkunun getirmiş olduğu sabırsızlıkla konuşurken, karşımdaki doktor elini omzuma attı. "Hastanın durumu iyi, herhangi bir travma veya hafıza kaybı yok. Kısa süreliğine bilinci gitmiş sadece, şu an bilinci yerinde, korkulacak bir şey yok."

"Teşekkür ederim... Onu görebilir miyim?"

Gülümseyerek bana bakan doktor, "Fazla yormamak şartıyla görmene iznim var tâbi oğlum." dediğinde tebessümüne karşılık vermiştim. "Yeniden teşekkür ederim sizlere, efendim."

"Rica ederim, görevimiz." Elini omzumdan çekip koridorda adımlamaya başlayan doktorun ardından öylesine baktıktan sonra önümde duran kapıyı tıklattım ve kapı kulpuna tutunup odanın görüş açıma girmesini sağladım.

"Merhaba, Taehyung."

Bana hiçbir şekilde cevap vermeden öylece suratıma bakınması gerilmeme sebep oluyordu. "Yapma ama hyung, bilerek mi vurdum sana?"

Gözlerini bedenime dikmiş bir şekilde bana bakmaya devam etmesi canımı sıkmaya başlıyordu. "Barışsak mı?"

"Sana bir ceza vermeden mi?" Hırıltılı sesini duyunca bir anda odayı tarayan gözlerimin rotası kendisi olurken, "Gel otur yanıma." dedi.

Onu ikiletmeden yanına oturunca, "Ne cezası Taehyung?" diye sormadan edemedim.

Herhangi bir sesli yanıt vermeden dudaklarıma doğru eğilip sert bir öpücüğü tenime bırakmasıyla birlikte hızlıca geri çekildim.

Ani şokun verdiği etkiyle birlikte dudaklarımı aralarken, uzandığı yataktan doğrulup bileklerimi sıkıca tutarak üstüme uzanıp direnmemi engelleyerek dudaklarıma yeniden kapandı.

Hissettiğim sıcaklık direnmemi kaybettirip yavaş yavaş gözlerimin kapanmasına sebep olurken, geri çekilmesiyle birlikte sırıtışını gördüm.

"Cezan bu olsun Jeon, bana direnemeyişin."

Üstümden kalkıp yere sağlam bir adım atarken, gözlerim dolmaya başladı.

Kim Taehyung'dan düşman bile olmazdı.

Attractive Bum || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin