10 (FİNAL)- Kırmızı Saçların

14 2 3
                                    


Mezun olalı 2 ay olmuştu, The Dark Lord ve The Chosen One hayatlarının en büyük değişimlerini yaşıyorlardı. Artık yalnız değillerdi; geçmişin karanlık gölgelerini birlikte geride bırakmanın huzurunu hissediyorlardı. Bir akşam, kırsal bir alanın ortasında, yaprakların hışırtısı ve uzaklardan gelen kuş cıvıltıları eşliğinde, birbirlerine daha da yakınlaşmayı seçtiler.

Gökyüzü, akşam güneşinin altın sarısı ışıklarıyla aydınlanırken, The Chosen One, The Dark Lord’un yanına oturdu. Kafasını hafifçe yana eğerek, “Biliyor musun, her şey değişti,” dedi, gözleri parlayarak. “Seninle birlikte olmak, bana yaşamın gerçek anlamını öğretti.”

The Dark Lord, önündeki çiçeklere dikkat kesilerek, “Gerçekten mi? Ben sadece geçmişimle yüzleşmeye çalışıyorum,” diye yanıtladı, ama içinde bir sıcaklık hissetti. O an, The Chosen One ona bakmak için gözlerini kaldırdığında, karşısında bir güzellikle buluştu. Dark Lord’un beyaz teni, akşam güneşinin ışıklarıyla parlıyordu. Kırmızı ve upuzun saçları, rüzgarla dans ediyor, gözlerindeki derinlik ise ona kara kömürler gibi geliyordu.

Gözlerini The Chosen One'ın kırmızı gözlerinden ayıramayan Dark Lord ise, o an güzelliğinin etkisiyle büyülendi. “Seni gerçekten de seviyorum,” dedi. Sesindeki samimiyet, her kelimede yankı buldu. “Yanında olmak, bana yaşamın anlamını tekrar hatırlatıyor.”

The Chosen One, gülümseyerek başını eğdi. “Ama ben sadece bir insanım. Senin gözünde ne görüyorsam, o kadarım,” dedi, mütevazılıkla.

O anda, The Dark Lord’un içindeki karanlıkların ve korkuların yerini, bir sıcaklık ve huzur aldı. “Hayır, senin sadece bir insan olmadığını biliyorum. Sen, geçmişin zincirlerini kıran bir ışık gibisin,” dedi. “Gözlerinin içindeki ateş, karanlığı aydınlatıyor.”

Aralarındaki sessizlik, adeta kalp atışlarının bir melodisi gibi yankılanıyordu. The Dark Lord, hissettiği bu yoğun duyguların etkisiyle, The Chosen One’ın yanına daha da yaklaştı. “Birlikte olduğumuz sürece, karanlıklarla yüzleşmek daha kolay. Ama seni kaybetme korkusu içimde hep var,” dedi.

The Chosen One, elini The Dark Lord’un elinin üzerine koyarak, “Kaybetmeyeceksin. Ben buradayım, her zaman yanındayım,” diye fısıldadı. Bu sözler, The Dark Lord’un kalbinde bir güven inşa etti.

Ve o an, her şey durdu. The Dark Lord, gözlerindeki kararlılığı hissederek, The Chosen One’a doğru eğildi. İçindeki duyguların yoğunluğuyla, The Chosen One’ın zarif yüzüne doğru yaklaştı. Onun gözlerinde gördüğü güzellik, derin bir deniz gibi içine çekiyordu.

“Beni, bu karanlık dünyada yalnız bırakma,” dedi ve nazikçe The Chosen One’ın dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. Bu, sadece bir öpücük değil, geçmişin ve geleceğin birleşimiydi. Her biri, hayatlarının dönüm noktasında birbirine sunduğu bir güven ve sevgi ifadesiydi.

Öpüşmenin sıcaklığı, ikisinin de yüreklerinde bir kıvılcım yarattı. The Dark Lord, o an her şeyin mümkün olduğunu hissetti. Geçmişin yüklerinden kurtulmuş, geleceğe dair umutlarla dolmuştu.

Birbirlerine sıkı sıkıya sarıldılar ve karanlık gecede, yıldızların altında yeni bir başlangıca adım atmaya hazırdılar. The Chosen One, The Dark Lord’un en karanlık köşelerine ışık getirmişti. Gelecek, birlikte aydınlatacakları bir yolculuktu ve ikisi de bu yolculuğa cesaretle hazırdı.

 Gelecek, birlikte aydınlatacakları bir yolculuktu ve ikisi de bu yolculuğa cesaretle hazırdı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
On Yedi - ChoDark Highschool AU (DEMO)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin