Bölüm 1

81 17 2
                                    


Bugün benim için gerçekten unutulmaz ve heyecan dolu bir gündü. Henüz birkaç ay önce çıkış yapmış olmamıza rağmen, bir markanın yüzü olarak seçilmiştim ve bugün de o markanın prestijli etkinliğine davet edilmiştim. Son birkaç ay öylesine hızlı ve yoğun geçmişti ki, her an bir rüyanın içinde yürüyormuş gibi hissediyordum; ama aynı zamanda bu süreç fazlasıyla zorlayıcıydı.

Grubumuz, bir survival şovun sonunda kurulmuştu. O şov başlı başına bir duygu fırtınasıydı. Her bölümde hem yeteneklerimizi kanıtlamak hem de hayallerimize tutunmak için tüm gücümüzle savaşıyorduk. O stres dolu günlerin ardından, sonunda "Enhypen" adıyla sahneye çıkacak olan 4 kişilik grubumuzun kurulduğu an geldi. Heeseung hyung, Jungwon, Sunoo ve ben, şovun sonunda çıkış yapma fırsatını elde edenlerden olduk. O anı yaşamak, her şeyin bir ödülü gibiydi, sanki çabalarımızın karşılığını almıştık. Heeseung'un yetkinliği, Jungwon'un liderlik vasıfları, Sunoo'nun ışıldayan enerjisi ve benim de katıldığım bu grup, benim için bir aile olmuştu.

Ama daha şovun yoğunluğunu üzerimizden atamadan, ertesi gün sahneye çıkışımız gerçekleşti. O kadar hızlı gelişmişti ki her şey, şovun finalinin hemen ardından kendimizi sahnede bulduk. Kalbim adeta hızla atan bir metronom gibi vuruyordu, ama aynı zamanda inanılmaz bir mutlulukla doluydum.

Zor ve tempolu bir hayatımız vardı, ama bu yoğunluk beni hiçbir zaman yormadı. Tam aksine, her anından keyif alıyordum. Şarkı söylemek, dans etmek ve bu tutkularımı bizi destekleyen insanlar önünde sergilemek benim için tarifsiz bir mutluluk ve gurur kaynağıydı. Henüz sahneye adım atalı çok kısa bir süre olmasına rağmen, bizi yürekten seven hatırı sayılır bir fan kitlesi oluşmuştu. Bu insanlar, sadece bizi dinlemekle kalmıyor; her adımımızda yanımızda olduklarını hissettiriyorlardı. Onlarla aramızda kurduğumuz bu sıcak bağ, her geçen gün daha da güçleniyordu.

Düşüncelerimden sıyrılıp aynadaki yansımama dikkatle baktım. Saçlarım kusursuz bir şekilde şekillendirilmiş, kıyafetim üzerime tam oturmuştu. Son dokunuş olarak, markanın bana özel gönderdiği ışıltılı takıları takarken içimde yükselen heyecan iyice arttı. Hazırdım. Derin bir nefes alıp odadan çıkarken, adımlarım hızlanmıştı. Koridordan geçip Heeseung hyung'un yanına ulaştığımda, yüzümde heyecanlı bir gülümsemeyle ona döndüm.

"Hyung, nasıl olmuşum?" diyerek etrafımda bir tur attım. O ise beni izlerken hafifçe kıkırdayarak, "Vay be, grubumuzun visuali her zamanki gibi mükemmel görünüyor," dediğinde yüzüm hafifçe kızarmıştı. Ne kadar "Yaa, liderlik dışında resmi pozisyonlar yok," diye itiraz etmeye çalışsam da, onun beni pek dinlemediğini fark ettim.

Jungwon yanımıza yaklaştığında beni baştan aşağı süzdü, ardından sıcak bir gülümsemeyle, "Hyung, inanılmaz görünüyorsun," dedi. Bu tatlı iltifat beni mutlu etti ve teşekkür ettim. O sırada menajerim seslendi; heyecanla onu onayladım, arkadaşlarıma veda ettim ve yurttan menajerimle birlikte ayrıldım.

Yurdumuz gerçekten güzeldi. Dördümüz aynı odada kalıyorduk. Odamızın geniş bir salonu, nadiren kullanmamıza rağmen şık bir mutfağı vardı. Boş zamanlarımızda sürekli oyun oynar, film izlerdik. Bazen de derin ve ciddi sohbetlere dalar, gelecek kaygılarımızı bir nebze olsun hafifletmeye çalışırdık. O anlar, arkadaşlık bağlarımızı daha da güçlendiriyordu.

Menajerimin gülümsemesi ve şefkatli tavırlarıyla beni rahatlatmaya çalıştığı uzun araba yolculuğundan sonra, nihayet etkinliğin düzenlendiği alana vardık. Bana güven veren bir ifadeyle, "Rahatla, burada bizden başka idoller de olacak. Sadece kendin ol, yeter," dedi. Başımı sallayarak onayladım. Arabanın kapısı açıldığında, gözlerimi kamaştıran onlarca flaş ışığıyla karşılaştım. Arabadan indikten sonra bir an durakladım, kameralara birkaç poz verip herkesi selamladım. Sonrasında ise, sakin ve kontrollü adımlarla etkinlik alanına girdim.

Beyond the Spotlight - JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin