"Aşk;Görmeden çok özlemeyi sever dokunmadan çok düşlemeyi...
Ve aşk öyle haindir ki;
Nerde imkansız varsa gider onu sever."
Özdemir Asaf.
.
.
.
."Hayde!" diyerek dizginleri çekip biraz daha süratlenmek istedim. "Hayde, kızım Beyaz!" Beyaz, dört nala koşarken, saçlarım ahenkle uçuşuyordu. Soğuk rüzgâr tenime çarparken, ruhum kötülüklerinden arınıyormuş gibi hissetmekte idim.
Atımın güçlü nal sesi, topraklarda derin bir yankı yapmakta, gönlümdeki ağırlık hafiflemekteydi. Beyaz, adeta ruhumun bir yansıması gibi, özgürlüğü ve cesareti simgesi gibiydi ve hızla koşarken yanımdaki ağaçlar ve çiçekler, rüzgârla dans etmekteydi.
"Hey maşallah, Tekfurun kızı!" Kulaklarımla işittiğim bu sesle ilk önce düş görürüm sandım. Kafamı arkaya çevirdim ve, "Orhan!" Gözlerim şaşkınlıkla açıldı ve dudaklarım aralandı. Beni takip etmişti, bu vakte kadar takip edildiğimi anlamamıştım.
"Kelamlarım bitti mi sandın?" Atı ile atımın yanıma yanaştı. "Seninle konuşacaklarım daha bitmedi Tekfurun kızı."
"Konuşacağımız her şeyi konuştuk biz!" yüreğim onu hissettiği an bir kuş gibi çarpınırken bu söylediklerim yalandan ibaretti. Atlarımız dört nala koşarken, "Söyleyeceğim her kelamı söyledim, ben sana Orhan!" Dedim.
"Benim kelamlarım bitmedi!" dedi. "Şu tepede vadi vardır! Oraya çıkalım!"
Orhan, gözlerini ufka dikerken, "O vadi, yalnızca güzellikleri değil, aşkı, sevdayı da barındırır!" Dedi.
Derin bir iç çektim. "Orhan!" dedim acıyla. Gerçekleri yüzüne acımasızca bir bir vurdum. "Bizim aramızda bir sevda yok artık. Elçim'le evlenirsin sen! Anlamaz mısın?!"
"Etme Holofira!" dedi. İnce çıkan sesinden belli olmuştu titreyen sesini bastırdığı. "Sende, bende sevda ateşi ile erirken bu yangını görmezden gelmeyesin!"
"Ama bu ateş, bizi tüketiyor!" dedim umutsuzca. Atlar hızla koştuğu için yüzüme çarpan rüzgar saçlarımı bir bir savurdu. "Her seferinde yeniden yanmak, acı çekmekten başka neye yarar?!"
Orhan, atının dizginlerini sıkarak durdu, eş zamanlı olarak bende durdurdum. Kısa bir vakit sessizlik oldu ve bakışlarımız konuştu. "Acı, sevdanın bir parçasıdır Tekfurun kızı." Dedi aramızdaki sessizlik yitip giderken, "Sevda yolunda yürümek, yaralar açar, seni anlarım amma etme..."
Beyaz, yere inen yaprakların hışırtısında huzursuzlandı, dizginlerinden tutup sakinleştirirken, "Belki de en doğru olanı, sevdadan arınmaktır." dedim. "Sevda bize acıdan başka hiç birşey vaadetmez."
Çaresizlikle baktı gözlerime, derin bir nefes alarak başını eğdi. Gözleri, uzaklara dalmıştı; belki de hatıralarının derinliklerinde kaybolmuştu. "Holofira," dedi, sesi bir fısıldar gibi ince ve titrek çıktı ."Sevda, her zaman bir acı barındırır-..." Elimi kaldırıp konuşmasını böldüm. "Kafi," dedim, derin bir nefes aldım ve,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nilüfer Çiçeği - Bir Sevda Meselesi
RomanceEzilmiş, solmuş bir küçük Nilüfer Çiçeğiyim ben. Dağların arasında karlar yağmış üzerime. Kimsesiz, yetim kalmış bir çocuğum ben. Hayatımın en derin yaralarına, soğuk ve acı bir örtü gibi yapışmış bu beyaz örtü, içimdeki sıcaklığı örten bir Kar Tane...